SUUDİ VELİAHT PRENSİ SALMAN’IN ASYA TURUNUN “DOLAYLI” HEDEFİ ABD OLABİLİR Mİ?

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

Suudi Veliaht Prensi Salman, Pakistan’dan Hindistan’a, oradan da Çin’e geçti. Çin ziyaretinde, taraflar, toplam değeri 28 milyar dolar olan 30’un üzerinde ekonomik işbirliği anlaşması imzalamış… Anlaşmalar arasında, ortak rafinaj ve petro-kimya kompleksi de yer alıyormuş[i]

Çin ile Suudi Arabistan arasındaki ticaret hacmi, 2018 yılında % 32 oranında artış göstermiş ve Prens Salman, ülkesinin “Bir Yol Bir Kuşak” projesini desteklediğini ifade etmiş…

Eğer ABD, Çin ile ciddi bir rekabet içinde ise, devam eden bir Çin-ABD ticaret savaşı var ise, acaba bu belirtilenlerden ABD bağlamında ne çıkarılabilir diye sorulamaz mı? Ve ABD açısından bakılırken, ayrıca şunları da görmek gerekir diye düşünülmektedir: (i) Çin, hem Dünyanın en büyük enerji tüketicisi, hem de enerji yönünden dışa bağımlı bir ülkedir. (ii) ABD, bugün itibarıyla Dünyanın en büyük enerji üreticisi konumuna gelmiştir ve enerji zenginliğine pazar yaratma peşindedir. (iii) Suudi Arabistan’ın jeopolitiği, Çin (ve ABD) için, bugün ve görünür gelecek itibarıyla son derece önemlidir. Bu önem, “Bir Yol Bir Kuşak” projesi” nedeniyle, Çin için ayrıca belirgindir.

Konu ABD olunca, bu noktada şunu da hatırlamak gerekir. Suudi Veliaht Prensi Salman’ın Pakistan ziyaretinden bir-iki gün önce Keşmir’de bombalı bir saldırı gerçekleşmiş, saldırıda 44 Hindistan askeri hayatını kaybetmiş, Hindistan saldırının Pakistan’da konuşlu “J-e-M” adlı “Sünni İslami kimliğe” sahip terör örgütü tarafından gerçekleştirdiğini belirterek saldırıdan Pakistan’ı sorumlu tutmuştu. “J-e-M”, olaydan birkaç gün sonra, saldırı ile ilişkilerinin olmadığını açıklamış olsa da; bu olaydan sonra iki ülkede de çok ciddi gelişmeler yaşanmıştır.) Hindistan, İndus Nehri’ni besleyen, Hindistan’ın “yukarı çığır”, Pakistan’ın “aşağı çığır” ülke olduğu “sınır aşan” nehir konumundaki (yani sularından Pakistan’ın da yararlandığı) Ravi Nehri’nin sularını, Şahpur-Kandi (Pencap) bölgesinde Cammu Keşmir’in kullanımı için su biriktirmek üzere inşa edilmekte olan baraja yönlendirilmiştir. Pakistan’da ise, Ulusal Güvenlik Komitesi toplanmış ve bu toplantının sonrasında, Başbakanı Imran Khan, Hindistan’dan gelebilecek saldırı ve Hindistan ile yaşanabilecek talihsiz bir gelişme konusunda, kararlı ve kapsamlı bir şekilde Hindistan’a cevap vermesi için, Ordu yetkilendirilmiştir.

Pakistan ve Hindistan, hem nükleer güç sahibi, hem de bölgesel (Asya’ya ilişkin) ve küresel dengelerin seyri açısından son derece önemli iki ülkedir. Durum böyle iken, ABD’nin kendisini Hindistan ve Pakistan ile ilgili bu gelişmelerin dışında tutabilmesi mümkün müdür?

Prens Salman’ın Asya turuna yukarıdaki mülahazalar ışığında bakarken hatırlanması gereken başka hususlar da vardır. (i) Obama döneminde (Obama’ya rağmen), Suudi Arabistan’ı 11 Eylül saldırıları ile ilişkilendiren ve Riyad aleyhine dava açılmasının önünü açan bir yasa kabul edilmiştir. (ii) Başkan Trump, hem Suudi Krallığının ABD sayesinde ayakta durduğuna işaret eden, “incitici”, nezaketten uzak açıklamalarda bulunmuş, hem de adeta “haraç” istercesine ABD’nin Ortadoğu’daki varlığının finansmanına katlı talep etmiş ve almıştır. (iii) Kaşıkçı olayında, Başkan Trump’a rağmen, Kongre (ve ABD’nin etkisine açık Avrupa ülkeleri) Riyad karşıtı bir yaklaşım içine girmişlerdir. Daha önceki yazılarımda değindiğim; ABD’nin Suudi Arabistan’ın enerji pazarını ele geçirme peşinde olduğu yolundaki değerlendirmem ile “Arap Baharı”nın Suudi Arabistan’a uğrama ihtimaline işaret eden gelişmelerin bulunduğu hususları da, yine bu bağlamda hatırlanabilir. Hiç şüphesiz bunlara, benzeri daha başka hususlar da eklenebilecektir.

Bütün bunlar ve Prens Salman’ın üç ülkeyi kapsayan Asya turu!…

Bu tur, ne söylüyor olabilir? Prens Salman’ın Pakistan, Hindistan ve Çin ziyaretlerinin hedefinde “dolaylı” olarak ABD’nin yer almış olabileceği akla gelmiyor mu?

Benim aklıma geldiği ve bunu Ortadoğu’daki mevcut durum ışığında anlamlı bulduğum için, işbu yazı ortaya çıkmıştır.

osmetoz/ascmer, www.ascmer.org, 23 Şubat 2019

[i] https://www.scmp.com/news/china/diplomacy/article/2187374/china-and-saudi-arabia-seal-us28-billion-deals?utm_medium=email&utm_source=mailchimp&utm_campaign=enlz-scmp_today&utm_content=20190223&MCUID=6453d665d8&MCCampaignID=60f27c29cc&MCAccountID=3775521f5f542047246d9c827&tc=33, 23.02.2019.

 


ABD’YE AİT İNSANSIZ HAVA ARACININ KARADENİZ’DE DÜŞMESİ ÜZERİNE

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz günlerde, Karadeniz’de uluslararası hava sahasında ABD’ye ait bir insansız hava aracı (İHA) düşmüş; ABD İHA’nın Rusya tarafından vurulduğunu iddia etmiş, Rusya ise İHA’nın “ani manevra” sonucu düştüğünü savunmuştu. Ve konu, daha sonra, Karadeniz’e düşen İHA’nın çıkarılmasına gelmişti. İlk başta, bunun nedeni, düşen ABD İHA’sının içerdiği teknoloji ile

ORTADOĞU’DA ÇİN’İN GÖRÜNÜRLÜĞÜ ARTIYOR

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk İran ve Suudi Arabistan yetkilileri Çin’de bir araya gelmiş… Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Musaid el Aiban ve İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Şemhani, 6-10 Mart tarihlerinde Pekin’de bir araya gelmiş… Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi Dış İlişkiler Komisyonu Ofisi Direktörü (yakın zamana kadar Çin’in Dışişleri Bakanı)

TÜRK SİYASETİNDE İYİ PARTİ’NİN SON HAMLESİ VE YAKLAŞAN SEÇİMLER

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Belli ki, İyi Parti (İP)/Sayın Meral Akşener, Türk siyasal hayatında uzun süre hatırlanacak… Tıpkı “mevcut MHP”/Sayın Devlet Bahçeli gibi. “Mevcut MHP”/Sayın Bahçeli, ne oldu-ne bitti hala bilinmiyor, birden bire hem izlediği politika kendisi ile örtüşmeyen, hem de demediğini bırakmadığı AKP/ Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile yakınlaştı, Cumhur İttifakı üzerinden AKP

“NATO ÜYELİĞİ ONAY SÜRECİ KOLAY DEĞİLDİR”

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Yukarıdaki başlık bana ait değil. Başlık, Sayın Konur Alp Koçak’ın, 11 Kasım 2022 tarihli Türkgün Gazetesi’nin 11. sayfasında yer alan köşe yazısının başlığıdır. Sayın Koçak’ın köşe yazısında yer alan bazı hususlar, işbu çalışmayı kaleme alma ihtiyacını doğurmuştur. Sayın Koçak, köşe yazısında, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi ziyareti

ABD’NİN GİRİT’TE VE BATI TRAKYA’DA ARTAN ASKERİ VARLIĞI ÜZERİNE…

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Yunanistan’ın, NATO üyesi olarak ülkesini zaten ABD’ye açmış iken, son dönemde bu işi daha da ileriye taşımasını, ABD’ye Girit’te ve Batı Trakya’da daha ileri konuşlanma imkânı tanımasını, burada biraz farklı ele almaya çalışacağım. Elbette ki, Yunanistan’ın bu yaptıkları, Yunan emeli ve ABD’nin güncel Türkiye yaklaşımı ile birlikte mütalaa edildiğinde, Türkiye

E-mail: bilgi@ascmer.org

Tel: +90 532 414 48 98

Dükkan
© 2014 Tüm Hakları Saklıdır. Sitedeki yazılar ve analizler kaynak gösterilmeden kullanılamaz.