19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI MESAJI
19 Mayıs 1919, büyük Türk Milleti’nin vatan topraklarını düşman çizmeleri altında çiğnenmekten kurtarma ve özgür- bağımsız yaşama iradesini dışa vurduğu, bugün vatandaşı olmakla iftihar ettiğimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasına giden yolda, bir başlangıçtır, bir işaret fişeğidir. Hatırlayınız… Ülke, Kasım 1918’den beri, emperyalistlerin ve onların maşası olan devletlerin işgali altındadır. İşgalciler, Anadolu’yu “teslim almak” için, kadın, yaşlı, çocuk, bebek demeden masum sivil halkı vahşice katletmektedir. Irz-namus tanımamaktadır. Anadolu halkına “insanlık dışı” her muameleyi reva görmektedir. Mukaddesata dil ve el uzatmaktadır. Müslümanlara ağır hakaretlerde bulunmakta, ibadetlerini engellemektedir. Anadolu’yu “Türkler”den temizleme ve “Hristiyanlaştırma”, yani Anadolu’da “etnik/dinsel temizlik” peşindedir. Görülmüştür ki; Osmanlı Yönetimi, işgale ve işgalcilere karşısı sessizdir, belirgin bir acziyet içindedir ve ne yazık ki giderek işgalci emperyalistlere yanaşmıştır. Padişah ve hükümeti, işgali son erdirmeye ve bu amaçla mücadeleye odaklanmak yerine, işgalcilerle saraylarda bir araya gelip işgale direnişi ortadan kaldırmayı konuşmaktadır. Artık özünü kaybetmiş, saraya kapanmış, milletten kopmuş bir Osmanlı Yönetimi vardır. Ve Osmanlı Yönetiminin işgale ve işgalcilere yönelik “işbirlikçi” yaklaşımı, bardağı taşıran damla olmuştur. Bu tablo, “19 Mayıs 1919”u doğuran tablodur. 19 Mayıs 1919 tarihi, o kadar çok şeyi ifade eder ki… 19 Mayıs 1919, yıllarca savaştan savaşa koşmuş, o savaşlar nedeniyle ömür acılarla, öfkeyle, yoksullukla, yoklukla geçmiş bir milletin, bu duruma bir son vermek ve kendi geleceğine sahip çıkmak için, elinde-avcunda son kalanlarla silkinip ayağa kalktığı ve kurtuluş meşalesini yaktığı tarihtir. 19 Mayıs 1919, cepheden cepheye koşmaktan yoksul ve yorgun düşmüş bir milletin, özüne döndüğü, özünden/tarihinden aldığı güç ve ilham ile silkinip ayağa kalkarak emperyalist işgale ve emperyalist işgalcilerle işbirliği içindeki Padişah ve hükümetine direnişi başlattığı, tarihi bir gündür. 19 Mayıs 1919, bir milletin özündeki-ruhundaki ortak yüksek değerlere ve ortak inanca sarılarak silkinip ayağa kalktığı; dolayısıyla o yüksek değerlerin, o inancın, gücüne/kudretine işaret eden bir gündür. 19 Mayıs 1919, Anadolu’ya hâkim yorgunluğa ve yoksulluğa rağmen, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Anadolu halkına, Anadolu halkının da Mustafa Kemal ve arkadaşlarına inanıp güvenmesinin geldiği anlamı, bu karşılıklı güvenin sonuçlarını, gösteren bir tarihtir. 19 Mayıs 1919, parçalanmış, biri birinden kopmuş/koparılmış büyük bir milletin buluştuğu ve güneşin, daha ufkun altında iken, bu büyük buluşmaya yüzünü gösterdiği, o buluşmayı aydınlattığı, böylece daha başlangıçta zafere işaret ettiği, çok özel bir gündür. 19 Mayıs 1919, bir milletin, işgalci emperyalist devletler karşısında elde ettiği, sonradan savaştaki muhataplarının bile “Türk Mucizesi” diye tarif ettiği, Türk’e yine şan ve şeref katmış, Türk’ün vatanı da dâhil bütün mukaddesatını işgalcilerin ayakları altında çiğnenmekten kurtaran, görkemli bir zaferin kazanıldığı Milli Mücadelenin (Kurtuluş Savaşı’nın) başladığı gündür. 19 Mayıs 1919, bugün sınırları içinde özgür ve bağımsız olarak yaşadığımız, serbestçe ibadetimizi yapabildiğimiz, semalarında ezan seslerinin eksik olmadığı, Türk bayrağının yükseklerde özgürce dalgalandığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş sürecinin başladığı tarihtir. “19 Mayıs”, işte böyle bir gün… Onun içindir ki; 19 Mayıs 1919, büyük Türk Milleti’nin en kutlu günlerinden biridir. Bir kere daha kutlu olsun. Bugünü anlamlı kılan bir diğer husus da, 19 Mayıs’ı “19 Mayıs” yapan “Türk Mucizesi”nin mimarı, Türk’e şan ve şeref katmış bir zaferin başkumandanı, Türk’ün mukaddesatının samimi ve fedakâr hizmetkârı, bugün vatandaşı olmakla iftihar ettiğimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür, O’nun sivil-asker mücadele arkadaşlarıdır. Onlar, bizi bugünlere getiren kutlu sürecin mimarlarıdır. Onun içindir ki; “19 Mayıs”, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten, O’nun sivil-asker mücadele arkadaşlarından ayrı düşünülemez. Her 19 Mayıs’ta, onları da anıyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle, “19 Mayıs 1919”un 104. yılında; başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve O’nun sivil-asker mücadele arkadaşları olmak üzere, Milli Mücadeleyi başlatan ve zafere ulaştıran, bu uğurda canını veren, kanını ve terini akıtan, bir şekilde hizmet etmek suretiyle zafere katkı sunan, sivil-asker, isimli-isimsiz, kim varsa onların hepsini büyük bir saygıyla ve rahmetle anıyorum. Bütün şehitlerimize ve ebediyete intikal etmiş bütün gazilerimize bu vesileyle bir kere daha Allah’tan rahmet, varsa hayatta olan gazilerimize sıhhat ve afiyet diliyorum. Hepsinin aziz hatıraları önünde bir kere daha saygı ile eğiliyorum. Bütün şehitlerimizin ve ebediyete intikal etmiş bütün gazilerimizin aziz ruhları şad olsun. Onların aziz hatıraları, yolumu aydınlatmaya, bana güç ve ilham vermeye devam edecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu suretle ortaya çıkmış kuruluş değerleri ile, milli ve coğrafi bütünlüğünü muhafaza ederek, sonsuza kadar yaşayacaktır. Her şeye rağmen buna olan inancım tamdır. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Ne mutlu Türk’üm diyene. Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Ankara, 19 Mayıs 2023
|
DEPREM BÖLGESİNE DÂHİL İLLER ÜZERİNDEN CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ SONUÇLARI… Prof. Dr. Osman Metin Öztürk YSK tarafından yapılan açıklamaya göre; 14 Mayıs’ta gerçekleşen cumhurbaşkanı seçiminde adaylardan hiç biri % 50’nin üzerine çıkamadı ve bu nedenle, 28 Mayıs’ta, 14 Mayıs’taki ilk tur seçimde en çok oyu alan iki adayın (Sayın Erdoğan’ın ve Sayın Kılıçdaroğlu’nun) yarışacağı ikinci tur seçime gidilecek… 14 Mayıs’taki cumhurbaşkanı seçiminin kesin olmayan sonuçlarına göre, oyların % 49.51’ni Sayın Erdoğan, % 44.88’ni Sayın Kılıçdaroğlu ve % 5.47’sini de Sayın Oğan almış… Önce, Sayın Kılıçdaroğlu’nu, seçimde eriştiği bu oy oranı için, samimi olarak tebrik ediyorum. 2002’den bu yana, Sayın Erdoğan karşısında, bu kadar yüksek oy oranına ulaşmış muhalif bir siyasetçiyi hatırlamıyorum. Hele bir zamanlar Sayın Erdoğan’a karşı duruşları ile meydanlarda boy göstermiş bazı muhalif siyasetçilerin bugün bundan vazgeçmiş Sayın Erdoğan ile beraber hareket edişlerine bakınca, tebrik etmek suretiyle Sayın Kılıçdaroğlu’na hakkını teslim etme ihtiyacı duyuyorum. Sayın Kılıçdaroğlu, azim ve kararlılığını sürdürmüş, sebat etmiş, dik durmuş, toparlayıcı ve kucaklayıcı olmuş ve % 44.88 oranında oy almış… Az oy mu? Bu kadar oy, hem de Sayın Erdoğan karşısında alınmış iken… Önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını Sayın İmamoğlu’nun kazanması, sonrasında Sayın Kılıçdaroğlu’nun 14 Mayıs’taki cumhurbaşkanı seçiminde, Sayın Erdoğan karşısında % 44.88 oranında oy alması… 14 Mayıs’taki cumhurbaşkanı seçimi ülkemiz için önemliydi. 28 Mayıs’taki ikinci tur seçim, ülkemiz için çok daha önemli hale geldi diye düşünüyorum. Çünkü 15 Mayıs’ta ortaya çıkmış iki “mesaj” var. Birincisi, 14 Mayıs’taki cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunun Sayın Erdoğan için bir başarısızlık/gerileme anlamına gelmesi ki; bu, bize, Sayın Erdoğan’ın ikinci turda kaybedebileceği mesajını veriyor. İkincisi de, 14 Mayıs’taki milletvekili seçimlerinin sonucunun, ikinci turda yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde, dış basında da işaret edildiği üzere, “Erdoğan’ın saltanatı”nın güçlenmiş olarak devam edeceği anlamına geleceği ki; bu da, bize, 28 Mayıs’taki seçime bu gözle bakılması mesajını veriyor. Temelde bu iki mesaj nedeniyle, ülkemiz için 28 Mayıs’taki seçim bu önemin çok önemli olduğunu değerlendiriyorum. 14 Mayıs’taki Cumhurbaşkanı seçimi sonuçlarında en çok dikkatimi çeken husus, 6 Şubat’taki ağır depremi yaşamış, bu depremden etkilenmiş, 11 ilden çıkan seçim sonuçları idi. Aşağıda, o illerin 14 Mayıs’taki durumuna ve 2018’deki cumhurbaşkanı seçiminde durumları ne imiş, bunlara baktım. Ve bir karşılaştırma yapılabilsin diye, 2018’deki cumhurbaşkanı seçimi sonucuna parantez içinde yer verdim. Ülkemizin toplam seçmen sayısı, 14 Mayıs’taki seçimlerde 64.113.943 imiş. Bunlar çerçevesinde, deprem bölgesine dâhil 11 ilde durum şu şekilde: 1. Adana’nın güncel seçmen sayısı 1.612.680. Oyların % 43.92’sini (%44.13’nü) Sayın Erdoğan, % 50.89’nu (% 35.83’nü Sayın İnce) Sayın Kılıçdaroğlu almış. 2. Adıyaman’ın güncel seçmen sayısı 399.125. Oyların % 66.20’sini (% 67.41’ni) Sayın Erdoğan, % 31.24’nü (% 20.45’ni Sayın İnce) Sayın Kılıçdaroğlu almış. 3. Diyarbakır’ın güncel seçmen sayısı 1.143.887. Oyların % 26.48’ni (% 27.39’nu) Sayın Erdoğan, % 71.95’sını (% 64.34’nü Sayın Demirtaş) Sayın Kılıçdaroğlu almış. 4. Elazığ’ın güncel seçmen sayısı 430.416. Oyların % 67.18’ni (% 70.04’nü) Sayın Erdoğan, % 28.21’ni (% 15.47’sini Sayın İnce) Sayın Kılıçdaroğlu almış. 5. Gaziantep’in güncel seçmen sayısı 1.358.832. Oyların % 59.76’sını (% 63.93’nü) Sayın Erdoğan, % 34.65’ni (%21.76’sını Sayın İnce) Sayın Kılıçdaroğlu almış. 6. Hatay’ın güncel seçmen sayısı 1.062.040. Oyların % 48.03’nü (% 48.54’nü) Sayın Erdoğan, % 48.7’sini (% 42.76’sını Sayın İnce) Sayın Kılıçdaroğlu almış. 7. Malatya’nın güncel seçmen sayısı 530.714. Oyların % 69.39’nu (% 69.19’nu) Sayın Erdoğan, % 27.02’sini (% 22.95’ni Sayın İnce) Sayın Kılıçdaroğlu almış. 8. Kahramanmaraş’ın güncel seçmen sayısı 753.287. Oyların % 71.88’ni (% 74.18’ni) Sayın Erdoğan, % 22.20’sini (% 14.94’nü Sayın İnce) Sayın Kılıçdaroğlu almış. 9. Şanlıurfa’nın güncel seçmen sayısı 1.219.445. Oyların % 62.01’ni (% 64.77’sini) Sayın Erdoğan, % 36.06’sını (% 24.73’nü Sayın Demirtaş) Sayın Kılıçdaroğlu almış. 10. Osmaniye’nin güncel seçmen sayısı 385.998. Oyların % 62.31’ni (% 62.98’ni) Sayın Erdoğan, % 30.74’nü (% 22.35’ni Sayın İnce) Sayın Kılıçdaroğlu almış. 11. Kilis’in güncel seçmen sayısı 96.925. Oyların % 65.55’ni (% 70.09’nu) Sayın Erdoğan, % 26.96’sını (% 18.99’nu Sayın İnce) Sayın Kılıçdaroğlu almış. Toplam 11 ili kapsayan deprem bölgesinin, 2018’deki ve geçtiğimiz 14 Mayıs’taki cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair sonuçları bunlar. Bu illerde, Sayın Erdoğan karşısında 2018’de alınmış oylara bakıldığında, Sayın Kılıçdaroğlu’nun 2018’de alınmış oyların çok üzerinde oy aldığı, bazı illerde oyları iki katına çıkardığı görülüyor. İlginç olanı, Sayın Erdoğan’ın aldığı oyların, bu 11 ilin 8’inde çok az bir gerileme göstermesi, 2’sinde hemen hemen aynı oranda oy alması, 1’sinde ise aldığı oyların artırmasıdır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun deprem bölgesinde dâhil 11 ilde 2018’e göre çok yüksek oy oranına erişmiş olması, insana anlaşılır geliyor. Gerek performansı, gerek “ortak aday” oluşu, gerekse ülkenin ve deprem bölgesinin koşulları dikkate alındığında, Sayın Kılıçdaroğlu’nun Sayın Erdoğan karşısında aldığı oylarda çok ciddi bir artışın olması, anlaşılır bir durum. Ancak aynı anlaşılırlığa, deprem bölgesine dâhil illerde oylarını korumuş gözüken Sayın Erdoğan için sahip değilim. Sayın Erdoğan’ın deprem bölgesindeki 11 ilde aldığı oy miktarı, bana ilginç geliyor. Niye? Çünkü Sayın Erdoğan siyasal iktidarın başındaki isimdir. Niye? Çünkü iktidar 14 Mayıs’taki seçimlerde devlet imkânlarını kullanma avantajına sahip olmuştur. Niye? Çünkü (i) iktidarın depreme geç (ikinci günden sonra) müdahale ettiği, hatta hemen müdahale edilmesini engellediği iddiaları ile, bunun yol açtığı kayıplar ve ağırlaştırdığı acılar ortada, (ii) sivillerin deprem yardımlarının siyasal iktidar tarafından engellendiği ve/veya siyasal iktidarca sahiplenildiği yönünde yaygın iddialar var, (iii) depremin üzerinden iki aydan fazla bir süre geçmesine rağmen depremzedelerin temel ihtiyaçlarının hala karşılanamamış olması durumu var-bu biliniyor, (iv) siyasal iktidarın deprem yardımlarını siyasal istismar konusu yaptığı ve depremzedeler arasında ayrım yaptığı iddiaları var, (v) siyasal iktidar depremzedeler için uygun koşullu kredileri öne çıkarırken, Sayın Kılıçdaroğlu’nun depremzedelere depremde yıkılmış evlerini, işyerlerini ve ahırlarını yeniden yapıp hibe etme sözü var. Bunlar ortada iken, Sayın Erdoğan’ın, deprem bölgesinde oylarını korumuş gözükmesi, hatta bir ilde çok az da olsa artırması, bana, bir taraftan ilginç gelmekte, diğer taraftan da anlaşılır gelmemektedir. Sayın Erdoğan’ın, deprem bölgesine dâhil illerde elde ettiği sonuçta bir sorun olduğunu düşünüyorum, böyle bir kanaate sahibim. Deprem koşulları, doğal olarak, resmi denetimde zafiyete yol açar. İktidarının 14 Mayıs’taki seçimlere devletin imkânlarını kullanarak katıldığı da biliniyor. Zafiyet ortamı, kamu gücü ile birlikte mütalaa edildiğinde, insanın aklına deprem bölgesinde seçim sonuçları ile oynanmış olabileceği ayrıca geliyor. Deprem bölgesine dâhil 11 ilin toplam kayıtlı seçmeni, 8.993.059 ve bu rakam, ülkenin toplam kayıtlı seçmeninin % 14’ne tekabül ediyor. Depremin yaraları sarılmaya beklerken, depremzedeler yardım beklerken, böyle bir ortamda normalde depreme odaklanılması gerekirken, bunu yapmayan ve normalde Haziran ayında yapılacak seçimleri 1 ay öne çekip Mayıs ayında seçimlere giden bir iktidar, nasıl oluyor da, deprem bölgesindeki 11 ilde oylarını koruyabiliyor, hatta birinde biraz artırabiliyor, anlamış değilim. Onun içindir ki, depremin yol açtığı zafiyet ortamından ve seçimlerde devlet imkânlarını kullanmaktan istifade ile, 8.993.059 gibi ciddi büyüklükteki seçmen kitlesinin oylarında küçük oynamalar yapılmış olabileceğini düşünüyorum. Konunun bir başka boyutu da, “devlet” seçime odaklanmış gözüktüğü ve deprem bölgesindeki depremzedelerin seçim sürecindeki günlük ihtiyaçlarının ağırlıklı olarak gönüllü/sivil gerçek ve tüzel kişilerin üzerine kalmış bir görüntü ile karşılaşıldığı için, böyle bir tabloda insan gayri ihtiyari merak ediyor, hal böyle iken nasıl oluyor da deprem bölgesine dâhil 11 ilde Sayın Erdoğan’ın oyları 2018’deki oyların gerisine düşmemiştir. Deprem bölgesindeki illerde oylarını kullanan depremzedelerin hepsinin vicdansız, kadir-kıymet bilmediği, gerçekleri görmediği, nankörlük yaptığı düşünülebilir mi? Bence, düşünülmesi, depremzedelerin günahını almak olacaktır. Böyle bakıldığında da, yine deprem bölgesindeki illerin seçim sonuçlarında küçük oynamalar yapılmış olabileceği akla geliyor. Sayın Kılıçdaroğlu, “sandık güvenliği” konusunda önlem almış olabilir, ben de oy kullandığım sandıkta buna şahit olmuş olabilirim. Fakat Sayın Erdoğan’ın deprem bölgesine dâhil illerde aldığı sonuçlara bağlı akla gelen ihtimaller, deprem bölgesinin durumu ve deprem bölgesinde yaşananlar hatırlanınca, Sayın Kılıçdaroğlu’nun sandık ve seçim güvenliği konusunda “eksiklikleri” olabileceği, “ihmal ettiği” bir şeylerin olabileceği akla geliyor. Önümüzdeki 28 Mayıs’ta cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu var. Demek ki, bu ikinci tur için, deprem bölgesindeki 11 il (ve Sayın Erdoğan’a çıkan oyların büyüklüğü ile dikkati çeken Anadolu’da seçilecek kritik birkaç il) için, sandık ve seçim güvenliği konularını gözden geçirmeye ihtiyaç var. Sayın Kılıçdaroğlu, bu 11 ile (ve Sayın Erdoğan’a çıkan oyların büyüklüğü ile dikkati çeken Anadolu’da seçilecek birkaç ile), seçim güvenliği konusunda “yetişmiş” ve “güvenilir” personel takviyesi yapmayı tezekkür edebilir. Bu personel takviyesinin, oylarını 28 Mayıs öncesinde kullanacakları için, yurt dışındaki seçmenler arasından yapılması, sanırım uygun bir çözüm olacaktır. Eğer bu takviye yurt içi seçmenler arasından yapılırsa, onların oy kullanmaları imkânı kalmayabilir. Tabiatıyla, 14 Mayıs’taki seçimin deneyimi ışığında, Sayın Kılıçdaroğlu’nun seçim stratejisini ve siyasal iletişim dilini de gözden geçirmesi ve 28 Mayıs’taki ikinci tura ilişkin seçim sürecine bu suretle başlanılması gerekecektir. Son bir husus; yukarıda 14 Mayıs’taki cumhurbaşkanı seçimine ilişkin olarak deprem bölgesine dâhil 11 ilin seçim sonuçlarında ufak oynamalar yapılmış olabilir diye aklıma gelen bir ihtimale işaret etmiştim. Bu ihtimale işaret edince ve Sayın Erdoğan’ın 14 Mayıs’taki cumhurbaşkanı seçiminde oyların % 49.51’ni aldığına bakınca, madem “küçük oynamalar” ihtimal dâhilinde görülebiliyor, öyleyse niye çok küçük (% 0.49’luk-314 bin oyluk) bir oynama daha yapılıp Sayın Erdoğan’ın ilk turda kazanması sağlanmadı diye sorulabilir. Haklı olarak, onu yapan, bunu niye yapmasın diye sorgulanabilir. Eğer değindiğim ihtimaller size anlaşılır geliyorsa, buna vereceğim cevap, perdeye bakın, gerisinde bir şey olabileceği aklınıza geliyorsa, nedeni orada olabilir, ben perde gerisine vakıf olabilecek bir konumda değilim. Ve son diyeceğim; İnsanımızın, ülkemizin ve bölgemizin rahata, huzura ve istikrara kavuşabilmesini, 28 Mayıs’taki ikinci tur seçimi Sayın Erdoğan’ın değil, Sayın Kılıçdaroğlu’nun kazanmasında görüyorum. İşbu yazı da, bunun ve bu konudaki samimiyetin bir işaretidir. 16 Mayıs 2023, 19:05
|
3 MAYIS TÜRKÇÜLER GÜNÜ MESAJI (DÜNYA TÜRKLERİNİN GÜNÜ MESAJI) Türk’ün atası Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1923 yılında, Türk Ocakları’nda yaptıkları konuşmada şunları söylemiş: “… Biz milliyet fikirlerini uygulamada çok gecikmiş ve çok ilgisizlik göstermiş bir milletiz. Bunun zararlarını fazla faaliyetle karşılamaya çalışmalıyız. Bilirsiniz ki, milliyet teorisini, millet idealini yok etmeye çalışan teorilerin dünya üzerinde uygulanması, mümkün olamamıştır. Çünkü tarih, olaylar, hadiseler ve gözlemler her zaman insanlar ve milletler arasında, milliyetin daima egemen olduğunu göstermiştir ve milliyet prensibi aleyhindeki büyük çapta fiili tecrübelere rağmen yine milliyet hissinin öldürülemediği ve yine kuvvetle yaşadığı görülmektedir. Özellikle bizim milletimiz, milliyetini ihmal edişinin çok acı cezalarını çekmiştir. Osmanlı İmparatorluğu içindeki çeşitli toplumlar hep milli inançlara sarılarak, milliyetçilik idealinin kuvvetiyle kendilerini kurtardılar. Biz ne olduğumuzu onlardan ayrı ve onlara yabancı bir millet olduğumuzu sopa ile içlerinden kovulunca anladık. Kuvvetimizin zayıfladığı anda bizi hor ve hakir gördüler. Anladık ki, kabahatimiz kendimizi unutmuş olduğumuzmuş. Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak ilk önce bizim kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti; hissi, fikri ve fiili olarak bütün davranış ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki, milli benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır. Mevcudiyeti milliyemize düşman olanlarla dost olmayalım. Böylelerine karşı bir Türk şairinin dediği gibi: ‘Türküm ve düşmanım sana, kalsam da bir kişi’ diyelim. Düşmanlarımıza bu hakikatı ifade ettiğimiz gün, kanaatimize, mefkûremize, istikbalimize yan bakan her ferdi düşman telakki ettiğimiz gün, milli benliğe uzanacak her eli şiddetle kırdığımız, milletin önüne dikilecek her haili derhal devirdiğimiz gün, halası hakikiye vasıl olacağız. Ve sizler gibi münevver, azimli, imanlı gençler sayesinde bu halasa vasıl olacağımıza emin olabiliriz.” (Kaynak: Atatürkçülük, Birinci Kitap, Ankara, 1983, s.59-60) Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk’ün atasıdır ve bu söyledikleri Türk Dünyasının bütünü için geçerlidir. O itibarla, “3 Mayıs” benim için, hem “Türkçüler Günü”dür, hem de “Dünya Türklerinin günü”dür; “3 Mayıs”ı böyle görüyorum. Dünya Türklerinin Günü, “3 Mayıs Türkçüler Günü”, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yukarıdaki ifadeleriyle, kutlu olsun. İnanıyorum ki; Türk Dünyası ve tarihsel, sosyolojik ve hukuksal bir bakış açısına dayalı -ırkçılıktan uzak- Türkçülük, aklın ve bilimin yol göstericiliğinde, ortak tarih, ortak kültür, ortak dil, ortak fikir ve ortak iş üzerinden, ortak çıkar zemininde, uluslararası politikada siyasal gerçeklik kazanacak ve şanlı tarihine yaraşır bir yer bulacaktır. Ve geç de olsa, içerideki bilinen/bilinmeyen, görülen/görülemeyen tüm engellemelere rağmen, Türkiye, bu yolda mesafe alacak ve üzerine düşeni yerine getirecek; bu suretle, hem kendisinin, hem de Türk Dünyasının uluslararası politikada hak ettiği saygın yere kavuşmasını sağlayacaktır. Bu vesileyle, dünden bugüne büyük Türk Milletinin istiklali ve istikbali uğruna baş koymuş olanları, bu yolda hayatlarını hiçe saymış olanları, bu yolda her türlü cefaya göğüs germiş olanları, kendilerini büyük Türk Milletinin bir ferdi olarak hissedenleri/görenleri, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve diğer bağımsız Türk Devletlerinin vatandaşı olmakla iftihar edenleri, henüz devlet olma bahtiyarlığına erişememiş olmakla beraber büyük Türk Milletinden olmanın gurur ve şuurunu taşıyıp bu şuurla hareket edenleri, mesaisini samimi olarak ülkesinin ve insanlarının daha mutlu, daha huzurlu ve daha müreffeh yaşamasına hasreden bütün Türkleri, milli ve manevi değerlerini biri birine karıştırmayan Türkleri, manevi değerlerinin yanında milli değerlerini unutmayan-ihmal etmeyen Türkleri, “3 Mayıs Türkçüler Günü”nde, Dünya Türklerinin Günü’nde, sevgiyle ve saygıyla anıyorum; bunlardan ebediyete intikal etmiş olanları şükranla ve rahmetle yâd ediyorum. Bu özel gün münasebetiyle, hâlihazırda özgürlüğünden ve temel insan haklarından yoksun ve insanca bir yaşamdan uzak olarak yaşayan, Dünya Türklerinin, tez zamanda özgürlüklerine, insanca bir yaşama ve bayraklarının semalarında özgürce dalgalandığı kendi vatanlarına kavuşmalarını diliyorum. Bu duygu ve düşünceler ile, bir kez daha, Dünya Türklerinin Günü “3 Mayıs Türkçüler Günü”nünüz kutlu olsun. Ne mutlu Türk’üm diyene. Yüce Allah, büyük Türk Milletini korusun ve yüceltsin, Türk’e düşman olanlara fırsat vermesin; Allah’ın laneti, Türk’e düşman olanların üzerine olsun… Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Ankara, 3 Mayıs 2023
|
23 NİSAN MESAJI 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı… “Milli” bayramlarımızdan… Başta çocuklarımız olmak üzere, herkese kutlu olsun. Yaşasın 23 Nisan… Yaşasın ulusal/milli egemenlik… Yaşasın ulusal/milli egemenlik üzerine kurulmuş, yükselmiş ve bugünlere gelmiş Türkiye Cumhuriyeti Devleti… Bu vesileyle, büyük Türk Milletinin bir ferdi ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir vatandaşı olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve kendisinin sivil-asker dava ve yol arkadaşlarını, isimli-isimsiz bütün şehitlerimizi ve ebediyete intikal etmiş bütün gazilerimizi, rahmetle, şükranla ve saygıyla anıyorum. Hepsinin aziz ruhları ruhları şad olsun. Prof. Dr. Osman Metin Öztürk ASCMER Başkanı Ankara, 22 Nisan 2023 |
NEVRUZ BAYRAMI/NEVRUZ MESAJI Nevruz, Türkler için, yeni yılı, baharı ve Türk Tarihini hatırlatır, bunları sembolize eder; aziz Türk Milletinin tabiatla olan iç içe yaşamını ve bu yaşamında tabiatla nasıl mücadele ettiğini; birlik ve beraberlik içinde, kararlılıkla yeni ufuklara nasıl yürüdüğünü anlatır. İçinde, Türklerin, soğuk, karamsar ve yokluk dolu günlerden demir dağları eriterek Ergenekon’dan nasıl çıktığı; hürriyete, bolluğa, berekete, sıcak, güzel ve aydınlık günlere nasıl ulaştığı, bugünlere nasıl geldiği vardır. Nevruz demek, geçmişimiz- tarihimiz demektir. Orta Asya’dan başlayıp Viyana önlerine kadar uzanan, tarihe altın harflerle geçmiş, en son örnekleri Türk Kurtuluş Savaşı ve Kıbrıs Barış Harekâtı olan, kutlu yürüyüşü demektir. Nevruz, aziz Türk Milletinin üstün hasletlerine, özellikle birlik ve beraberliğin ne kadar değerli olduğuna işaret eder. Nevruz kutlamalarında, ateşin üzerinden atlanılması, demir dövülmesi, sevgi ve kardeşlik duygularının sergilenmesi, katılanlara ikramlarda bulunulması, sıradan bayram özellikleri gibi görülse de, öyle değildir, önemlidir. Bunlar, aziz Türk Milleti’nin sarsılmaz azminin, ortak üzüntüde ve sevinçte ifadesini bulan güçlü dayanışma duygusunun ve bugüne kadar gelmiş misafirperverliğinin, yani millet olmanın dışa vurumlarıdır. Her Nevruz’da; Kerkük’ten, Gümülcine’den, Kırcaali’den, Urumçi’den, Lefkoşa’dan, Bakü’den, Astana’dan, Bişkek’ten, Taşkent’ten, Aşkabat’tan, Tebriz’den ses gelir; Avrupa’da, Avustralya’da, ABD’de, Hindistan’da, Pakistan’da, Afganistan’da, Güney Kore’de ve daha bir çok ülkede/coğrafyada bir ses yükselir; o ses, Türklerin sesidir ve o seslere, Türkiye’den ses verilir. Her Nevruz Bayramı’nda, bütün Dünya, aziz Türk Milletinin sesini duyar, o seste Türk’ün hem barış, sevgi, dostluk ve kardeşlik dolu yüreğini, hem de gücünü ve büyüklüğünü görür. Onun içindir ki, her Nevruz, dosta güveni, düşmana korkuyu tazeler. Dileğim; bu Nevruz’un, insanlığa barış ve huzur, darda-zorda olana ferahlık, hasta olana şifa, işgal altında olana kurtuluş, yurtlarından edilmiş olana yurtlarına dönüş, hürriyetten yoksun olana hürriyet getirmesi; Türkiye’nin, içeride birlik ve beraberlikten başlayıp, dışarıda bölgesel ve küresel ölçekte hatırı sayılır bir güç olmaya uzanan bir çizgide, gerçekçi, duygusallıktan uzak ve taze bir başlangıç yapmasına, yaşadığımız son deprem ve sel felaketlerinin yol açtığı ağır yaraları hep birlikte sarmamıza, vesile olmasıdır. Bu duygu ve düşüncelerle, Nevruz Bayramı’nızı kutluyorum. Yürekleriniz umut, sevgi ve barış ile dolu olsun; sağlık, huzur ve refah içinde aydınlık güzler günler sizlerin olsun. Prof. Dr. Osman Metin Öztürk 21 Mart 2023, Ankara Devamı… |
18 MART ÇANAKKALE ZAFERİNİ VE ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ MESAJI Aziz Türk Milleti’nin güç ve ilham kaynağı olan, en karanlık ve olumsuz koşullarda bile istikbale ümitle bakmasını sağlayan, Çanakkale Zaferini ve bu zaferi bizlere armağan eden aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi, Çanakkale Zaferi’nin 108. yılında, rahmetle ve şükranla anıyorum. Bu vesileyle ifade etmem gerekir ki, Çanakkale Zaferi; yok edilmeye ve vatanı elinden alınmaya çalışılan aziz Türk Milletinin, bu gidişe dur demek için silkinip ayağa kalktığı, izleyen yıllarda Türk Kurtuluş Savaşı’ndan zaferle çıktığı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurup bugünlere geldiği, bu büyük ve kutlu sürecin başlangıcı niteliğindedir. Çanakkale Zaferi’nin diğer bir yönü de, Birinci Dünya Savaşı’nda sadece Çanakkale’de değil bu savaşta bir çok cephede gösterdiği üstün başarılar ile tarih sahnesinde kendisine yer açan, sonrasında Türk Kurtuluş Savaşı “mucizesinin” muzaffer kumandanı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu olarak tarihte ve aziz Türk Milletinin kalbinde asla unutulamayacak bir yere sahip olan, yaşamı boyunca gösterdiği yurtseverlik, fedakarlık, feragat, sadakat ve başarı ile aziz Türk Milleti’nin unutulmaz ataları arasında hak ettiği yeri alan, öyle ki bütün Dünyanın “yaşadığı yüzyılın dâhisi” olarak kabul ettiği, ecdadına yarışır bir kahraman olarak Mustafa Kemal’i öne çıkarmasıdır. Onun içindir ki, Çanakkale Zaferi’nin önemi, sadece Çanakkale’de kazanılmış büyük zafer ile sınırlı değildir, sonrasında kazanılan diğer zaferler ve elde edilen diğer başarılar ile de ilgilidir, onların hepsini içeren bir büyük süreç ile bütünlük arz eder. Onun içindir ki, bu anlamlı günde, sadece Çanakkale Zaferini bizlere armağan eden kahramanları değil, bu büyük ve kutlu süreçte, vatan ve millet yolunda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin milli ve coğrafi bütünlüğünü koruyarak yaşaması ve daha güzel günlere ulaşması uğruna hayatlarını hiçe sayan isimli-isimsiz bütün kahraman şehitlerimiz ile, bu uğurda gazi olmuş bugün aramızda bulunmayan isimli-isimsiz bütün kahraman gazilerimizi, bir kere daha rahmetle ve şükranla anıyorum. Hepsinin aziz ruhları şad olsun. Şehitlerimizin ve gazilerimizin mücadelesi ve anıları, son nefesime kadar, yürüdüğüm yolu hep aydınlatacaktır. Dilerim, onların ışığında yürüyenlerimiz çok olsun. Çok olsun ki, aziz Türk Milleti, bu “karanlık” günleri tez zamanda geride bıraksın, “bir, iri ve diri” olarak hep birlikte ufkun ötesine yürüyebilsin, böylece refah, huzur ve güven dolu aydınlık güzel günlere erişebilsin. Prof. Dr. Osman Metin Öztürk 18 Mart 2023 Devamı… |
DEPREM MESAJI Kahramanmaraş merkezli çok ağır iki deprem için bütün Türkiye’ye ve bu depremlerden -Türkiye kadar olmasa da- ciddi şekilde etkilenen Suriye hakkına geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Deprem nedeniyle yaşanan acıları yüreğimizde hissediyoruz. Ve depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, depremde yaralananlara acil şifa, deprem mağdurlarına da sabır ve kolaylıklar diliyoruz. İnanıyoruz ki, el ve gönül birliği içinde bu acı günler de geride kalacaktır. Prof. Dr. Osman Metin Öztürk ASCMER Başkanı Devamı… |
CUMHURBAŞKANI RAUF DENKTAŞ’I ANMA MESAJI Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı, ebediyete intikal edişinin 11. yılında rahmetle, şükranla ve özlemle anıyorum. Merhum Denktaş, hayatını Kıbrıs Türk Halkına adamış; sahip olduğu mücadele adamı, mücahit, hukukçu, diplomat, devlet adamı ve lider kimlikleri, Kıbrıs Türk Halkının yok olmanın eşiğinden müstakil ve egemen bir devlete kavuşmasında ifadesini bulmuş; Türk Milletinin içinden çıkmış, Türk Milletinin büyüklüğünü ve Türk’ün ne demek olduğunu günümüze taşımış; mücadele ile geçmiş hayatı, yetişen Türk Gençliğinin güç ve ilham kaynağı olan, mümtaz bir şahsiyettir. Büyük Türk Milleti, varlığını Türk varlığına adamış Rauf Denktaş’ı asla unutmayacaktır. Aziz ruhu şad olsun. Prof. Dr. Osman Metin Öztürk 14 Ocak 2023, Ankara Devamı… |
YENİ YIL MESAJI Küresel ve bölgesel koşulların iyiye gitmediği; içeride, hayatın pahalılaştığı ve geçim derdinin ağırlaştığı, gelecek endişesinin arttığı, hukuka bağlılığın zayıfladığı, adalete olan güvenin erime sürecine girdiği, ülkenin iyi yönetilemediği, “taşıma suyla” ülke ekonomisinin döndürülmeye çalışıldığı, genelinde gerçekten yorucu, yıpratıcı ve üzücü bir yılı geride bırakıyoruz. Ancak bugünden gördüğüm, bizleri bekleyen yeni yılda da bu gidişatın devam edeceği… Bu görünene rağmen; umarım, 2023 yılı; Dünya, bölge, ülke, aile ve birey olarak, 2022 yılını aramayacağımız; barış, dostluk, kardeşlik, sağlık, mutluluk, huzur, refah, iyilik ve güzellik dolu iyi bir yıl olur, ben yanılmış olurum… Yine umarım, yeni yıl, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin milli karakterindeki aşınmanın durduğu/durdurulduğu, çağdaş, demokratik, laik ve hukuka bağlı kimliğinin güçlendiği, bu çerçevede devletimizin güç kazandığı, milletimizin huzura, refaha ve rahata kavuştuğu ve bu suretle bir arada yaşama iradesinin pekiştiği, milli ve manevi değerler konusunda yerleşik/genel kabul görmüş/herkesçe bilinen öze dönüldüğü, bu suretle ülkemizin yeniden dirliğe ve düzene kavuştuğu ve istikrarı yakaladığı güzel bir yıl olur. Bu düşünce ve duygularla yeni yılınızı kutluyorum Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Asya Çalışmaları Merkezi (ASCMER) Başkanı Ankara, 30 Aralık 2022 Cuma. Devamı… |
KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞ YILDÖNÜMÜ (CUMHURİYET BAYRAMI) MESAJI Kıbrıs Türk halkının, vatanına, özgürlüğüne ve bağımsızlığına sahip çıkışının ve bu mücadelesini Cumhuriyet ile taçlandırmasının 39. yılını idrak ediyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin bugünlere nasıl ulaştığını çok iyi biliyor ve Kıbrıs Türk Halkının özgürlüğüne ve bağımsızlığına sahip çıkışının simgesi olan KKTC’nin, bilinçli nesiller elinde, sonsuza kadar yaşayacağına, yaşatılacağına yürekten inanıyorum. Çok büyük fedakârlıklarla kurulmuş KKTC’nin özgür ve bağımsız olarak sonsuza kadar yaşaması en büyük dileğimdir. Bu duygu ve düşüncelerle, Kıbrıs Türk Halkının Cumhuriyet Bayramı’nı yürekten kutluyor; başta Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş olmak üzere, KKTC’nin kurulup bugünlere gelmesinde emeği geçen, sivil-asker, isimli-isimsiz herkese şükranlarımı sunuyorum. Yüce Allah’tan, ebediyete intikal etmiş şehitlerimize ve gazilerimize rahmet diliyorum, aziz ruhları şad olsun; hayatta olan isimli-isimsiz gazilerimize de esenlik dolu günler diliyorum. Ne mutlu Türk’üm diyene. Prof. Dr. Osman Metin Öztürk ASCMER Başkanı Ankara, 15 Kasım 2022 |
E-mail: bilgi@ascmer.org Tel: +90 532 414 48 98
|
|