Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, ASCMER Başkanı
Almanya’da Angela Merkel, Aralık 2018’deki Hristiyan Demokrat Parti (CDU) Kongresinde parti liderliğinı bıraktı, Başbakan olarak 2021’deki genel seçime kadar görevini sürdürecek, sonra kenara çekilecek. Halefleri az-çok belli: Ursula von der Leyen (AB Komisyonu Başkanı) ve Annegret Kramp Karrenbauer (Almanya Savunma Bakanı).
İngiltere’de Theresa May, geçtiğimiz Haziran ayının başında, Başbakanlığı bırakacağını açıkladı. İktidardaki Muhafazakâr Parti’nin yeni liderini ve başbakanı seçmesi için bir takvim belirledi ve bu takvim uyarınca, geçtiğimiz hafta, Muhafazakâr Parti Meclis Grubu, Boris Johnson’u yeni lider olarak seçti. May istifa etti. Kraliçe de, Johnson’u, yeni hükümeti kurması için Başbakan olarak atadı. Yeni hükümet kuruldu.
Türkiye ile yakın ilişki içinde Batılı iki ülkede siyasal tablo bu… Peki ya Türkiye’de durum nedir? 2002’de ABD’nin ve AB’nin desteğini arkasına alarak, demokrasi ve özgürlük olgularını öne çıkararak iktidar koltuğuna oturmuş iktidar partisi AKP’nin içi işleyişinden dışa vuran tablo nasıldır?
AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan’ın, AKP İl Başkanlarına yaptığı basına açık konuşmasında, yeni parti kurma çalışması içinde olduğu ifade edilen AKP’lilier ve eski AKP’liler için kullandığı “ihanet” ve “bedelini ağır ödeyecekler” ifadeleri, AKP’nin içinde nasıl bir siyaset yapma anlayışının bulunduğuna işaret etmesi açısından dikkat çekici değil midir?
AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan’ın söz konusu ifadelerinin, Batıdaki siyaset anlayışı ile uyumlu, Batı ile kol kola olarak, hatta “batının trenine binmiş” olarak 2002’de yola çıkmış AKP’nin o yıllardaki siyaset yapma anlayışı ile örtüştüğü düşünülebilir mi?
AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan’ın söz konusu ifadelerinden, bir parti olarak, AKP’nin bugün gelmiş olduğu noktanın demokrasi ve özgürlük bağlamında, Batıdan çok uzaklaşmış olduğuna, Batıdan ciddi bir sapma gösterdiğine işaret etmiyor mu?
osmetoz/ascmer, www.ascmer.org, 28 Temmuz 2019