Cumhuriyetimizin kuruluşunun 99. yılını idrak ediyoruz.
Cumhuriyet Bayramı, en büyük milli bayramımız.
Bütün Türk vatandaşlarının, kendilerini Türk hisseden herkesin, Cumhuriyet Bayramlarını kutluyorum.
Cumhuriyet’e giden yolun açılmasında, Cumhuriyet’in kurulmasında ve Cumhuriyet’in yaşatılıp bugünlere getirilmesi yolunda, mesai harcayan, emeği geçen, sivil-asker herkese şükranlarımı sunuyorum. Bu yolda toprağa düşmüş bütün şehitleri ve bu yolda kan verip, ter döküp, yararlılık gösterip gazi olanlardan bugün hayatta olmayanları rahmetle ve şükranla anıyorum. Yine bu yolda mesai harcadıkları, can verdikleri, kan ve ter döktükleri halde görevleri gereği isimleri fazla bilinmeyen ve bugün aramızda bulunmayan Cumhuriyet’in şehit ve gazi, “isimsiz kahramanlarını” da aynı şekilde rahmetle ve şükranla anıyorum. Hepsinin aziz ruhları şad olsun.
Cumhuriyeti yaşatma ve bugünlere getirme yolunda mesai harcayanlardan ve çaba içende olanlardan hayatta olanlara, bugün bu yolda yürüyenlere ve kendi koşullarında samimi olarak bu yolda emek harcayanlara sağlık, güç ve kuvvet diliyorum. Yolları açık olsun, işleri-güçleri rast gitsin.
Türk’ün atası Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kurduğu Cumhuriyet’i büyük Türk Milleti’ne armağan etmiş, miras bırakmış, emanet etmiştir. Onun içindir ki, bu mirasa/emanete sahip çıkmak, kendisini büyük Türk Milletinin bir ferdi olarak gören herkesin boynun borcudur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, halkı yücelten ve halka değer veren, halkı yaşatan, demokratik ve özgürlükçü bir yönetim şeklidir. Çünkü Cumhuriyet, halkın egemenliğini, halkın iradesini ve özgür seçimleri esas alır. Cumhuriyet, bu esasları nedeniyle, büyük Türk Milletinin “milli” benliğine ve karakterine en uygun yönetim şeklidir ki; bu, büyük Türk Milletinin Cumhuriyet’i koruma ve yaşatma sorumluluğunu ayrıca artırmaktadır.
Cumhuriyet’i böyle yaşadım, böyle anladım, böyle gördüm ve görüyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaktığı, Cumhuriyet ile taçlanmış ateş, yüreğimi hep ısıttı, ısıtmaya devam ediyor, devam da edecek…
Bu ateşte, büyük Türk Milletinin birlik, beraberlik ve barış içinde bir arada yaşama iradesi, vatan ve millet sevgisi, inancı, büyük azmi, inanılmaz büyük gücü, fedakârlığı ve feragati, kendi geleceğine sahip çıkma iradesi, iç ve dış paydaşlarına duyduğu samimi sevgi ve saygı, dosta verdiği güven düşmana saldığı korku, akıl, bilim ve gerçekçilik var.
Kurtuluş Savaşı mucizesi bu ateş ile ortaya konulmuş, bu ateş sayesinde az zamanda büyük işler başarılmıştır. Düşmanların bile saygı gösterdiği güçlü devlet de, mutlu ve müreffeh millet de bu ateşin ürünüdür.
İçi bunlarla dolu Cumhuriyet ateşi, bir yönüyle çok iyi bilinen Türk Tarihinin çok somut, çok büyük bir tezahürüdür, büyük Türk Milletinin yaşayan güç ve ilham kaynağıdır; bir diğer yönüyle de, büyük Türk Milletinin gelecek endişesinden uzak olarak istikbale ümitle bakmasını sağlar. Bunlar nedeniyledir ki, Cumhuriyet ateşi, Türkiye’nin ulusal gücünü besleyen, devleti güçlü kılan, en temel unsurlardandır.
Cumhuriyet ateşi, bu ateşin ışığı, yürüdüğüm yolu hep aydınlattı, hep aydınlatmaya da devam edecek… Kimsenin gücü, yüreğimdeki Gazi Mustafa Kemal Atatürk sevgisini silmeye ve O’nun eseri Cumhuriyet ateşini söndürmeye yetmeyecektir.
Türkiye Cumhuriyet Devleti, kuruluş değerlerini muhafaza ederek, ilelebet yaşayacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın…
İnanıyorum ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve büyük Türk Milleti, tez zamanda, bugünkü olumsuzlukları geride bırakacak ve daha güzel, daha aydınlık, daha ferah günlere ulaşacak, yeniden devletimiz güçlü milletimiz mutlu ve müreffeh olacaktır. Buna olan inancım, tamdır.
Ne mutlu Türk’üm diyene.
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.
Prof. Dr. Osman Metin Öztürk
28 Ekim 2022, Ankara