PEŞMERGE “TÜRK KERKÜK”E NİYE GERİ DÖNER!… Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Irak’ın kuzeyindeki “Türk Kerkük”ün güvenliğinin sağlanmasının Bağdat ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasında varılan anlaşma uyarınca IKBY’e bağlı Peşmergeye bırakılmasına gösterilen tepki giderek büyüyor[i]. Konuyu, geçtiğimiz 29 Ekim’de twitter ve linkedin hesaplarım üzerinden dile getirmiş, Irak Türkmen Cephesi (ITC)’nin önceki Başkanı ve Kerkük Milletvekili Sayın Erşat Salihi’nin kişisel twitter hesabından yaptığı açıklamaya işaret etmiştim. IKBY’ne (Barzani’ye) bağlı Peşmergenin “Türk Kerkük”e geri dönmesi ve “Türk Kerkük”ün güvenliğinin Peşmerge tarafaından sağlanacak olması, Türkiye için, çok ciddi ve bir o kadar da kabul edilemez bir gelişmedir. Gelişmeyi böyle görüyorum. Devamı… |
BU RESMİ VE BU İHTİMALİ BİR DÜŞÜNMELİ… Prof. Dr. Osman Metin Öztürk I. Türkiye, yaklaşık 40 yıldır, bölücü/ayrılıkçı terörizm ile, PKK terör örgütü ile, mücadele ediyor. Türkiye ile bir şekilde sorunları olan, Türkiye’nin güçlenmesinden rahatsızlık duyan ya da Türkiye’yi bölgedeki çıkarlarının önünde bir engel olarak gören ülkeler de, Türkiye karşısında PKK terör örgütüne bir şekilde destek veriyorlar. ABD ve bazı Avrupa ülkeleri, PKK terör örgütüne destek verenlerin başında geliyor. Türkiye’nin bazı komşuları, İsrail, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi bazı bölge/Körfez ülkeleri de bu işin içindeler. Rusya da, bu işin uzağında gözükmüyor. Bunlara niçin işaret ediyorum? Türkiye’nin 40 yıldır mücadele ettiği bölücü/ayrılıkçı terörizmin, “devlet destekli” bir terörizm olduğunu vurgulamak için… Yani Türkiye’nin karşısında sadece PKK terör örgütü yok; Türkiye, gerçekte bu örgüte destek veren ülkeler ile de mücadele içindedir. Devamı… |
ANKARA’NIN IKBY’NE YAKLAŞIMINDA ESKİYE DÖNÜŞ MÜ VAR? SURİYE’NİN KUZEYİNDEN ALGILANAN TEHDİT VE IKBY Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, ASCMER Başkanı Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Mesrur Barzani, geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye geldi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edildi. IKBY Başbakanı’nın bu ziyareti; aşağıda belirttiğim işaretler ve değerlendirme ışığında, bende, Türkiye’nin Suriye’ye ve Kürtlere ilişkin yaklaşımında 2-3 yıl öncesine dönüş olduğu algısına yol açmıştır. Devamı… |
MENBİÇ VE RAKKA ÇAĞRIŞIMI: BÖLGE CİDDİ GELİŞMELERE GEBE GİBİ Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Devamı… |
ASCMER BÜLTENİ: KISA YORUMLAR VE ANALİZLER İLE GEÇEN HAFTA ASYA’DA DİKKATİ ÇEKEN BAZI GELİŞMELER, Sayı 18, 20 Ekim 2014 1. Tayvan Cumhurbaşkanı Ma Ying-jeou, bir taraftan Çin’deki refah artışına dikkat çeken, diğer taraftan da Çin’in demokrasiye yönelmesi gerektiğine vurgu yapan bir açıklama yapmıştır. Bilindiği üzere, başkenti Pekin olan Çin Halk Cumhuriyeti ile, başkenti Taipei olan ve Tayvan olarak bilinen Çin Cumhuriyeti arasında, Mao liderliğindeki Komünist Parti’nin 1949 yılında Pekin Yönetimini ele geçirmesi ile başlayan ve bugüne kadar gelen ciddi bir sorun vardır. Çin, Tayvan’ı Çin’in bir parçası olarak görürken; Tayvan de kendisini Çin’den bağımsız olarak görmektedir. Gelinen noktada, Çin’in uluslararası politikada yükselmesi ve yeni bir kutup olarak algılanması, bir taraftan Tayvan üzerindeki Çin baskısını artırmış, diğer taraftan Tayvan’ın coğrafi konumunun cazibesini artırmıştır. Mevcut koşullarda, Hong Kong’daki “Şemsiye Hareketi”, Tayvan’ı da etkileyen bir boyuta sahiptir. Eğer “Şemsiye Hareketi” amacına ulaşır ve göstericiler isteklerini kabul ettirir ise, bu, Tayvan’da milliyetçiliği “ateşleyecektir” ve Taipei’nin Çin’den uzaklaşması gündeme gelebilecektir. Tabiatıyla “Şemsiye Hareketi” Pekin Yönetimi tarafından bastırılırsa da, tam tersi yönde, Taipei’nin Çin karşısındaki pozisyonu -en azından psikolojik olarak- zayıflayacaktır. Her iki durum da, başta Doğu Çin Denizi ve Güney Çin Denizi anlaşmazlıkları olmak üzere, bölgesel anlaşmazlıkların hemen hepsi üzerinde dolaylı ama, belirgin bir etkiye yol açacaktır. Tayvan Cumhurbaşkanının bahse konu açıklaması bunları çağrıştırmaktadır. Ancak, refah ile demokrasi arasında kurulan doğrudan ilişki dikkate alındığında; Tayvan Cumhurbaşkanının, “örtülü” bir şekilde ve Hong Kong üzerinden, kalabalık Çin halkını Pekin Yönetimine karşı kışkırtmayı düşünmüş olabileceği de akla gelmektedir. Devamı… |
ASCMER BÜLTENİ: KISA YORUMLAR VE ANALİZLER İLE GEÇEN HAFTA ASYA’DA DİKKATİ ÇEKEN BAZI GELİŞMELER, Sayı 17, 13 Ekim 2014 1. Dünya basınında Kobani ile ilgili gelişmeler yer alırken, Kürt nüfusa sahip bölge ülkelerinden biri olan İran’ın isminin hiç geçmemesi dikkati çekmektedir. Genellikle İran’ın nükleer programını ve bu bağlamda İran-P5+1 ülkeleri ve İran-UAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) ilişkilerini konu edinen haberler yer almaktadır. Kobani olayları, Kürt nüfusa sahip bölge ülkelerinden biri olarak Türkiye’de ciddi sokak gösterilerine, mal ve can kayıplarına neden olurken, İran’da yaşayan Kürtlerden ses gelmemesi ya da seslerinin Dünya basınına yansımaması düşündürücüdür. PKK terör örgütünün yöneticisi Abdullah Öcalan Şubat 1999’da yakalandığında, üzerlerine benzin döküp kendilerini yakan insanların sayısı 60’ın üzerindeydi ve bunların arasında İran’da-Urumiye Gölü’nün batısında yaşayan İran Kürtleri de vardı. Acaba dün Öcalan yakalandı diye bu eylemi yapan İran Kürtleri, bugün Kobani ile ilgili olarak yaşananlar karşısında niçin sessiz kalmış gözüküyorlar? Bir tarafta Ankara Yönetimini Kobini konusunda hareketsiz kaldı diye eleştirip sokağa inen ve eylem yapanlar, diğer tarafta Kobani konusunda hiç ses vermeyen Tahran Yönetimi ve İran Kürtleri… Sorgulamak gerekmez mi? Devamı… |
E-mail: bilgi@ascmer.org Tel: +90 532 414 48 98
|
|