ABD’NİN MÜSLÜMAN UYGUR TÜRKLERİNE İLGİSİNİN ÇAĞRIŞIMLARI

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, ASCMER Başkanı

ABD Senatosu’nda, Sincan Uygur Özerk Bölgesi (Doğu Türkistan)’nde Müslüman Uygur Türklerine yönelik, “Uygur Human Rights Policy Act (Uygur İnsan Hakları Politikası Yasası)” tasarısı kabul edilmiş.[i] Senato’dan geçen metne göre; Pekin’in Müslüman Uygur Türklerine yönelik insan hakları ihlallerine karşı, Washington Çin Hükümeti yetkililerine yaptırımlar uygulayabilecek. Bölgedeki işkence, yargısız gözaltı, zorla kaybolma ve insan haklarının “açık ihlali” olayları. takip edilecek. Bu fiiller, faillerini de içerecek şekilde, bir rapor halinde düzenli olarak Kongre’ye sunulacak.

Hiç kuşku yok, önemli bir gelişme.

Her şeyden önce, ABD’nin hedef/çıkar bölgesindeki sorunları nasıl “kaşıdığına” dair güncel bir örnek. Acaba Çin ABD’nin hedefinde olmasaydı, ABD, Müslüman Uygur Türkleri ile ilgilenir miydi?

İkinci olarak tasarı, ABD-Çin ilişkilerini etkileyecektir. Pekin, tepki verecek, muhtemelen dolaylı yoldan ABD’den bu tasarının yasalaşmamasını talep edecek, Washington da bunun karşılığında Çin’den bir şeyler isteyecektir. Bu, ABD’nin kriz yönetimine ilişkin bilinen klasik yaklaşımıdır.

Üçüncü olarak, tasarıya bakarken ve Suriye’deki Müslüman Uygurlar Türklerini hatırlamak gerekir. Eğer Suriye’de Müslüman Uygur Türklerinden kurulu “aşırıcı” muhalif bir silahlı yapılanma varsa, tasarı, bir taraftan ABD’ye Suriye’de bunlara nüfuz etme ve bunları kullanma imkanı verecektir, diğer taraftan da dolaylı olarak ABD’nin “aşırıcılarla” olan ilişkisinin güncel bir başka örneği olacaktır.

Dördüncü olarak, tasarıya bakarken, İran ve İsrail de akla gelmelidir. Sünni Müslüman Uygur Türklerinin Suriye’deki İran varlığını yönelmesi İsrail’in işine gelecektir. Eğer Başkan Trump’ın askeri güç kullanma yetkisini kısıtlayan yasanın düşmesi sonrasında gündeme geldiği gibi ABD İran’ı hedef alacaksa, Washington’un tasarı üzerinden Müslüman Uygur Türkleri üzerinde sahip olacağı dolaylı nüfuz, İran’ı Suriye’de meşgul etmek suretiyle, İran karşısında ABD’nin işini kolaylaştırabilecektir.

Beşinci olarak, Türkiye bu işin neresinde diye sorulmaz mı? ABD Müslüman Uygur Türklerine sahip çıkarken, Türk ve Sünni Müslüman kimliği ile öne çıkmış Türkiye’nin Sünni Müslüman Uygur Türklerine sahip çıktığı düşünülebiliyor mu? Bütün Dünyada Sünni Müslümanlara sahip çıkması ile artık öne çıkmış Türkiye, Müslüman Uygur Türklerine sırtını dönmüş gözükmüyor mu? Neyse, buna girmeyeceğim.

Altıncısı ve asıl önemlisi, eş zamanlı diğer gelişmeler… (i) ABD’siz adım atmadığı bilinen NATO, Libya’da, Türkiye’nin de desteklediği Trablus Hükümetinden (Serrac Hükümetinden) yana olduğunu açıklıyor. (ii) ABD Dışişleri Bakanı İsrail’i ziyaret ediyor. Bu ziyaret bağlamında, daha önce İsrail’in Batı Şeria’nın bir kısmını ilhak etmesine “yeşil” ışık yakmış ABD’nin bu ışığın rengini “sarıya” çevirdiği ileri sürülüyor. (iii) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, ABD’den çok, İsrail’i hedef alan bir açıklamada bulunuyor. (iv) Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Merkezi (SIPRI), salgın nedeniyle mevcut çatışma bölgelerinde gerilimin artabileceği uyarısında bulunuyor. (v) ABD, İran ile gerginliğin ABD-Irak ilişkilerini nasıl etkilediği üzerinde çalışıyor, bu konuda Kongre’ye sunulmuş raporlar var. (vi) Suudi Arabistan ekonomik sıkıntı içinde ve artan baskı huzursuzluk potansiyelini besliyor. (vii) Irak’ta, Kürtler ile geçmişi olan, Kürtlere müzahir, İstihbarat Başkanı Mustafa Kazimi yeni hükümeti kurmakla görevlendiriliyor. (viii) Başkan Trump’tan Türkiye’ye ve Sayın Erdoğan’a dair olumlu açıklamalar geliyor. (ix) Ankara-Moskova ilişkilerinde bir rahatsızlık olduğu hissedilebiliyor, buna dair işaretler var.

Bu eş zamanlı gelişmeler, ABD’nin Türkiye’yi de yanına alarak bölgede İran ve/veya Suriye konusunda adımlar atabileceğini akla getiriyor. ABD’de önümüzdeki Kasım ayında Başkan seçimi var. Başkan Trump’ın salgınla mücadeledeki performansı sıkıntılı ve bu durum kendisinin yeniden seçilmesini riskli hale getiriyor. Kongre’de Demokratlarn artan baskısı var. Eğer Kasım’daki seçim öncesinde, özellikle İran ile girişilecek kontrollü/sınırlı bir sıcak çatışma, Başkan Trump’ın seçilme şansını artırabilir diye düşünülüyor olabilir. Bu noktada, “Peki, Türkiye niye İran’a karşı ABD’nin yanında” diye sorulabilir. Bunun cevabı, Türk iç politikasının mevcut durumunda ve muhtemel geleceğinde saklı diye düşünüyorum. ABD, AKP iktidarının/Sayın Erdoğan’ın pozisyonlarını korumasına, hatta bir erken seçim üzerinden iktidar ömürlerini uzatmasına destek verebilir. Peki, Türkiye’nin, sırf bu amaçla İran karşısında ABD’nin yanında yer alınması doğru olur mu? Bunun cevabı da, sanırım, AKP iktidarının/Sayın Erdoğan’ın içeride ve dışarıda “Sünni siyasal İslam”ı yansıtan politika anlayışında ve uygulamasında saklı…

osmetoz/ascmer, www.ascmer.org, 15 Mayıs 2020

[i] https://www.scmp.com/news/china/article/3084477/us-senate-passes-uygur-human-rights-policy-act?utm_medium=email&utm_source=mailchimp&utm_campaign=enlz-scmp_today&utm_content=20200515&MCUID=6453d665d8&MCCampaignID=b78be161f5&MCAccountID=3775521f5f542047246d9c827&tc=25, 15.5.2020)


TÜRKİYE’DEKİ SEÇİMİN SONUÇLARI: GÖRÜŞLERİM VE DEĞERLENDİRMELERİM

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk I. İki gün önce (28 Mayıs’ta) yapılan, cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda, kullanılan ve geçerli sayılan oyların % 52.18’ni Sayın Erdoğan, % 47.82’sini de Sayın Kılıçdaroğlu aldı ve bu sonuçla Sayın Erdoğan üçüncü kez katıldığı cumhurbaşkanı seçiminden önde çıkarak bu koltuğa oturdu. Bu seçime katılma oranı, % 84 oldu. Cumhurbaşkanı seçiminin

DIŞARISI GÖZÜYLE TÜRKİYE’DEKİ 14 MAYIS SEÇİMLERİNE BİR BAKIŞ

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk 14 Mayıs’taki seçimler yaklaşıyor… Seçim sürecinde daha önce medyada çok rastlamadığım, seçimlere dış politika gözlüğü ile bakan bazı yorumları ve değerlendirmeleri görmeye başladım. Bunu olumlu bir gelişme olarak görüyorum. Çünkü iç ve dış politika arasındaki karşılıklı ve bağımlı ilişki nedeniyle, seçimlere ilişkin öngörüleri sadece iç dinamiklere dayandırmak eksik bir yaklaşım

TÜRKİYE’DEKİ 14 MAYIS SEÇİMLERİNE YABANCI VE YERLİ SERMAYE AÇISINDAN BİR BAKIŞ

  Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Yabancı sermayenin önemli bir kısmının ülkeyi terk ettiği, yerli sermayenin de çeşitli yollarla yurt dışına kaçmaya çalıştığı yazılıyor, konuşuluyor. Yeni bir şey değil, bunu biliyoruz. Peki, yabancı ve yerli sermayedeki bu kaçış niye? Bu kaçışın arkasındaki en temel etkenlerden biri, hiç şüphesiz, AKP/Sayın Erdoğan iktidarında ülkede hukuka olan bağlılığın/saygının

TÜRKİYE’DEKİ 14 MAYIS SEÇİMLERİ: RUSYA KENDİ ELİYLE KENDİ AYAĞINI BAĞLAR MI?

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Birçok kez yazdım… Önümüzdeki seçimler, dış politikadan (uluslararası ilişkilerden) soyutlanarak görülemez, görülmemelidir. Bu siyasetin doğasına aykırı olur. Bu seçim çok önemli. İnsanımız bir yol ayrımında; ya karanlığın zifiri karanlığa dönüşmesine evet diyecek ya da karanlıktan kurtulup aydınlık güzel günlere doğru yol almaya başlamak için evet diyecek… Bu seçimleri ben böyle

ABD’YE AİT İNSANSIZ HAVA ARACININ KARADENİZ’DE DÜŞMESİ ÜZERİNE

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz günlerde, Karadeniz’de uluslararası hava sahasında ABD’ye ait bir insansız hava aracı (İHA) düşmüş; ABD İHA’nın Rusya tarafından vurulduğunu iddia etmiş, Rusya ise İHA’nın “ani manevra” sonucu düştüğünü savunmuştu. Ve konu, daha sonra, Karadeniz’e düşen İHA’nın çıkarılmasına gelmişti. İlk başta, bunun nedeni, düşen ABD İHA’sının içerdiği teknoloji ile

E-mail: bilgi@ascmer.org

Tel: +90 532 414 48 98

Dükkan
© 2014 Tüm Hakları Saklıdır. Sitedeki yazılar ve analizler kaynak gösterilmeden kullanılamaz.