Posts tagged as: IKBY



PENÇE KİLİT OPERASYONU, “ERBİL GAZI” VE KÜRTLERE “ULUS İNŞASI”…

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

Linkedin’de Sayın Erkan Ayan’ın “AB-D neden Kuzey Irak’ta Pençe Kilidi Operasyonuna sessiz?” sorusu ile başlayan, benim bağlantı ağıma dâhil Sayın Murat Sekmen üzerinden muttali olduğum bir paylaşım ile karşılaştım. Bu paylaşımda, Türkiye’nin PKK terör örgütüne yönelik olarak Irak’ın kuzeyinde icra ettiği Pençe Kilit Operasyonu, (Erbil’in kontrolündeki) bölgenin petrol ve doğal gaz boru hatlarını güvenceye alma, (Erbil’in) petrol ve doğal gaz boru hatları projelerini bitirmesi ile ilişkilendirilmiş…

Paylaşımda dikkat çekici ifadeler var. Onlardan bazıları şunlar: Devamı…



PEŞMERGE “TÜRK KERKÜK”E NİYE GERİ DÖNER!…

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

Irak’ın kuzeyindeki “Türk Kerkük”ün güvenliğinin sağlanmasının Bağdat ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasında varılan anlaşma uyarınca IKBY’e bağlı Peşmergeye bırakılmasına gösterilen tepki giderek büyüyor[i]. Konuyu, geçtiğimiz 29 Ekim’de twitter ve linkedin hesaplarım üzerinden dile getirmiş, Irak Türkmen Cephesi (ITC)’nin önceki Başkanı ve Kerkük Milletvekili Sayın Erşat Salihi’nin kişisel twitter hesabından yaptığı açıklamaya işaret etmiştim.

IKBY’ne (Barzani’ye) bağlı Peşmergenin “Türk Kerkük”e geri dönmesi ve “Türk Kerkük”ün güvenliğinin Peşmerge tarafaından sağlanacak olması, Türkiye için, çok ciddi ve bir o kadar da kabul edilemez bir gelişmedir. Gelişmeyi böyle görüyorum. Devamı…



İDLİB ÜZERİNE…

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, ASCMER Başkanı

Geriye dönülüp 2011’de Suriye’de ortaya çıkan iç savaşın bugüne kadar olan seyri bir film şeridi gibi gözden geçirildiğinde, arkasındaki asıl amacın Kürtleri denize çıkışı olan müstakil bir devlete kavuşturmak olduğu görülebiliyor. İdlib, bu amaca ulaşılması bağlamında kritik önemi haiz, Suriye’nin kuzey batısında, Türkiye’nin Hatay iline komşu Suriye’ye ait bir yerleşim yeridir. Dikkat edilirse, Suriye krizi bugün adeta İdlib konusuna indirgenmiş bir görünüm arz etmektedir. Ne ABD’nin Suriye’deki Kürtler ile açıkça bağlantılı varlığı, ne Suriye Kürtlerinin Rusya ile olan ilişkileri, ne Suriye Kürtlerinin kantonal yönetimleri ve konfederal anayasa talepleri, ne Irak’ın, İran’ın ve Türkiye’nin Kürt kökenli “ayrılıkçı” insanlarının gözünün-kulağının genelde Suriye’de özelde İdlib’de olduğu konuşuluyor. Varsa-yoksa İdlib…

Suriye krizinde artık münhasıran İdlib konuşuluyor. Demek ki, İdlib konusu önemli. Demek ki, İdlib konusunda giderek artan gerginlik boşuna değil.

Türkiye, İdlib konusunda sadece Şam Yönetimi ile karşı karşıya değil; Şam yönetimi ile birlikte hareket eden Rusya ile de artık sıkça karşı karşıya geliyor. Bu süreçte, 03 Şubat 2020 günü, Şam Yönetimine dâhil askeri birliklerin açtığı topçu ateşi ile İdlib’de altı Türk askeri hayatını kaybediyor, yararlılar var. Devamı…



İSRAİL’İN IRAK’TA İRAN HEDEFLERİNİ VURMASI ÜZERİNE

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, ASCMER Başkanı

İsrail’in, 1981’de Irak’ın Osirak nükleer santralini hedef alan saldırılarından sonra, şimdi de Irak’taki İran hedeflerini vurduğu medyaya yansıyor. İsrail, bu yöndeki haberleri yalanlamıyor, dolaylı olarak teyit ediyor. Bu duruma bağlı olarak da, İsrail-İran çatışmasında yeni cephenin Irak mı olduğu (olacağı) soruluyor.[i]

Haberde geçtiği üzere, İsrail’in Irak’a hava saldırısında bulunması yeni bir olay değil. Bundan 38 yıl önce de, İsrail Irak’a hava saldırısında bulunmuş, Irak’taki Osirak nükleer reaktörünü imha etmişti. İsrail’in 1981’deki bu saldırısı, İran İslam Devrimi’nin Şubat 1979’da gerçekleşmiş olduğu, İran-Irak savaşının da Eylül 1980’da başlamış olduğu bir sırada yaşanmıştı. İsrail’in, 1981’de Irak’taki Osirak nükleer saldırısını bu koşullarda gerçekleştirmiş olması dikkat çekicidir. Tabiatıyla, akla gelen soru, İsrail’in İran-Irak savaşı devam ederken 1981’de Irak’a yapmış olduğu saldırının, kimin işine geldiği, kimin için nükleer riski ortadan kaldırmış olduğudur. Devamı…



HAKURK OPERASYONU: GÜNCEL DIŞ POLİTİKADA SORU İŞARETLERİ

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

Sözcü Gazetesi’nin 29 Mayıs 2019 tarihli nüshasının 15. sayfasında, deneyimli ve özellikle savunma/güvenlik konularında oldukça geniş bir çevreye sahip gazeteci Saygı Öztürk; Irak’ın kuzeyindeki 7 bin 903 PKK terör örgütü militanının, ABD’nin verdiği yeni silahlarla, Türkiye’ye sızmak için Hakurk bölgesinde toplandıkları bilgisinin edinilmesi üzerine, Türkiye’nin “büyük gizlilik içinde, iki komando tugayını, özel kuvvetler takviyeli olarak, Hakurk’a sevk ettiğini” yazmıştı. Bu gelişme, benzer şekilde yabancı medyaya da yansımıştı[i].

Saygı Öztürk’ün köşe yazısında, şunlar dikkati çekiyordu: Türkiye, ağırlıklı olarak Suriye’deki gelişmeler ile meşgul iken, PKK terör örgütü Türkiye’ye sızmak için militanlarını Hakurk bölgesinde toplamıştı. Türkiye’ye sızacak PKK terör örgütü militanlarının elinde “ABD’den aldığı yeni nesil silah ve mühimmat” vardı. Bölgeyi, ya Türkiye, ya Irak, ya da Irak Bölgesel Kürt Yönetimi (IKBY) kontrol altında tutmalı. IKBY’nin izni olmasa, IKBY PKK terör örgütü ile işbirliği yapmasa, bölge kontrol altına alınabilir.

Türkiye, Hakurk Operasyonunu gerçekleştirirken, Foreign Policy (FP)’de, ilginç bir haber yer almaktadır. Deniliyordu ki; ABD’nin Türkiye ile Rusya’nın ortaklığından korkmasına, bundan endişe duymasına gerek yoktur. Ankara ile Moskova Suriye’de birlikte hareket ediyorlar ama, henüz güçlerini birleştirmiş değillerdir. Ayrıca Türkiye ile Rusya arasındaki ortaklığın yakın zamanda parçalanacağı da ileri sürülüyordu[ii]. Devamı…



BEKA SORUNU, “ULUS İNŞASI” VE GÜVENLİ BÖLGE UYGULAMASI

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

I. Türkiye’nin bir beka sorunu ile karşı karşıya bulunduğu doğrudur. Bu sorun, ayrılıkçı Kürtler ile ilgilidir. Ve sorunun arkasında, “şimdilik” Irak Kürtlerinin geldiği nokta ve Suriye Kürtleri ile ilgili mevcut gelişmeler vardır.

Türkiye’nin beka sorunu ya da milli ve coğrafi bütünlüğüne yönelik yakın ve ciddi tehdit niçin ayrılıkçı Kürtler ile ilgilidir diye sorulabilir. Türkiye açısından, bu sorunun cevabı şu tablodadır: (i) Irak’ın kuzeyindeki “Irak Kürt Bölgesel Yönetimi”, “ileri” özerkliğin ötesine geçip bağımsızlığa çok yaklaşmıştır. (ii) Suriye’nin kuzeyindeki Kürtler, kantonal yönetimler kurmuş ve bunu ileriye taşıyıp Şam ile “konfederal” bir yapıya gitme peşindedirler. (iii) Bu suretle Irak’ın kuzeyinden başlayıp Suriye’nin kuzeyi üzerinden Doğu Akdeniz kıyılarına açılan bir “Kürt Koridoru” gündeme gelmiştir. (iv) Bu koridor üzerinde müstakil bir Kürt devletinin ortaya çıkması artık sıkça konuşulur hale gelmiştir.

İşte Irak’taki, Suriye’deki ve bölgedeki mevcut bu tablo, doğrudan Türkiye’nin milli ve coğrafi bütünlüğü ile ilgili potansiyel tehdidi beslemekte ve güçlendirmektedir. Çünkü (i) Türkiye, bölgede en çok Kürt nüfusa sahip olan ülkedir. (ii) “Kuzey Kürdistan” söylemi, Türkiye’nin güneydoğusu için kullanılan bir söylemdir. (iii) Türkiye, bölge Kürtlerinin konfederal yapılanması olan KCK’ye dâhildir ve KCK, “Büyük Kürdistan” emeline işaret eder. (iv) En önemlisi, Türkiye’nin 40 yıla yakındır mücadele ettiği PKK terör örgütünün, Kürt ayrılıkçı hareketinin silahlı kanadını teşkil etmesidir. Yani Türkiye, gerçekte, 40 yıldır ayrılıkçı Kürt hareketi ile mücadele etmektedir.

Irak’ta, Suriye’de ve bölgede Kürtler ile bu gelişmeler olurken, Türkiye’deki ayrılıkçı Kürtlerin, dolayısıyla Türkiye’nin bundan etkilenmemesi ya da bu gelişmelerin er ya da geç Türkiye’ye yansımayacağı düşünülebilir mi?

Irak Kürtlerinden sonra Suriye Kürtlerinin de ileri özerk bir yapıya kavuşması, hele Kürt Koridoru üzerinden müstakil bir Kürt devletinin ortaya çıkması, kaçınılmaz olarak Türkiye’ye de yansıyacak ve Türkiye’deki Kürtler de benzeri talepler ile Ankara’nın karşısına çıkacaklardır.

Bu belirtilenler nedeniyle, Türkiye’nin milli ve coğrafi bütünlüğünün artık daha yakın ve daha ciddi bir tehdit altında olduğu ve bu tehdidin (resmi olarak dillendirilen beka sorununun) ayrılıkçı Kürtler ile ilgili olduğu çok açıktır.

Beka sorununun (yakın ve ciddi tehdidin) ayrılıkçı Kürtler ile ilgili olduğu doğru ancak, bu, eksik bir tespittir. Ayrılıkçı Kürtlerin Irak’ta ve Suriye’de bugünkü noktaya nasıl geldiklerine de bakmak gerekir. Bakıldığında, çok açık ve net olarak ABD görülür. Bu takdirde, buradan da, Türkiye’nin mevcut beka sorununun sadece ayrılıkçı Kürtler ile ilgili olmadığı, bunlardan çok, ABD ile ilgili oluğu sonucu çıkmaktadır.

ABD, Türkiye’nin 40 yıldır ayrılıkçı Kürt hareketi ile mücadele ettiğini bilmiyor olabilir mi? ABD, bölgede Kürtleri ayağa kaldırıp harekete geçirmesinin, onlara güç ve destek vermesinin, onları himaye etmesinin, Türkiye’nin milli ve coğrafi bütünlüğüne yönelik tehdidin büyümesine neden olduğunu görmüyor olabilir mi?

Türkiye’nin mevcut beka sorununun, ayrılıkçı Kürtler ile ilgili olduğu kadar, ABD ile de ilgili olduğu artık çok açıktır. Devamı…



ABD DIŞİŞLERİ BAKANI NE SÖYLÜYOR, DUYAN VAR MI?

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Newsmax haber sitesine bir demeç veriyor. O demecinde, “ABD, Türklerin Suriye’de Kürtleri kıyıma uğratmamasını güvence altına almaya çalışıyor” ifadesi var.[i] Demeçte kullanılan kelime, “slaughter”… Kelimenin Türkçe karşılığı, “kıyım”, “katliam”… Devamı…



ABD’DE “POWELL DOKTRİNİ” TARTIŞILIRKEN TÜRKİYE’DE NE KONUŞULUYOR?

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

ABD’de, Suriye’ye ve Afganistan’a ilişkin olarak açıklanan çekilme kararları sonrasında, ABD’nin uluslararası uyuşmazlıklara askeri açıdan angaje olması tartışılıyor ve bu tartışma bağlamında “Powell Doktrini” hatırlanmış, bu doktrin öne çıkmış gözüküyor.[i] Devamı…



ABD: TÜRK DIŞ POLİTİKASINDAKİ BÜYÜK SIKINTI…

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu açıklama yapıyor, diyor ki; “ABD ile aramızda iki sorun var. FETÖ elebaşının iade edilmemesi ve terör örgütü YPG/PKK’ya destek verilmesi[i]”… Sayın Bakan’ın bu açıklamasına konu dört aktör var. ABD ve üç terör örgütü… Ancak üç terör örgütünün ABD ile olan bağı-bağlantıları dikkate alındığında ortaya sadece bir aktör çıkmaktadır. O da ABD… Devamı…



ABD PKK TERÖR ÖRGÜTÜ YÖNETİCİLERİ İÇİN ÖDÜL KOYMUŞ!…

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

ABD, PKK terör örgütünün üst düzey yöneticilerinden Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan’ın kimlik ya da yer tespitini mümkün kılacak bilgiler için para ödülü verileceğini açıklamış… Bu adım üzerinden, NATO’da müttefiki olan Türkiye ile ABD arasında mevcut olan terörle mücadeleye dair işbirliğine verilen değere dikkate çekmiş…

Öncelikle, ABD’nin bu adımının bana inandırıcı gelmediğini belirtmeliyim. Niçin böyle gördüğümü İzah edeyim. Devamı…

E-mail: bilgi@ascmer.org

Tel: +90 532 414 48 98

Dükkan
© 2014 Tüm Hakları Saklıdır. Sitedeki yazılar ve analizler kaynak gösterilmeden kullanılamaz.