Reuters’de yer alan habere[i] göre; PKK terör örgütünün “terörist başı” sıfatıyla yargılanmış ve hapse mahkûm edilmiş mensubu Abdullah Öcalan’ın talebiyle “ölüm oruçları” sona ermiş, aynı Abdullah Öcalan SDG (Suriye Demokratik Güçleri)’ye de Suriye’de ihtilafa girmeden çözüme katkı sunun çağrısında bulunmuş…
Habere bakınca, geçmişte yaşananlar ile birlikte şu soru aklıma geldi: Peki devamı olmayacak mı? Olacağını beklemek gerekir ve devamı, “Abdullah Öcalan’a özgürlük” olacaktır. Bunun için kâhin olmaya gerek yoktur. Çünkü “kimse” geçmişte yaşananları unutmuş değildir.
Lütfen, bugünkü (27.5. 2019) Sözcü’de, emekli Korgeneral Altay Tokatlı’nın mülakatına bir bakınız. Bu konuda, ne diyor, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerindeki gücü o yıllarda neymiş?
Bölücü/ayrılıkçı çabası mahkeme kararıyla sabit, “terörist başı” Abdullah Öcalan ile ilgili bu son gelişmelerin “zamanlaması” bile sorunlu… İktidarın hemen her konudaki “samimiyeti”, sanırım yeniden sorgulanacak, hakkındaki “şüphe” ve buna bağlı “endişe” güçlenecektir. Halk arasındaki ifadeyle “işler daha kötüye gidecektir.”
Bana göre; AKP, yaklaşık 18 yıldır tek başına ve aralıksız ülkeyi yönetmesine rağmen, muhataplarına güven vermenin ne kadar önemli olduğunu hala fark edememiştir. “Bildik”, içine düşmüş olduğu ciddi yalnızlıktan belli, bu yaklaşımını ısrarla sürdürmektedir. Bu kez, MHP’nin “mevcut yönetimi” buna katkı sunuyor gözüküyor ama, bunun da artık işe yaramayacağı çok açıktır. MHP’nin mevcut Genel Merkez Yönetimi de, çok yakında, iktidarın siyaset yapma anlayışına “ortak” olmanın işe yaramayacağını görecek, anlayacaktır.
“Terörist başı” Abdullah Öcalan ile ilgili son gelişmelerin iktidar ile alakası yokmuş!… Bırakınız bölgedeki mevcut gelişmeleri, zamanlama bile aksini söylüyor. Merak etmemek elde değil; acaba söz konusu gelişmelerin iktidar ile alakasının olmaması, Türkiye’de ve dışarıda kime inandırıcı geliyordur?
Buradan sesleniyorum: AKP içinde siyaset yapanlar da dâhil, Türkiye’de siyaset yapan herkes, bu siyaset yapma anlayışı ile Türkiye’nin bugün “hangi noktaya” gelmiş olduğunu artık görmelidir. Bugünkü “beka sorunu”, durduk yere ortaya çıkmamıştır. Bu siyaset yapma anlayışının ürünüdür. Gelin, bu güzelim ülkeye yazık etmeyelim. Ülke kaybediyor, gücü eriyor. Bu siyaset yapma anlayışından artık vazgeçelim. Bu siyaset yapma anlayışı ile gidilirse, ülkenin çok daha olumsuz/kötü koşullara düşebileceği bugünden görülebiliyor. Gelin bunun önüne geçelim. Yeniden ve sözde kalmayacak (sözümüz ile icraatımız örtüşecek) şekilde, hep birlikte “bir, iri ve diri” olmaya yönelelim.
Prof. Dr. Osman Metin Öztürk
ASCMER Başkanı
Ankara, 27 Mayıs 2019.
[i] https://af.reuters.com/article/worldNews/idAFKCN1SW08B,, 27.5.2019.