Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlının son döneminde arka arkaya yaşanan savaşlarda yoksul ve yorgun düşmüş, yıpranmış, tükenme noktasına gelmiş büyük Türk Milletinin vatan sevgisinin, özgürlük ve bağımsızlık özleminin, yüksek karakterinin ve mücadele azminin farkında olarak, aziz vatanı düşman çizmeleri altında çiğnenmekten kurtarmak ve büyük Türk Milletini özgürlüğüne ve bağımsızlığına kavuşturmak için, Milli Mücadele’yi başlatan, “Kurtuluş Savaşı Mucizesi”ni gerçekleştiren, bu suretle aziz vatanı düşman işgalinden kurtaran ve büyük Türk Milletini özgürlüğüne ve bağımsızlığına kavuşturan milli bir kahramandır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlının son döneminde kapitülasyonlar ve düşman işgali altında ayağa düşmüş büyük Türk Milleti’nin onurunu ve saygınlığını Kurtuluş Savaşı mucizesi ile düştüğü yerden kaldırmakla kalmamış, bu savaşın kazanılmasından sonra başta Cumhuriyet olmak üzere her alanda gerçekleştirdiği inanılması güç devrimler ile Türk Milletini tarihin altın sayfalarındaki yerine yaraşır bir seviyeye yeniden kavuşturmuş milli bir önderdir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, büyük Türk Milleti’ni, milli karakterine en uygun düşen bir yönetim şekli olan Cumhuriyet’e kavuşturmuş, bugün vatandaşı olmakla iftihar ettiğimiz, nitelikleri Anayasamızda yazılı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusudur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk çağdaşlaşmasının tartışmasız lideridir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, askerdir, komutandır, siyaset adamıdır, eğitimcidir, devlet adamıdır, Dünyadan okuyan-Dünyadaki gelişmeleri takip edendir, ilerlemecidir, isabetli öngörülerin sahibidir, iyi bir stratejisttir, iyi bir diplomattır, O’nun tüm hayatı ne denli vatan ve millet sevgisi ile dolu olduğunun çok somut işaretleri ile doludur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nda da sonrasında da hep milleti ile iç içe olmuş, güç/servet peşinde koşmadığı gibi, bütün gücünü vatanına ve milletine hasretmiş ve bütün servetini milletine bırakmış, nereden geldiğini, ne olduğunu, nereye gideceğini bilen bilinçli, azimli, çalışkan, inanç sahibi mümtaz bir şahsiyettir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, düşmanların bile saygı duyduğu, başka milletlerin gıpta ile baktığı, eşsiz bir kahramandır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘yurtta barış, dünyada barış” ilkesini insanlığın ve uygarlığın refah ve ilerlemesinde en esaslı etken olarak görmüş, bunu kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en temel ilkelerinden biri olarak saymış, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne çağdaş Dünyayı işaret etmiş ve bu suretle genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne çok kısa zamanda çağdaş Dünyada saygın bir yer kazandırmış, çok yüksek bir şahsiyettir. Öyle ki, BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO, doğumunun 100. yılı olan 1981 yılını “Atatürk Yılı” olarak ilan etmiş ve bunun gerekçesi olarak da şunlara işaret etmişti: “Atatürk, uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, UNESCO’nun yetki alanlarında yenilikler gerçekleştirmiş bir inkılapçı, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önderlerden biri, insan haklarına saygılı, insanları ortak anlayışa ve devletleri dünya barışına teşvik eden, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, din, ırk ayırımı gözetmeyen, eşi olmayan devlet adamı…”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kazandığı (bir mucize olarak nitelenen) zaferler, gerçekleştirdiği devrimler, az zamanda yaptığı büyük işler ile, Turan’ın uzak köşelerinde bile büyük sevince, heyecana ve ümide yol açmış Türk’ün kutlu atasıdır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 20. Yüzyılın başında emperyalizme karşı verilen ve başarıya ulaşan ilk kurtuluş savaşının muzaffer komutanı olarak, sadece Turan ellerine değil, Dünyanın geri bırakılmış ve ezilen diğer bütün milletlerine, bütün mazlum milletlere ışık olmuş, çok yüksek bir şahsiyettir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, işte budur, bütün bunlardır.
Bütün bunların da işaret ettiği gibi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, unutulması mümkün olmayan, kimsenin kendisini Türk hissedenlerin ve kendilerini büyük Türk Milletinin bir ferdi olarak görenlerin kalbinden söküp atmaya muvaffak olamadığı ve olamayacağı eşsiz bir kahramandır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, büyük Türk Milletinin içinden çıkmıştır, büyük Türk Milletinin bir ferdidir. Kendisi, “Türklük şuurunu” kendisinin en derinden hissettiğini ve övünç kaynağı olduğunu, hayatta yegâne fahrinin/servetinin “Türklük” olduğunu ifade etmiştir. Onun içindir ki, kendisini Türk hisseden, kendisini büyük Türk Milletinin bir ferdi olarak gören herkesin gözünde ve gönlünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çok daha büyük bir yeri vardır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, büyük Türk Milletinin kutlu atasıdır. Böyle bir Ata’ya sahip olmak, kendisini Türk hisseden ve kendisini büyük Türk Milletinin bir ferdi olarak gören herkes için bir gurur ve iftihar vesilesidir. Ancak bu gururun ve iftiharın bir de gereği vardır. Kendisini Türk hissedenler ve kendisini Türk Milletinin bir ferdi olarak görenler için o gerek de, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı ve aydınlattığı yolda yılmadan yürümeye devam etmek, O’nun eserlerine sahip çıkmak, Türk’ün atasına yaraşır işler yapmak-yaraşır işler içinde olmak, bu suretle büyük Türk Milletinin (Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin) aydınlık-güzel günlere erişmesine katkı sunmaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle, vefatının 84. yılında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, rahmetle, şükranla ve özlemle anıyorum.
Aziz ruhu şad olsun.
Açtığı ve aydınlattığı yolda yürüyenleri çok olsun.
Prof. Dr. Osman Metin Öztürk
ASCMER Başkanı
Ankara, 09 Kasım 2022