Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, ASCMER Başkanı
Japonya’nın Osaka kentinde gerçekleşen G-20 Zirvesi’nin ardından değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “S-400 iş bitti” açıklamasını tekrarlamış; “yaptırım söz konusu olmayacağını Trump’tan duymuş olduk” demiş… Gazetecilerin Başkan Trump’ın yaptırım olmayacağına dair % 100 bir ifade kullanıp kullanmadığı sorusuna da; “iki stratejik ortak arasında söz konusu değildir, olamaz diye düşünüyorum.” cevabını vermiş[i]…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söz konusu açıklamaları; (i) Trump’ın bugün gelmiş olduğu nokta (ekibindeki değişimin seyri), (ii) Çin-ABD ticaret savaşının devam eden seyri, (iii) Ortadoğu’nun jeopolitiğini değiştirme sonucunu doğurma potansiyeli çok açık mevcut bölgesel gelişmeler, (iv) ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik enerji politik merkezli güncel yaklaşımı ve (v) uluslararası ilişkilerin evrensel genel işleyiş kuralları ışığında, kaçınılmaz olarak zihinlerde soru işaretlerine yol açmaktadır.
Soru işaretlerini besleyen ve konu bağlamında anlamlı bulunan üç husus daha vardır. Bunlardan birincisi, Türkiye ile ABD arasındaki enerji ilişkisinin yoğunlaşma eğilimi göstermesi, Türkiye’nin ABD’den aldığı enerjide bir artışın olmasıdır. İkincisi ekonomik sıkıntı içinde olduğu bilinen Türk Hava Yolları (THY)’nın ABD’li Beoing firmasından 25’i kesin, 5’i opsiyonlu toplam 30 adet geniş gövdeli sivil yolcu uçağı satın almasıdır. Üçüncüsü de, G-20 Zirvesinden birkaç gün önce Brüksel’de gerçekleşen NATO Savunma Bakanları toplantısında, ABD’nin Şubat 2019’da Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması (Intermediate-Range Nuclear Forces Treaty-INF)’ndan çekilmesi sonrasında Rusya’nın artan füze denemeleri karşısında NATO’nun yeni Rus füzelerine karşı savunmasını artırma kararı alması ve Türkiye’nin de buna “evet” demiş olmasıdır.
Bu belirtilen hususlar ışığında ister istemez akla geldiği ifade edilen sorulardan bazıları şunlardır: ABD, yaşanan onca şeyden sonra S-400’ler konusundaki yaklaşımından vazgeçebilir mi, vazgeçerse niye vazgeçsin? Eğer bir vazgeçme söz konusu; bu, Türkiye’nin attığı-atacağı bir adımın, bir taahhüdün, ya da verdiği bir ödünün sonucu olabilir diye düşünülebilir mi? Son günlerde İdlib’deki gelişmeler üzerinden beliren Ankara-Moskova ilişkilerine dair soru işaretleri, bu bağlamda görülebilir mi? Washington’a rağmen Moskova ile yakınlaşabilmiş Ankara, bu saatten sonra Moskova’ya rağmen Washington ile yeniden yakınlaşabilir mi? Ankara’nın Moskova’ya ve bugüne kadar yaşananlara rağmen yeniden Washington’a yaklaşmasının, acaba Türkiye açısından “Çin alternatifi” üzerinde nasıl bir etkisi olabilir?
Yukarıdaki sorulardan sonuncusu bağlamında; hiç şüphesiz, diplomasi açısından, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın G-20 Zirvesinden hemen sonra Çin’i ziyaret edecek olmasının planlanmış olması son derecede anlamlıdır, isabetlidir. Japonya’dan Çin’e geçecek olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çin temasları önemli bulunmaktadır. Zirveden hemen sonra Çin’i ziyaret edecek olmasının, hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın G-20 Zirvesinde yaptığı görüşmelerde kendisinin elini güçlendirdiğini, hem de Çin’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın G-20 Zirvesindeki görüşmelerini yakından takip ettiğini varsaymak gerekir. Açık olan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çin ziyaretinin Japonya’daki G-20 Zirvesinin “gölgesinde” ya da “etkisinde” gerçekleşeceğidir.
osmetoz/ascmer, www.ascmer.org, 29 Haziran 2019.
[i] https://tr.sputniknews.com/asya/201906291039513347-erdogan-g20-liderler-zirvesine-iliskin-basin-toplantisi-duzenliyor/, 29.6.2019.