Posts tagged as: Kürt koridoru



KAFKASYA’YI NE BEKLİYOR?

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

Çin’in yükselişi, Çin-ABD rekabetinin baş göstermesi, ABD’nin Çin’i çevreleme politikasına yönelmesi ve bu bağlamda bir taraftan Asya-Pasifik stratejisini güncelleyip Hint-Pasifik’e dönüştürmesi ve bu suretle Hindistan’ı yanına çekmeye yönelmesi diğer taraftan da AUKUS[i] gibi bölgesel savunma yapılanmasına öncülük etmesi, Tayvan konusunda artan gerginlik, Çin’e komşu Afganistan’da kontrolün Taliban’ın eline geçmesi ve bunun yol açtığı kaos beklentisi, ve bu minvaldeki diğer gelişmeler, uluslararası politikada “sıcak gelişmeler” için, doğal olarak, Çin’i, Çin’e bitişik ya da yakın coğrafyaları akla getiriyor, gelişmelere bakılınca böyle görünüyor. Arakasında ABD’nin olduğu, Çin’i hedef alan, Çin’e bitişik/komşu coğrafyalarda “sıcak gelişme” beklentisi… Ancak gelişmeler böyle bir algıya yol açıyor olsa da, bu beklentinin gerçekleşme ihtimalinin zayıf olduğunu düşünüyorum.  Beni böyle düşünmeye iten temel etken, aşağıda arz ve izah edeceğim hususlar ışığında, Kafkasya’daki son gelişmeler… Akılcı, gerçekçi ve şüpheci bir bakış açısı ile bakıldığında, Kafkasya’daki ve bir şekilde Kafkasya ile bağlantılı görülen son gelişmelerden,  bu bölgenin uluslararası politikada sıcak gelişmelerin yaşanacağı bir bölge olma ihtimalinin hiç de zayıf olmadığı çıkarılabiliyor. Devamı…



İDLİB ÜZERİNE…

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, ASCMER Başkanı

Geriye dönülüp 2011’de Suriye’de ortaya çıkan iç savaşın bugüne kadar olan seyri bir film şeridi gibi gözden geçirildiğinde, arkasındaki asıl amacın Kürtleri denize çıkışı olan müstakil bir devlete kavuşturmak olduğu görülebiliyor. İdlib, bu amaca ulaşılması bağlamında kritik önemi haiz, Suriye’nin kuzey batısında, Türkiye’nin Hatay iline komşu Suriye’ye ait bir yerleşim yeridir. Dikkat edilirse, Suriye krizi bugün adeta İdlib konusuna indirgenmiş bir görünüm arz etmektedir. Ne ABD’nin Suriye’deki Kürtler ile açıkça bağlantılı varlığı, ne Suriye Kürtlerinin Rusya ile olan ilişkileri, ne Suriye Kürtlerinin kantonal yönetimleri ve konfederal anayasa talepleri, ne Irak’ın, İran’ın ve Türkiye’nin Kürt kökenli “ayrılıkçı” insanlarının gözünün-kulağının genelde Suriye’de özelde İdlib’de olduğu konuşuluyor. Varsa-yoksa İdlib…

Suriye krizinde artık münhasıran İdlib konuşuluyor. Demek ki, İdlib konusu önemli. Demek ki, İdlib konusunda giderek artan gerginlik boşuna değil.

Türkiye, İdlib konusunda sadece Şam Yönetimi ile karşı karşıya değil; Şam yönetimi ile birlikte hareket eden Rusya ile de artık sıkça karşı karşıya geliyor. Bu süreçte, 03 Şubat 2020 günü, Şam Yönetimine dâhil askeri birliklerin açtığı topçu ateşi ile İdlib’de altı Türk askeri hayatını kaybediyor, yararlılar var. Devamı…



SURİYE KONUSU: ABD, GÜVENLİ BÖLGE VE TÜRKİYE İÇİN BİR ÖNERİ

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, ASCMER Başkanı

I. Türkiye açısından Suriye konusunda belirgin bir hareketlilik var. Devamı…



LÜBNAN HİZBULLAHI’NA SİLAH VEREN ABD, YPG’YE SİLAH VERMEKTEN VAZGEÇER Mİ?

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, ASCMER Başkanı

ABD, askeri yardım paketi kapsamında Lübnan Ordusuna 150 zırhlı araç hibe etmiş[i]… ABD yıllardır Lübnan’a askeri yardımda bulunuyor. Hatta bu yardımın kapsamında zaman zaman ağır silahların ve insansız hava araçlarının olduğu da biliniyor.

ABD’nin Lübnan Ordusuna yaptığı bu yardımlar, hem Ortadoğu’daki mevcut konjonktür bağlamında, hem de Türkiye açısından çok şey söylüyor. Devamı…



SURİYE’DE ABD İLE GÜVENLİ BÖLGE GÖRÜŞMELERİ “TAM GAZ” GİDİYOR AMA…

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, ASCMER Başkanı

Bilindiği üzere, Suriye’nin kuzeyinde bir güvenli bölge oluşturulması konusu, Türkiye ile ABD arasında görüşülmektedir. Medyaya yansıyanlardan, bu görüşmeden çıkan ilk mutabakatın “ortak hareket merkezi” oluşturulması olduğu anlaşılmaktadır. Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturulması konusu bu mecrada iken; Türk medyasında, bugün, konu bağlamında dikkatimi çeken iki açıklama ile karşılaştım[i]. Açıklamalardan birincisi, “ABD’nin 3 planı”ndan birinin “PKK/YPG’yi İran’a karşı da hazırlıyor ve güçlendirme planıyla onları silahlandırıyor” şeklindeki açıklama idi. İkincisi de, Suriye’de güvenli bölgenin, bir öneri olarak, “Türkiye ile birlikte NATO’nun kontrolünde olması” şeklindeydi. Devamı…



SURİYE İÇ SAVAŞINDA YENİ MECRA

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, ASCMER Başkanı

WPR’nin Suriye iç savaşının sona erebileceğine ancak krizin devam edeceğine dair kısa analizinde[i]; Beşar Esad’ın,  iç savaşta hedef aldığı bölgeler de dâhil, şimdi ülkeyi yeniden inşa etme zorluğuyla karşı karşıya bulunduğu ifade ediliyor. BM’nin 250 milyar dolar olarak tahmin ettiği Suriye’nin yeniden inşa maliyetini, Moskova da dâhil Esad’ın müttefiklerinin üstlenmeyeceği ileri sürülüyor. Analizde; iç savaşın henüz bitmediğine, ülkenin kuzeybatısındaki İdlib’de devam ettiğine, İdlib’de Rusya destekli hükümet güçleri ile o bölgede görev yapan Türk kuvvetlerinin zımni koruması altındaki İslamcı milislerin çatıştığına işaret ediliyor. Ve iç savaş nedeniyle toplam 5.6 milyon Suriyelinin ülkeden kaçtığı, komşu ülkelere ve Avrupa’ya sığındığı, iç savaş rüzgârı hız kesse bile bunların ne zaman Suriye’ye döneceğinin belirsiz olduğuna dikkat çekiliyor. Devamı…



BİR S-400 ANALİZİ VE BU ANALİZ IŞIĞINDA KONUYA ENERJİ POLİTİK BİR BAKIŞ

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

WPR (World Politics Review)’de yer alan, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in 5-6 Mayıs 2019 tarihlerinde Türkiye’ye yaptığı ziyareti çıkış noktası alan, S-400’ler konusundaki kısa analizde[i], özetle aşağıdaki hususlara yer verilmiştir. Devamı…



BEKA SORUNU, “ULUS İNŞASI” VE GÜVENLİ BÖLGE UYGULAMASI

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

I. Türkiye’nin bir beka sorunu ile karşı karşıya bulunduğu doğrudur. Bu sorun, ayrılıkçı Kürtler ile ilgilidir. Ve sorunun arkasında, “şimdilik” Irak Kürtlerinin geldiği nokta ve Suriye Kürtleri ile ilgili mevcut gelişmeler vardır.

Türkiye’nin beka sorunu ya da milli ve coğrafi bütünlüğüne yönelik yakın ve ciddi tehdit niçin ayrılıkçı Kürtler ile ilgilidir diye sorulabilir. Türkiye açısından, bu sorunun cevabı şu tablodadır: (i) Irak’ın kuzeyindeki “Irak Kürt Bölgesel Yönetimi”, “ileri” özerkliğin ötesine geçip bağımsızlığa çok yaklaşmıştır. (ii) Suriye’nin kuzeyindeki Kürtler, kantonal yönetimler kurmuş ve bunu ileriye taşıyıp Şam ile “konfederal” bir yapıya gitme peşindedirler. (iii) Bu suretle Irak’ın kuzeyinden başlayıp Suriye’nin kuzeyi üzerinden Doğu Akdeniz kıyılarına açılan bir “Kürt Koridoru” gündeme gelmiştir. (iv) Bu koridor üzerinde müstakil bir Kürt devletinin ortaya çıkması artık sıkça konuşulur hale gelmiştir.

İşte Irak’taki, Suriye’deki ve bölgedeki mevcut bu tablo, doğrudan Türkiye’nin milli ve coğrafi bütünlüğü ile ilgili potansiyel tehdidi beslemekte ve güçlendirmektedir. Çünkü (i) Türkiye, bölgede en çok Kürt nüfusa sahip olan ülkedir. (ii) “Kuzey Kürdistan” söylemi, Türkiye’nin güneydoğusu için kullanılan bir söylemdir. (iii) Türkiye, bölge Kürtlerinin konfederal yapılanması olan KCK’ye dâhildir ve KCK, “Büyük Kürdistan” emeline işaret eder. (iv) En önemlisi, Türkiye’nin 40 yıla yakındır mücadele ettiği PKK terör örgütünün, Kürt ayrılıkçı hareketinin silahlı kanadını teşkil etmesidir. Yani Türkiye, gerçekte, 40 yıldır ayrılıkçı Kürt hareketi ile mücadele etmektedir.

Irak’ta, Suriye’de ve bölgede Kürtler ile bu gelişmeler olurken, Türkiye’deki ayrılıkçı Kürtlerin, dolayısıyla Türkiye’nin bundan etkilenmemesi ya da bu gelişmelerin er ya da geç Türkiye’ye yansımayacağı düşünülebilir mi?

Irak Kürtlerinden sonra Suriye Kürtlerinin de ileri özerk bir yapıya kavuşması, hele Kürt Koridoru üzerinden müstakil bir Kürt devletinin ortaya çıkması, kaçınılmaz olarak Türkiye’ye de yansıyacak ve Türkiye’deki Kürtler de benzeri talepler ile Ankara’nın karşısına çıkacaklardır.

Bu belirtilenler nedeniyle, Türkiye’nin milli ve coğrafi bütünlüğünün artık daha yakın ve daha ciddi bir tehdit altında olduğu ve bu tehdidin (resmi olarak dillendirilen beka sorununun) ayrılıkçı Kürtler ile ilgili olduğu çok açıktır.

Beka sorununun (yakın ve ciddi tehdidin) ayrılıkçı Kürtler ile ilgili olduğu doğru ancak, bu, eksik bir tespittir. Ayrılıkçı Kürtlerin Irak’ta ve Suriye’de bugünkü noktaya nasıl geldiklerine de bakmak gerekir. Bakıldığında, çok açık ve net olarak ABD görülür. Bu takdirde, buradan da, Türkiye’nin mevcut beka sorununun sadece ayrılıkçı Kürtler ile ilgili olmadığı, bunlardan çok, ABD ile ilgili oluğu sonucu çıkmaktadır.

ABD, Türkiye’nin 40 yıldır ayrılıkçı Kürt hareketi ile mücadele ettiğini bilmiyor olabilir mi? ABD, bölgede Kürtleri ayağa kaldırıp harekete geçirmesinin, onlara güç ve destek vermesinin, onları himaye etmesinin, Türkiye’nin milli ve coğrafi bütünlüğüne yönelik tehdidin büyümesine neden olduğunu görmüyor olabilir mi?

Türkiye’nin mevcut beka sorununun, ayrılıkçı Kürtler ile ilgili olduğu kadar, ABD ile de ilgili olduğu artık çok açıktır. Devamı…



ABD MERKEZLİ MUHTEMEL İDLİB SALDIRISI ÜZERİNE

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

İçinde bulunduğumuz günlerde, ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin, El Kaide’nin Suriye’deki son kalıntılarının bulunduğu İdlib’e yönelik bir saldırıyı başlatması konuşulmaktadır. Bununla eş zamanlı olarak da, Suriye ve Rusya tarafından, İdlib’te arkasında ABD’nin olabileceği bir “kimyasal saldırı” olayının yaşanabileceği ve bunun İdlib’e saldırı gerekçesi olarak kullanılabileceği iddia edilmektedir.

ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin, İdlib operasyonu ile, sözde, Suriye topraklarını El Kaide’den temizlemiş, Suriye’nin kurtuluşunu tamamlamış olacağı ileri sürülse de; Suriye’den ve Rusya’dan gelen (kuvvetle muhtemelen istihbarat bilgisine dayalı) kimyasal saldırı iddiası, Dünya kamuoyunun artık ABD’ye inanmadığına, ABD’nin de bunun farkında olarak, İdlib’e saldırı için Dünya kamuoyuna “anlaşılır” gelebilecek nedenler üretmeye çalıştığına (çalışabileceğine) işaret etmektedir. Devamı…

E-mail: bilgi@ascmer.org

Tel: +90 532 414 48 98

Dükkan
© 2014 Tüm Hakları Saklıdır. Sitedeki yazılar ve analizler kaynak gösterilmeden kullanılamaz.