UKRAYNA’DAKİ ÇATIŞMANIN TRANSDİNYESTER CUMHURİYETİ’NE YANSIMA İHTİMALİ Prof. Dr. Osman Metin Öztürk I. Moldova’nın doğusunda, fazla derinliği olmayan kuzeyden güneye doğru ince bir şerit halinde uzanan 1990’da Moldova’dan kopup tek taraflı bağımsızlık ilan eden, Ukrayna’nın batısından Ukrayna’ya komşu, Rusya himayesindeki, bugüne kadar Rusya dışında kimsenin bağımsızlığını tanımadığı Transdinyester Cumhuriyeti’nde dikkat çekici üç ayrı terör saldırısı yaşanıyor.[i] Bu çalışma, bu saldırıları çıkış noktası almıştır. Devamı… |
UKRAYNA’DAKİ SICAK ÇATIŞMANIN KÜBA, KKTC VE SURİYE ÇAĞRIŞIMLARI Prof. Dr. Osman Metin Öztürk I. Ukrayna’daki sıcak çatışma konusunda, ulusal ve uluslararası medyaya bakınca, ABD merkezli Batıda da, Türkiye’de de, büyük bir ekseriyetle, doğrudan ya da dolaylı olarak Rusya’yı hedef alan bir yaklaşım görülüyor. Öyle ki, Türkiye’de, siyasal muhalefetin öne çıkan partileri CHP’de ve İP’de, bu partiler ile ilişkilendirilebilen medyada ve medya mensuplarında bile bu görülebiliyor. Cumhur İttifakı da, Millet İttifakı da, Ukrayna’daki sıcak çatışma konusunda aynı (yani Rusya karşıtı) yaklaşımı sergiliyor gözüküyor. Ne Atlantik’in öte yakasındaki ABD’nin burada ne işi var diye soran var, ne de ABD’nin Türkiye’ye yönelik güncel hasmane yaklaşımını hatırlayan var. Bu durumu, sadece Ukrayna’daki sıcak çatışma konusunda Rusya’yı hedef alan ABD merkezli küresel algı operasyonu ile açıklamak eksik bir bakış açısı olacaktır; bunun, Türkiye’de siyaset kurumunun nasıl işlediğine ve ne durumda olduğunu işaret eden bir durum olarak da görülmesi gerekir. Bu noktada, Rusya’ya bakarken, Kırım konusu ile, bugün Ukrayna’da cereyan eden sıcak çatışmanın, oldukça farklı, hukuksal ve siyasal açılardan aynı kapsamda mütalaa edilemeyecek iki farklı konu olduğuna özellikle dikkat çekmek isterim. Devamı… |
UKRAYNA’DAKİ SICAK ÇATIŞMANIN “SAVAŞ” OLARAK NİTELENMESİ VE MONTRÖ… Prof. Dr. Osman Metin Öztürk AKP hükümeti, Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan çalışmaya istinaden, Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan sıcak çatışmanın “savaş”a dönüştüğü tespitine ulaşmış[i]… Bu tespitin anlamı, Montrö Sözleşmesi’nin uygulamaya sokulması ve Ukrayna’nın geçtiğimiz günlerdeki “Türk Boğazlarının Rus savaş gemilerine kapatılması” talebine Türkiye’nin işlem yapmasıdır. Yani Türkiye, artık, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin 19. maddesinin 2. paragrafının ilk cümlesi uyarınca[ii], Türk Boğazlarını savaşan tarafların savaş gemilerine kapatabilecektir. Sözleşmenin 19. maddesinin 4. paragrafı ışığında, bunun istisnası olarak, ister Karadeniz’e sahildar olsun, ister olmasın, savaşan tarafların savaş gemilerinin bağlı oldukları limanlara (üslere) dönme amacıyla Türk Boğazlarından geçebilecekleri, Türkiye’nin buna izin vereceğidir. Ancak Montrö Sözleşmesi’nin 19 maddesinin 2. paragrafının ilk cümlesinden sonra gelen ifadelerden ve burada Sözleşmenin 25. maddesine yapılmış yollamadan, savaşan tarafların savaş gemilerinin Türk Boğazlardan geçişlerine dair Türkiye’nin getirteceği “geçiş yasağı”nın bir “istisnası” olduğu çıkmaktadır. Sözleşmenin 25. maddesi ışığında, Türkiye’nin getireceği “geçiş yasağı”nın, usulüne uygun olarak yapılmış, Miller Cemiyeti’ne (BM’ye) kaydedilmiş, Türkiye’yi de bağlayan, uluslararası anlaşmalardan doğan hukuk ve vecibelerin yerine getirilmesini ihlal etmemesi, buna halel getirmemesi gerekmektedir. Ukrayna’da devam eden sıcak çatışma durumu ışığında, bu istisnaya bağlı olarak şöyle bir ihtimal akla geliyor: bir an için, NATO’nun usulüne uygun olarak Ukrayna ile bir anlaşma yaptığını ve anlaşmada NATO’nun Ukrayna’yı savunma taahhüdünün bulunduğunu düşünelim. Tasavvur edilen böyle bir anlaşma, NATO üyesi olduğu için, karine olarak anlaşmaya Türkiye de evet dediği için, Türkiye’yi bağlayabilecektir[iii]. Yarın, NATO’nun böyle bir anlaşma üzerinden Türkiye’nin kapısını çalıp, Ukrayna’ya yardım için müttefik savaş gemilerinin Türk Boğazlarından geçişine izin verilmesini istemesi talep etmesi ihtimal dışı görülemez. Sözleşmenin 19. maddesinin 2. paragrafındaki “istisnaya” dair ifadelerden bunu çıkarıyorum. Devamı… |
UKRAYNA’DAKİ SICAK GELİŞMELER ÜZERİNE… Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Sıcak gelişme, Ukrayna’nın doğusunda… Bilindiği üzere, Ukrayna, 2014’de ülkesinin doğusunda yaşanan krizin ürünü olan Donetsk Halk Cumhuriyeti ile Lugansk Halk Cumhuriyeti’nin varlığını kabul etmiyor, buraları hala Ukrayna’nın bir parçası olarak görüyor. Uluslararası hukuk bakımından, Kırım’ın durumu ile, Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk Halk Cumhuriyeti’nin ve Lugansk Halk Cumhuriyeti’nin durumu ile aynı değildir, arada fark vardır. Rusya, uluslararası hukuku açıkça çiğneyerek Kırım’ı, önce işgal, sonra da işgal etmişti. Ukrayna’nın doğusunda ise, halk, başkent Kiev’e karşı ayaklanmış, silahlı mücadeleye girişmiş ve bu mücadele sonrasında da kendi Cumhuriyetlerini kurmuştu. Bir anlamda kendi geleceklerine kendileri karar vermiş, Donetsk Halk Cumhuriyeti ile Lugansk Halk Cumhuriyeti bu suretle ortaya çıkmıştı. Bu farkı önemlidir. Bugün yaşanan sıcak gelişme, Rusya’nın, önce bu iki Cumhuriyeti tanıması, sonra da gelen talep üzerine bu iki Cumhuriyete asker göndermesi üzerine ortaya çıkmıştır. Çünkü Rusya’nın tanıma ve asker gönderme tasarrufu, Ukrayna’nın iki Cumhuriyeti tanımama ve iki Cumhuriyetin üzerine kurulu olduğu toprakların Ukrayna’nın bir parçası olduğuna dair yaklaşımına “ağır” bir darbe olmuştur. Bugünkü sıcak gelişmeye bakarken önce bunu görmek icap eder. Devamı… |
ABD’NİN UKRAYNA YAKLAŞIMI TÜRKİYE BAKIMINDAN NASIL OKUNUYOR? Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Cenevre’de, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile Ukrayna konusunu görüşen ABD Dışişleri Bakanı Blinken, “Eğer herhangi bir Rus kuvveti Ukrayna sınırını geçerse, bu bir işgaldir. Ortaklarımız ve müttefiklerimizle buna hızlı, şiddetli ve müşterek bir yanıt veririz.”[i] demiş… ABD Dışişleri Bakanının bu ifadesi ile karşılaşınca, bir kere daha bazı hususlar bir film şeridi gibi zihnimden geçti. Ancak burada hepsine değinmeyeceğim. Daha önce benzeri gelişmeler sırasında da dile getirdiğim üzere, Türkiye’nin dış politikadaki mevcut durumu ışığında, bu ifadenin de Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği bakımından durup düşünülmesi, değerlendirilmesi gerekir. Böyle bir değerlendirme, hiç şüphesiz, Türk diplomasisinin geleceği bakımından da anlamlı olacaktır. Devamı… |
KAZAKİSTAN’DAKİ SON OLAYLAR NASIL GÖRÜNÜYOR? Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Geçtiğimiz hafta Kazakistan’ın güneyinde, özellikle Almatı ve civarı ile Jambıl Eyaletinde yoğun olarak kendisini gösteren, başkent Nursultan’a ve diğer bazı şehirlere de sirayet eden kaos/anarşi ve terör ortamı, 8-10 gün gibi kısa bir sürede etkisini kaybetmiş gözüküyor. Medyaya yansıyan haber, yorum ve açıklamalardan, olayların, “saman alevine” benzer şekilde ortaya çıkmış ve sönmüş olduğu gibi bir algı ediniliyor. Ancak bu görüntü ve algı yanıltıcı olabilir. Olayların uluslararası politikaya dair bazı konular ve durumlar ile gösterdiği eş zamanlılık, bir anlamda konjonktür, bunu söylemektedir. Eş zamanlılık ya da konjonktür, olayların etkisini kaybetmiş (saman alevi gibi çabuk sönmüş) gözükmesinin, buzdağının suyun üzerinde kalan kısmı gibi olabileceğini akla getiriyor ki; bu da, temkinli olmayı gerektirmektedir. Kazakistan’daki son olaylara bakarken, uluslararası politikaya dair şu hususlar akla geliyor, şunlar görülüyor. Devamı… |
ABD İLE LİBYA PAZARLIĞI ÜZERİNE Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, ASCMER Başkanı “ABD ile Sirte pazarlığı” başlığı ile verilen bir haberde geçen; “…Türkiye’nin Libya’da Rusya’ya karşı desteğini istediği ABD’nin…” ifadesini (Cumhuriyet, 14.8.20, s. 7) görünce, aklıma o kadar çok şey geldi ki… Devamı… |
ULUSLARARASI İLİŞKİLERİNDE TÜRKİYE’NİN BAŞI BELADA GİBİ… Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Devamı… |
TRUMP DÖNEMİ ABD-RUSYA İLİŞKİLERİ ÜZERİNE Prof. Dr. Osman Metin Öztürk I. Danimarka Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü (Danish Institute for International Studies-DIIS)’nün Araştırma Koordinatörü ve kıdemli araştırmacılarından Flemming Splidsboel Hansen; Devamı… |
E-mail: bilgi@ascmer.org Tel: +90 532 414 48 98
|
|