ABD İLE TALİBAN AFGANİSTAN’DA “OYUN” PEŞİNDE GİBİ… Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Deniliyor ki; ABD ile Taliban arasındaki anlaşmanın temelinde şu karşılıklı taahhüt var: Taliban, Afganistan’ın ülkesinin uluslararası terör örgütleri tarafından kullanılmayacağını; ABD de, Afganistan’daki askeri güçlerini çekeceğini taahhüt ediyor[i] Bu taahhütlerin gerçekleşmesi mümkün mü? Mümkün görülmüyor ise, o zaman ABD bu “oyunu” niye oynuyor, neyin peşinde olabilir? Önce şunu sormak gerekir: Afganistan’ın meşru bir yönetimi ve meşru güvenlik güçleri var iken, Afganistan’ın ülkesinin yabancı teröristlerden uzak tutulmasını sağlama işinin Taliban’a havale edilmesi ne anlama geliyor? ABD’nin, bu “havale” işini yapma yetkisi var mı? ABD, ülkelerin iç işlerine karışmaya, müdahale etme alışkanlığını sürdürüyor. Koşullar değişmiş, bu alışkanlık değişmemiştir!… Düşünebiliyor musunuz; ABD, hem Afganistan çekilecek, hem de Afganistan’ın ülkesinin yabancı teröristlerden temizlenmesi işini Taliban’a verecek!… Devamı… |
İRAN-İSRAİL GÜNCEL GERGİNLİĞİ VE BUNUN MUHTEMEL BOYUTLARI Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Devamı… |
ASYA’DAN GÜNCEL GELİŞMELER VE KISA YORUMLAR 20 Ocak 2017 |
ASYA’DAN GÜNCEL GELİŞMELER VE KISA YORUMLAR 11 Ocak 2017 Devamı… |
ASYA’DAN GÜNCEL GELİŞMELER VE KISA YORUMLAR 14 Aralık 2016 Devamı… |
ASYA’DAN GÜNCEL GELİŞMELER VE KISA YORUMLAR 27 Ekim 2016 Devamı… |
ASCMER BÜLTENİ: KISA YORUMLAR VE ANALİZLER İLE GEÇEN HAFTA ASYA’DA DİKKATİ ÇEKEN BAZI GELİŞMELER, Sayı 19, 27 Ekim 2014 1. IŞİD’ın, bir silah olarak kullanmak için, Irak’ın kuzeyindeki kullanılabilir su kaynaklarının kontrolünü ele geçirmeye çalıştığı ileri sürülmüştür. Bölgede halen Fırat ve Dicle nehirleri üzerindeki dört barajı kontrol ettiği ifade edilen IŞİD’ın, içinde bulunulan dönemde, özellikle Musul’un kuzey batısındaki Musul Baraj Gölü ile Bağdat’ın kuzey batısındaki Hadita Baraj Gölünün kontrolünü ele geçirmeyi amaçladığı ve her iki baraj gölünün çok yakınında bulunduğu iddia edilmiştir. Irak haritasına bakıldığında, hem Musul Baraj Gölünün, hem de Hadita Baraj Gölünün, Irak’ın ciddi su kaynaklarından olduğu görülür. Bu baraj göllerinin, hem tarım arazilerinin sulanmasında, hem de elektrik üretiminde kullanıldığı bilinmektedir. Bu da, IŞİD’in bahse konu yönelişinin arkasında, iyi belirlenmiş bir stratejinin bulunduğu anlamına gelmektedir. Bu konunun önemine işaret eden, bir başka gelişme de, geçtiğimiz Eylül (2014) ayı içinde, devam eden iç savaşa rağmen, Şam Yönetimi ile Rusya’nın Stroytransgaz şirketi arasında imzalandığı ifade edilen anlaşmadır. Anlaşmanın, Suriye’nin kuzey Devamı… |
ASCMER BÜLTENİ: KISA YORUMLAR VE ANALİZLER İLE GEÇEN HAFTA ASYA’DA DİKKATİ ÇEKEN BAZI GELİŞMELER, Sayı 18, 20 Ekim 2014 1. Tayvan Cumhurbaşkanı Ma Ying-jeou, bir taraftan Çin’deki refah artışına dikkat çeken, diğer taraftan da Çin’in demokrasiye yönelmesi gerektiğine vurgu yapan bir açıklama yapmıştır. Bilindiği üzere, başkenti Pekin olan Çin Halk Cumhuriyeti ile, başkenti Taipei olan ve Tayvan olarak bilinen Çin Cumhuriyeti arasında, Mao liderliğindeki Komünist Parti’nin 1949 yılında Pekin Yönetimini ele geçirmesi ile başlayan ve bugüne kadar gelen ciddi bir sorun vardır. Çin, Tayvan’ı Çin’in bir parçası olarak görürken; Tayvan de kendisini Çin’den bağımsız olarak görmektedir. Gelinen noktada, Çin’in uluslararası politikada yükselmesi ve yeni bir kutup olarak algılanması, bir taraftan Tayvan üzerindeki Çin baskısını artırmış, diğer taraftan Tayvan’ın coğrafi konumunun cazibesini artırmıştır. Mevcut koşullarda, Hong Kong’daki “Şemsiye Hareketi”, Tayvan’ı da etkileyen bir boyuta sahiptir. Eğer “Şemsiye Hareketi” amacına ulaşır ve göstericiler isteklerini kabul ettirir ise, bu, Tayvan’da milliyetçiliği “ateşleyecektir” ve Taipei’nin Çin’den uzaklaşması gündeme gelebilecektir. Tabiatıyla “Şemsiye Hareketi” Pekin Yönetimi tarafından bastırılırsa da, tam tersi yönde, Taipei’nin Çin karşısındaki pozisyonu -en azından psikolojik olarak- zayıflayacaktır. Her iki durum da, başta Doğu Çin Denizi ve Güney Çin Denizi anlaşmazlıkları olmak üzere, bölgesel anlaşmazlıkların hemen hepsi üzerinde dolaylı ama, belirgin bir etkiye yol açacaktır. Tayvan Cumhurbaşkanının bahse konu açıklaması bunları çağrıştırmaktadır. Ancak, refah ile demokrasi arasında kurulan doğrudan ilişki dikkate alındığında; Tayvan Cumhurbaşkanının, “örtülü” bir şekilde ve Hong Kong üzerinden, kalabalık Çin halkını Pekin Yönetimine karşı kışkırtmayı düşünmüş olabileceği de akla gelmektedir. Devamı… |
ASCMER BÜLTENİ: KISA YORUMLAR VE ANALİZLER İLE GEÇEN HAFTA ASYA’DA DİKKATİ ÇEKEN BAZI GELİŞMELER, Sayı 17, 13 Ekim 2014 1. Dünya basınında Kobani ile ilgili gelişmeler yer alırken, Kürt nüfusa sahip bölge ülkelerinden biri olan İran’ın isminin hiç geçmemesi dikkati çekmektedir. Genellikle İran’ın nükleer programını ve bu bağlamda İran-P5+1 ülkeleri ve İran-UAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) ilişkilerini konu edinen haberler yer almaktadır. Kobani olayları, Kürt nüfusa sahip bölge ülkelerinden biri olarak Türkiye’de ciddi sokak gösterilerine, mal ve can kayıplarına neden olurken, İran’da yaşayan Kürtlerden ses gelmemesi ya da seslerinin Dünya basınına yansımaması düşündürücüdür. PKK terör örgütünün yöneticisi Abdullah Öcalan Şubat 1999’da yakalandığında, üzerlerine benzin döküp kendilerini yakan insanların sayısı 60’ın üzerindeydi ve bunların arasında İran’da-Urumiye Gölü’nün batısında yaşayan İran Kürtleri de vardı. Acaba dün Öcalan yakalandı diye bu eylemi yapan İran Kürtleri, bugün Kobani ile ilgili olarak yaşananlar karşısında niçin sessiz kalmış gözüküyorlar? Bir tarafta Ankara Yönetimini Kobini konusunda hareketsiz kaldı diye eleştirip sokağa inen ve eylem yapanlar, diğer tarafta Kobani konusunda hiç ses vermeyen Tahran Yönetimi ve İran Kürtleri… Sorgulamak gerekmez mi? Devamı… |
E-mail: bilgi@ascmer.org Tel: +90 532 414 48 98
|
|