CHP’li değilim. Ankara seçmeniyim. Mevcut yönetiminin izlediği politikaları genelde doğru bulmayan, MHP’ye gönül vermiş, bir Ülkücüyüm.
Bu ülkede yaşayan; olaylar karşısında birlikte sevinen ve üzülen; geçmişte olduğu gibi, bugün de, gelecek için kader birliği yapmış; görevi-işi ne ise, onu hakkıyla yapan; Türk bayrağına saygılı ve ona sahip çıkan; Türk vatanını canından aziz bilen; Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşlığı ile sorunu olmayan, bu vatandaşlığı gurur ve iftiharla taşıyan herkes, etnik kökeni ve dini/mezhebi ne olur olsun, benim için değerlidir.
Ayrımcılılık ile işim olmaz. Nezaketi, sevgiyi ve saygıyı elimden geldiği kadarı ile ihmal etmem.
Aynı zamanda bir akademisyenim. Aydın sorumluluğum var. Bu sorumluluğumu yukarıda belirttiğim herkes için duyarım.
Belirtme ihtiyacını duyduğum yukarıdaki hususlar ışığında, bir hakkı teslim etmem ve bunun gerekçelerini belirtmem lazım.
Millet İttifakı’nın adayı olarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Sayın Ekrem İmamoğlu’nu, bütün içtenliğimle tebrik ediyorum. Başkanlığı, kendisine, ailesine, İstanbul’a, seçmenlerine, Millet İttifakı’na ve bütün Türkiye’ye hayırlı ve uğurlu olsun.
Seçim sürecinin başlangıcından mazbatasını aldığı ana kadar, dil ve üslup olarak çizgisini korudu. Yaşananlara rağmen çizgisini korumasını, kendisinin hazırlığının, sabrının, kararlılığının ve azminin işareti olarak gördüm. Süreç içerisinde medya üzerinden gördüklerim, bende, samimi, doğru, dürüst ve güvenilir biri olduğu intibaını uyandırdı. Türk siyasetinin geleceği adına ümit ışığı oldu.
Siyasetçilerin ya da siyasete soyunacakların, en azından dil ve üslup olarak, Sayın Ekrem İmamoğlu’na bakmalarını ve çıkarsamalarda bulunmalarını arzu ederim.
Sayın Ekrem İmamoğlu’nun süreç içerisinde sergilediği çizgisi; epeyi bir süredir Türk siyasetinde bu seviyede/nitelikte genelde göremediğim olumlu, yapıcı, kucaklayıcı, dolayısıyla Türk siyasetinin geleceği açısından umut verici bir çizgidir. Bu çizgi; aynı zamanda, “olanın” iyi analiz edildiğine ve koşullardaki değişimin farkında olunduğuna da işaret etmiştir.
Sayın Ekrem İmamoğlu’nun bu çizgisi, seçimlerde ortaya çıkan tablo ile birlikte, hem iktidarın bildik ya da artık kanıksanmış siyaset ile bu seçimlere girdiğine (bu siyasetini güncelleme ihtiyacını duymadığına), hem de muhalefetin 20 yıl öncesinin siyaset yapmaya dair “düşünce kalıpları”ndan sıyrılmaya başladığına işaret etmiştir.
Temennim, bir süredir Türk siyasetinde gözlemlediğim, beni rahatsız etmenin ötesinde, ülkemin geleceği adına endişe duymama yol açan “seviye düşüklüğü”nün; Sayın Ekrem İmamoğlu (ve bu seçimler) üzerinden artık geride kalmasıdır. Türk siyasetinin, yarınları dikkate alan, yapıcı, gerçekçi ve kucaklayıcı bir mecrada işler hale gelmesidir. Halkın, seçimden seçime oy için hatırlanmaktan kurtulmasıdır. Siyasetin, sözde değil gerçekten, sade vatandaşa -yani halka- hizmet için yapılır hale gelmesidir. Siyasetin Hakk’a hizmet olabilmesinin yolunun halka hizmetten geçtiğinin görülebilmesidir.
Bu düşünceler ile, Sayın Ekrem İmamoğlu’na görevinde başarılar diliyorum. Allah muvaffak eylesin, utandırmasın.
Prof. Dr. Osman Metin Öztürk
ASCMER Başkanı
Ankara, 18 Nisan 2019.