Jason Matthews’un üç kitaplık, biri birini tamamlayan (bütünlük arz eden) casus romanından söz ediyorum.
– Birinci Kitap: Kızıl Serçe (Red Sparrow), Çeviri: Derya Dinç, Salon Yayınları, İstanbul, 2019, 559 sayfa. (Baskı: Dizgi Ofset Matbaacılık, Karatay/Konya).
– İkinci Kitap: İhanet Sarayı (Palace of Treason), Çeviri: Derya Dinç, Salon Yayınları, İstanbul, 2019, 622 sayfa. (Baskı: Dizgi Ofset Matbaacılık, Karatay/Konya).
– Üçüncü Kitap: Kremlin’in Adayı (The Kremlin’s Candidate), Çeviri: Derya Dinç, Salon Yayınları, İstanbul, 2019, 573 sayfa. (Baskı: Dizgi Ofset Matbaacılık, Karatay/Konya).
Kitaplarda, Jason Matthews ile ilgili olarak, kendisinin ABD’de bir Türk ve Yunan ailede büyüdüğü, üniversitede gazetecilik okuduğu, 1976 yılında girdiği CIA’de 33 yıl görev yaptığı, ulusal güvenlik istihbaratının bir mensubu olarak diplomat kimliği ile birçok ülkede görevde bulunduğu ve 2009’da CIA’nin Operasyon Direktörlüğünden emekli olduğu, CIA tarafından “İstihbarat Erdem Madalyası”na layık görüldüğü ifade ediliyor. Yazar, böyle bir isim…
Roman hakkında, birçok kitap eleştirmeni ve köşe yazarı dikkat çekici olumlu yorumlarda bulunmuş, birçok Amerikan gazetesinde de olumlu haber ve yorumlar yer almış…
Romanın üç cildinde de göze hemen çarpan husus, Sovyetlerin çökmesinden sonra Rusya ile ABD arasındaki istihbarat savaşlarını işlemesi… Roman, 21. yüzyıl (günümüz) koşullarında istihbaratın yapı ve işleyişi ile uluslararası ilişkilerde istihbaratın yeri konusunda anlaşılabilir bir içeriğe sahip…
Yine romanın üç cildinde de, yaygın olarak, doğrudan ya da dolaylı olarak Rusya’yı, Putin’i ve Rus istihbaratını ciddi şekilde yeren ve aşağılayan ifadeler var. Rusya için, yozlaşmadan, hukuk dışılıktan, hırsızlıktan, rüşvetten, suikastlardan, savaştan, Putin’in ve Rusya’nın sona ermesi gereken kötü ortaklıklarından söz ediliyor, “Putinstan” ifadesi kullanılmış… Bilindiği üzere, ABD artık Dünyanın en büyük enerji üreticilerinden biri ve enerji zenginliğine pazar arıyor. Rusya’nın da yine Dünyanın en büyük enerji üreticilerinden olduğu ve enerjide ciddi bir pazarı elinde tuttuğu da biliniyor. Rusya’nın bir diğer dikkat çekici özelliği de, gücü ile enerji zenginliği arasında karşılıklı bağımlı bir ilişki/denge kurmuş olduğudur. Enerjide pazar arayışı, ABD’yi “bu Rusya” ile karşıya getiriyor ve bugün ABD, Rusya ile karşı karşıyadır. Romanda geçen, Rusya’yı ve Putin’i yeren ve aşağılayan ifadeler, bunları çağrıştırıyor.
Romanın 3. cildinde, çok daha dikkat çekici hususlar var. Bir taraftan Moskova’nın, Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak amacıyla İstanbul’da gerçekleştirilecek terör saldırıları için “Kürt teröristlere” Rus silahlarının ve patlayıcılarının verilmesini öngören “Obval (Heyelan) Operasyonu”ndan (s.185 vd.), bu operasyonu önlemek için CIA’nin Türk Polis teşkilatı ile yaptığı işbirliğinden (s. 259 vd) söz ediliyor, diğer taraftan Amerikalıların Kürtlerle olan ilişkilerini masum gösteren ifadeler kullanılmış… Bu ifadeler, Türk-Amerikan ilişkilerinin oldukça bozulmuş mevcut görüntüsünü akla getiriyor.
Yine romanın 3. cildinde dikkati çeken bir başka husus daha var. Burada, 2001’de, “üç analistin” (s. 237), “Suriye’deki sivil savaş hakkında ‘arazi araştırması’ yapmak için” Suriye’de yaptıkları saha çalışmasına (s. 238) işaret edilmiş… Suriye’deki iç savaşın 2011 yılında beklemedik bir şekilde ortaya çıkmış olduğu yolundaki yaygın görüş hatırlandığında, romandaki bu ifade, ABD’nin Suriye iç savaşına dair çalışmasının 10 yıl öncesinden başladığını ve bugün devame den Suriye’deki iç savaşın bu çalışmanın ürünü olduğunu akla getiriyor. Geçtiği yer roman bile olsa, bu düşündürücüdür ve neden olduğu algı ya da çağrışımlar bunu ayrıca beslemektedir.
Üç ciltteki ortak dikkat çekici bir diğer husus da, yer, mekân, atmosfer de dâhil çoğu konuda aşırıya kaçmış betimleme (özellikle şehir, sokak, mekân, yemek betimlemeleri)… Betimlemelerdeki aşırılık ve yaygınlık, roman yazarının CIA’nin eski bir mensubu olarak birçok ülkede görev yapması ile açıklanamayacak nitelikte ve yoğunluktadır.
Ve romanın üç cildindeki içerik ve konuların ele alınış biçimi; romanın, bir “kamu diplomasisi” projesi olarak, istihbarat ve kamu diplomasisi ile dış politika konusunda uzmanları içeren bir ekip tarafından, ABD’yi, ABD’deki yaşamı, ABD istihbaratını ve Washington DC’yi adeta “kutsamak”, bu suretle son dönemde bütün Dünyada öne çıkmış olan ABD karşıtlığının önüne geçmek, ABD’nin gücündeki gerilemeyi dikkatlerden kaçırmak ve ABD’nin münhasıran belli ülkeler ile olan ilişkilerini sürdürülebilir bir düzeyde tutmak için kapsamlı ve çok yönlü olarak kaleme alınmış olabileceğini çağrıştırıyor.
Bazı betimlemelerdeki aşırılığın zaman zaman verdiği bıkkınlık hariç, sıkılmadan okunabilecek bir roman… Uluslararası ilişkiler, dış politika, istihbarat gibi konulara ilgi duyanlara daha da çekici gelebilir. Tavsiye edebilirim.
Prof. Dr. Osman Metin Öztürk
Ankara, 30 Kasım 2021