Sayın Devlet Bahçeli, bugün (23 Ekim 2018) TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmasında, Mart 2019’a yapılacak yerel seçimlerde, herhangi bir ittifak beklentilerinin, ittifak arayışlarının, ittifak niyetlerinin -gelinen aşamada- artık kalmadığını ifade etmiştir. Sevindim. Merak edenler, niçin sevindiğimi önceki yazılarımdan çıkarabilir. Hayırlı ve uğurlu olsun.
Ancak, bu notun kaleme alındığı an itibarıyla bir belirsizlik görüyorum. Sayın Devlet Bahçeli’nin konuşmasının tam metnine baktım. “Cumhur İttifakı” ifadesine tesadüf etmedim. Cumhur İttifakı’nı çağrıştıran tek bir ifade gördüm; o da, “Bu kronikleşmiş süreci uzatmanın anlamı ve alemi yoktur.” ifadesi idi.
Buradan, Mart 2019’daki yerel seçimler için ittifak yok ama, Cumhur İttifakı’nın “üzerine kül atılmış olarak” beklemeye alınmış olabileceğini çıkarıyorum. Bu çıkarsamam yanlış, Cumhur İttifakı da bitmişse, diyecek bir şeyim olamaz. Sevincim güçlenir. Ancak soru işaretleri var.
Aklıma; AKP-MHP ittifakının, HDP’nin güçlü olduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki bazı illerde Mart 2019’daki yerel seçimlerde HDP’nin işine gelecek olması ve bunun Suriye’deki durum nedeniyle Türkiye için potansiyel riskleri içermesi geliyor. ABD Suriye’nin kuzeyinde (Fırat’ın doğusunda) PYD/YPG ile özel bir yönetim oluşturma çabası içinde ve Moskova da buna dikkat çekmişti…
Yanlış hatırlamıyorsam, Sayın Devlet Bahçeli de, geçtiğimiz beyanatlarının birinde bu riske (tehlikeye) işaret etmişti. Mealen demişti ki, Mart 2019’daki yerel seçimler önemli, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde HDP tarafından-HDP ile ilişkilendirilmiş olarak (Türkiye’nin milli ve coğrafi bütünlüğünü tehdit eden) bir “oyun” sahnelenebilir.
Bu hususlar hatırlandığında, Sayın Devlet Bahçeli’nin bugünkü açıklaması ile MHP’nin AKP’den kopmasının “anlaşmalı” olabileceği akla gelmektedir. Çünkü bu kopuş, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde HDP karşısında AKP’nin işine gelecek, böylece HDP’nin muhtemel “oyununu” bozulabilecektir.
Yukarıdaki mülahaza ile bakınca, Sayın Devlet Bahçeli’nin TBMM Grup Toplantısı’nda Mart 2019’daki Yerel Seçimler için AKP ile ittifak yapılmayacağını açıklamasının, hem tek taraflı olmadığı, hem de Cumhur İttifakı’na halel getirmediği algısı edinilebilmektedir.
Ancak bu algıyı zayıflatan bir husus var. O da, münhasıran Fırat’ın doğusu ile ilgili muhtemel uluslararası gelişmeler ve bu gelişmelerin yeni bir “açılım sürecini” gündeme taşıma potansiyelini içerdiğini düşündürten bazı işaretlerdir. Bir de, AKP ile ilgili olarak kazanılmış bir deneyim var. MHP’nin “açılım sürecine” ilişkin duruşu hatırlandığında, MHP’nin AKP’den kopmasının bu ihtimaller ışığında ortaya çıkmış, “tam” bir kopuş olabileceği sonucuna da ulaşılabiliyor. Ve bu, ilk algıyı zayıflatıyor.
Yani MHP’nin Mart 2019’daki seçimlerde AKP ile ittifak yapmama kararının, bu seçimlere yönelik olarak Doğu ve Güneydoğu’da HDP karşısında AKP’nin önünü açmayı mı amaçladığı yoksa AKP’nin yeni bir “açılım” peşinde olduğu algısından mı kaynaklandığı, şimdilik belirsiz…
Sayın Devlet Bahçeli, bugünkü konuşması sonrasında, AKP ile ilişkilerin geldiği bu nokta nedeniyle, Genel Merkez yönetimini gözden geçirebilir, bazı değişiklikler yapabilir. Bu, benim için sürpriz olmayacaktır. Eğer olur ise, bu, “tam” kopuşu besleyen bir işaret olacağı için, belirtilen belirsizliği silebilecektir.
Temennim; medeniyet ışıkları ile, etnik kökeni-dini/mezhebi ne olursa olsun insanların huzur, güven ve refah içinde yaşamasından kaynaklanan cezbedici mutluluk esintisinin, Anadolu’dan (Türkiye’den) bütün Dünyaya yansıması; “bu suretle”, güneşin Türk’e tuğ, göğün Türk’e çadır olması…
Prof. Dr. Osman Metin Öztürk
ASCMER Başkanı
Ankara/Türkiye, 23 Ekim 2018.