TÜRKİYE AFGANİSTAN BARIŞ GÖRÜŞMELERİNE EV SAHİPLİĞİ Mİ YAPACAK?

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, ASCMER Başkanı

ABD, Türkiye’nin Afganistan barış görüşmelerine ev sahipliği yapmasını istiyormuş… Bunun için ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani’ye mektup göndermiş[i]

Eğer haber doğru ise, önemli bir gelişme. Bana göre, hem iç, hem de dış politika açısından sorgulanmaya muhtaç bir konu. Acaba doğru mu yapılıyor, yoksa münhasıran iç politikaya ilişkin mülahazalar ile mi hareket ediyor?

Niye önemli ve sorgulanmaya muhtaç, bunu açıklayayım.

Her şeyden önce ABD’den Afganistan Cumhurbaşkanı’na böyle bir mektubun gönderilebilmesi için, daha önce konunun Türkiye ile koordine edilmiş ve Türkiye’nin Afganistan barış görüşmelerine ev sahipliği yapmayı kabul etmiş olması gerekir. Devletlerarası ilişkilerde egemenliğe saygı esastır ve bu ilişkilerin gerektirdiği bir nezaket vardır. Bu esastan ve nezaketten, ABD’nin, konuyu daha önce Türkiye ile konuşmuş, Türkiye kabul etmiş olduğu ve bundan sonra Afganistan’a mektup yazmış olduğu çıkıyor.

Durum eğer böyle ise, demek ki, bu tür pazarlıklar üzerinden de olsa, Türkiye ile Biden Yönetimi arasında bir yakınlaşma var. Bu takdirde de, hem ABD ile Türkiye arasında acaba başka konularda ne gibi pazarlıklar yapılıyordur sorusu, hem de Türkiye’nin Afganistan barış görüşmelerine ev sahipliği yapmasının getirisi-götürüsü nedir sorusu akla geliyor.

Eğer Türkiye’nin Suriye’deki iç çatışmada boy göstermesine ve Suriye krizinin bir parçası olmasına bakılarak Suriye için “Türkiye’nin Afganistan’ı” nitelemesinin yapıldığı hatırlanırsa, Afganistan barış görüşmelerine ev sahipliği yapması Türkiye ile ilgili bu nitelemeyi besleyecektir. Hatta söz konusu ev sahipliğinin, Türkiye’yi Suriye konusunda, Pakistan’ın Afganistan konusundaki durumundan daha kötü bir duruma düşürme ihtimali söz konusudur.

Afganistan barış görüşmelerine ev sahipliği yapması, Türkiye için oldukça sıkıntılı bir konu olarak gözüküyor. Eğer AKP/Sayın Erdoğan iktidarında Türkiye’nin “Sünni siyasal İslam”ı dış politikasında öne çıkarmış görüntüsü ve çeşitli ülkelerin Türkiye’yi “Sünni İslami aşırıcılar” ile ilişkilendiren iddiaları hatırlanırsa, söz konusu ev sahipliği, Türkiye’nin imajını ve uluslararası ilişkilerini olumsuz etkileyecektir.

Acaba Türkiye, Afganistan barış görüşmelerine ev sahipliği yapma kararından önce kendisini Pakistan’ın yerine koyup Pakistan bu işe nasıl bakar diye düşünmüş müdür? Ya da tersini; Pakistan’ın Suriye barış görüşmelerine ev sahipliği yapmasını acaba Türkiye nasıl karşılardı?

Türkiye’nin Afganistan barış görüşmelerine ev sahipliği yapması, Suudi Arabistan’ı yakından ilgilendirecektir. Acaba bu ülke bu ev sahipliğini nasıl karşılar? Sovyet işgaline yönelik “İslami direnişte” aktif olarak yer alan ve o tarihten bu yana Afganistan ile bağını koparmamış, Afganistan’da nüfuz sahibi Suudi Arabistan, Türkiye’nin Afganistan barış görüşmelerine ev sahipliği yapmasından ciddi rahatsız olacaktır diye değerlendiriyorum. Ankara-Riyad ilişkileri, zaten sorunlu iken, bu ev sahipliği kuvvetle muhtemel sorunu derinleştirecektir.

Bir de İran var. İran, hem Afganistan’a komşu, hem de Şii mezhebi ve ortak dil üzerinden Afganistan nüfusunun ortalama % 15’ne yakındır. Suriye konusunda ortak bir paydada gözükseler de, Türkiye-İran ilişkileri hali hazırda ciddi sorunludur. AKP/Sayın Erdoğan iktidarından önce, Türkiye-İran ilişkileri sorunlu iken, AKP/Sayın Erdoğan iktidarının dış politikadaki “Sünni siyasal İslam” söylemi/görüntüsü, sorunu ağırlaştırmıştır. Türkiye, Irak’ta ve Suriye’de faaliyet gösteren Tahran kontrolündeki Şii milislerden rahatsızdır. Dağlık Karabağ’a dair son çatışma, Türkiye’nin Azerbaycan’a verdiği açık destek, İran’ı rahatsız olmanın ötesinde tedirgin etmiştir. Hal böyle iken, Türkiye’nin Afganistan barış görüşmelerine ev sahipliği yapması, bu suretle Türkiye’nin Afganistan nezdinde nüfuz sahibi olması, İran’ın işine gelmeyecektir diye düşünüyorum.

Afganistan konusu kendisi için önem arz eden bir diğer ülke de, komşusu Çin’dir. Afganistan, Wakhan koridoru üzerinden, Çin’in sorunlu bölgesi Sincan-Uygur Özerk Bölgesi’ne (Doğu Türkistan’a) açılır. Çin, ABD ile rekabet içindedir. Çin’e komşu olması, Afganistan’ın jeopolitiğini değerli kılmaktadır. Çin, Afganistan’daki “militan İslami aşırıcılığı”, Müslüman Uygur Türklerini de bu kapsamda görerek, tehdit olarak almaktadır. İlk bakışta, Türkiye’nin Afganistan barış görüşmelerine ev sahipliği yapması, Afganistan’a barış gelmesi, Çin’in de işine geliyor diye görülebilir. Ancak hem Türkiye’deki barış görüşmeleri üzerinden Afganistan’a barış gelmesi gerçekçi bulunmadığından, hem de işin içinde ABD’nin olmasından ve Türkiye’nin “Sünni siyasal İslam” söyleminden/görüntüsünden, Çin’in bu ev sahipliğinden hoşlanmayacağı, hatta buna ciddi şüphe ile bakacağı çıkarılabilmektedir. Çin, kuvvetle muhtemel, Afganistan barış görüşmelerine ev sahipliği yapmasını, Türkiye’nin ABD’nin Çin’i çevreleme politikasına dâhil olduğu şeklinde algılayacaktır. Böyle bir algılama, askeri, ekonomik ve politik açılardan Çin’in aleyhine ağır sonuçları çağrıştıracaktır ki; bu da, söz konusu ev sahipliğinin, Türkiye-Çin ilişkilerini derinden yaralama potansiyelini akla getirmektedir.

Katar’da yürütülen Afganistan barış görüşmelerinde bir sonuca ulaşılamamış olması nedeniyle görüşmelere Türkiye’nin ev sahipliğinde devam edilmesinin, Türkiye-Katar ilişkileri bağlamında geleceği anlam, sorgulanması gereken bir başka konudur. Türkiye, acaba Katar’ı bir yükten mi kurtarıyor, yoksa Suudi Arabistan’dan sonra Katar’dan da rol çalma peşinde mi? Her iki ihtimal de, Türkiye için farklı olumsuzlukları çağrıştırmaktadır. “Türkiye’ye para veren” Katar, Türkiye’den kendisini bu görüşmelerden kurtarmasını istemiş de olabilir; Türkiye, Katar’ın yapamadığı (belki Suudi Arabistan’ın yapmaya yanaşmadığı) bir işe soyunarak kendisini ABD’ye gösterme (ve Sünni İslam Dünyasının hamiliğinde rüştünü ispat etme) peşinde de olabilir. Akla bunlar geliyor.

Düşünebiliyor musunuz? Türkiye’nin milli ve coğrafi bütünlüğünü tehdit eden bölücü/ayrılıkçı ve eli kanlı terör örgütü açıkça ABD tarafından desteklenip himaye edilirken ve AKP/Sayın Erdoğan iktidarından “bu ABD” için ağır laflar edilirken; Türkiye’nin, Afganistan barış görüşmelerine ev sahipliği yapma konusu ABD tarafından haberde geçtiği şekilde gündeme getirilebiliyor!…

Yukarıda özetle arz etmeye çalıştığım olumsuz sonuçları dengeleyip bunun ötesine geçecek (daha ağır basacak) Türkiye’nin hangi kazancı var ki, Türkiye, Afganistan barış görüşmelerine ev sahipliği yapsın!…

Bugüne kadarki uluslararası ilişkilerde genel görüntüsü çözümlerin değil sorunların bir parçası olma şeklinde ortaya çıkmış AKP/Sayın Erdoğan iktidarı sayesinde Türkiye, mevcut bir sorunun daha parçası olmak üzeredir. Eğer gerçekleşirse, iktidar, sorunların bir parçası olma “alışkanlığını” sürdürmüş olacaktır ki; bu, içeride ve dışarıda ülke gerçeklerini (durumu) görmezden gelmek anlamına gelecektir.

“Dış politikayı iç politikaya kurban eden” diye aldığım bu siyaset anlayışı yanlıştır. İç politikada ve dış politikada “ABD ile iş tutmada ısrar” olarak gördüğüm bu siyaset anlayışının sonu, ülke için bir felaket olabilir. Çünkü bu siyaset anlayışının politik, ekonomik ve askeri açılardan olumsuz yansımaları geçen her gün biraz daha ağırlaşmaktadır. Gördüğüm bu…

Türkiye, Afganistan barış görüşmelerine ev sahipliği yapmaktan çok, içeride barışa ve huzura odaklanmalı, birlik ve beraberliği onarmalı, yenilemelidir.

osmetoz/ascmer, www.ascmer.org, 8 Ocak 2021

[i] Türkgün Gazetesi, 08 Mart 2021, s. 11.


TÜRKİYE’DEKİ SEÇİMİN SONUÇLARI: GÖRÜŞLERİM VE DEĞERLENDİRMELERİM

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk I. İki gün önce (28 Mayıs’ta) yapılan, cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda, kullanılan ve geçerli sayılan oyların % 52.18’ni Sayın Erdoğan, % 47.82’sini de Sayın Kılıçdaroğlu aldı ve bu sonuçla Sayın Erdoğan üçüncü kez katıldığı cumhurbaşkanı seçiminden önde çıkarak bu koltuğa oturdu. Bu seçime katılma oranı, % 84 oldu. Cumhurbaşkanı seçiminin

DIŞARISI GÖZÜYLE TÜRKİYE’DEKİ 14 MAYIS SEÇİMLERİNE BİR BAKIŞ

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk 14 Mayıs’taki seçimler yaklaşıyor… Seçim sürecinde daha önce medyada çok rastlamadığım, seçimlere dış politika gözlüğü ile bakan bazı yorumları ve değerlendirmeleri görmeye başladım. Bunu olumlu bir gelişme olarak görüyorum. Çünkü iç ve dış politika arasındaki karşılıklı ve bağımlı ilişki nedeniyle, seçimlere ilişkin öngörüleri sadece iç dinamiklere dayandırmak eksik bir yaklaşım

TÜRKİYE’DEKİ 14 MAYIS SEÇİMLERİNE YABANCI VE YERLİ SERMAYE AÇISINDAN BİR BAKIŞ

  Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Yabancı sermayenin önemli bir kısmının ülkeyi terk ettiği, yerli sermayenin de çeşitli yollarla yurt dışına kaçmaya çalıştığı yazılıyor, konuşuluyor. Yeni bir şey değil, bunu biliyoruz. Peki, yabancı ve yerli sermayedeki bu kaçış niye? Bu kaçışın arkasındaki en temel etkenlerden biri, hiç şüphesiz, AKP/Sayın Erdoğan iktidarında ülkede hukuka olan bağlılığın/saygının

TÜRKİYE’DEKİ 14 MAYIS SEÇİMLERİ: RUSYA KENDİ ELİYLE KENDİ AYAĞINI BAĞLAR MI?

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Birçok kez yazdım… Önümüzdeki seçimler, dış politikadan (uluslararası ilişkilerden) soyutlanarak görülemez, görülmemelidir. Bu siyasetin doğasına aykırı olur. Bu seçim çok önemli. İnsanımız bir yol ayrımında; ya karanlığın zifiri karanlığa dönüşmesine evet diyecek ya da karanlıktan kurtulup aydınlık güzel günlere doğru yol almaya başlamak için evet diyecek… Bu seçimleri ben böyle

ABD’YE AİT İNSANSIZ HAVA ARACININ KARADENİZ’DE DÜŞMESİ ÜZERİNE

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz günlerde, Karadeniz’de uluslararası hava sahasında ABD’ye ait bir insansız hava aracı (İHA) düşmüş; ABD İHA’nın Rusya tarafından vurulduğunu iddia etmiş, Rusya ise İHA’nın “ani manevra” sonucu düştüğünü savunmuştu. Ve konu, daha sonra, Karadeniz’e düşen İHA’nın çıkarılmasına gelmişti. İlk başta, bunun nedeni, düşen ABD İHA’sının içerdiği teknoloji ile

E-mail: bilgi@ascmer.org

Tel: +90 532 414 48 98

Dükkan
© 2014 Tüm Hakları Saklıdır. Sitedeki yazılar ve analizler kaynak gösterilmeden kullanılamaz.