PENÇE KİLİT OPERASYONU, “ERBİL GAZI” VE KÜRTLERE “ULUS İNŞASI”… Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Linkedin’de Sayın Erkan Ayan’ın “AB-D neden Kuzey Irak’ta Pençe Kilidi Operasyonuna sessiz?” sorusu ile başlayan, benim bağlantı ağıma dâhil Sayın Murat Sekmen üzerinden muttali olduğum bir paylaşım ile karşılaştım. Bu paylaşımda, Türkiye’nin PKK terör örgütüne yönelik olarak Irak’ın kuzeyinde icra ettiği Pençe Kilit Operasyonu, (Erbil’in kontrolündeki) bölgenin petrol ve doğal gaz boru hatlarını güvenceye alma, (Erbil’in) petrol ve doğal gaz boru hatları projelerini bitirmesi ile ilişkilendirilmiş… Paylaşımda dikkat çekici ifadeler var. Onlardan bazıları şunlar: Devamı… |
TACİKİSTAN SAVUNMA BAKANI’NIN TÜRKİYE ZİYARETİ ÜZERİNE… Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Geçtiğimiz günlerde (20-21 Nisan’da) Milli Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akar’ın önemli bir ziyaretçisi vardı. Tacikistan Savunma Bakanı Orgeneral Sherali Mirzo, Sayın Akar’ın “resmi davetlisi” olarak Türkiye’deydi. Sayın Akar, Sayın Mirzo’yu Milli Savunma Bakanlığı’na gelişinde askeri törenle ve görüntülerde ifadesini bulan dikkat çekici bir samimiyet ile karşılamış. Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya[i] göre; heyetler arası görüşmelerde, ikili ve bölgesel savunma ve güvenlik ile, savunma sanayinde işbirliği konuları ele alınmış ve taraflar arasında Askeri Çerçeve Anlaşması imzalanmış… Görüşmelerde, Sayın Akar, (i) taraflar arasındaki ortak inanca, tarihi ve kültürel bağlara vurgu yapmış, (ii) sınır güvenliği ve terörle mücadele konularında tecrübe paylaşımına hazır olunduğunu belirtmiş ve (iii) iki ülke arasında askeri eğitim işbirliğinin artırılması gerektiğine işaret etmiş… Normal koşullarda, bu ziyaret de, ziyarete ilişkin yapılan açıklama da, imzalanan askeri anlaşmanın niteliği de sıradan kabul edilebilecek hususlardır. Ancak hem Türkiye’nin mevcut görüntüsü, hem Ukrayna’daki sıcak çatışma, hem bu sıcak çatışmaya genel sistem kuramı ışığında yaklaşmanın yol açtığı gerekler, hem de küresel politikadaki güncel rekabet, söz konusu ziyareti anlamlı ve önemli kılmaktadır. Devamı… |
UKRAYNA’DAKİ SICAK ÇATIŞMANIN -GELİNEN NOKTADA- EVRİLME DURUMU Prof. Dr. Osman Metin Öztürk I. Ukrayna’daki sıcak çatışmaya, ABD, ABD’nin ortakları ve müttefikleri ile bunların kontrolündeki medya “savaş” diyor. Ben, bugüne kadar “sıcak çatışma” ifadesini kullandım. Rusya ise, “özel askeri operasyon” diyor. “Savaş” kavramını kullanmayı niçin doğru bulmadığıma, kavramın genel-geçerli tanımından ve uluslararası hukuktan hareketle, ayrı bir yazı ile işaret etmiştim. “Özel askeri operasyon”, sınırlı askeri harekât demektir. Amacın, kapsamın ve katılımcı askeri unsurların sınırlı/dar tutulduğu anlamına gelir. Amacı, kapsamı ve unsurları özel olarak belirlenmiş bir operasyon söz konusudur. Amacı, kapsamı ve unsurları Moskova tarafından bilindiği için, Rusya’nın “özel askeri operasyon” nitelemesinde bulunması doğaldır. Bunlar bilinmediği, “gizli” olduğu için ve “özel askeri operasyonları” da kapsadığı için, Ukrayna’daki sıcak çatışma için, genel/soyut bir kavram olan “sıcak çatışma” kavramını kullanılması, bana göre, uygun bir tercihtir. Devamı… |
MİLLİ SAVUNMA BAKANI’NIN KARADENİZ’DEKİ SERBEST KALMIŞ MAYINLARA DAİR AÇIKLAMALARININ ÇAĞRIŞIMLARI Prof. Dr. Osman Metin Öztürk “Karadeniz’deki serseri mayınlarla ilgili açıklamada bulunan Milli Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akar, ‘Mayınlar kasıtlı mı bırakıldı diye şüphelerimiz var. Belki NATO’ya ait mayın tarama gemilerinin Karadeniz’e girmesi için bir plan dâhilinde de bu mayınlar bırakılmış olabilir’ dedi.”[i] Haberde, Sayın Akar’ın, mayınların Rus yapımı olduğunu ve hangi ülkenin bıraktığının araştırıldığını, söz konusu mayınların normalde halatlarından kopunca kendilerini kilitleme özelliği olduğunu ancak şimdiye kadar imha edilmiş mayınlarda böyle bir sistemin olmadığını gördüklerini, Montrö kurallarına bağlı kalınacağını, Karadeniz’e savaş gemilerini sokmayacaklarını, Karadeniz’in savaşa çekilmesine müsaade etmeyeceklerini, söylediği de geçiyor. Haberde, halatlarından kopmuş mayın sayısının 400 civarında olduğuna dair haberlere de işaret edilmiş. Ve haberden anladığım kadarıyla, Milli Savunma Bakanı Sayın Akar, bu açıklamaları AKP MKYK toplantısında yapıyor. Açıklamaların, içeriği de, iktidar partisi AKP’nin Genel Merkezinde yapılmış olması da, önemli. Nedeni, akla gelenler ve çağrışımlar ki, bunların neler olduğu genel olarak aşağıda sıralanmıştır. Devamı… |
UKRAYNA’DAKİ SICAK ÇATIŞMANIN KÜBA, KKTC VE SURİYE ÇAĞRIŞIMLARI Prof. Dr. Osman Metin Öztürk I. Ukrayna’daki sıcak çatışma konusunda, ulusal ve uluslararası medyaya bakınca, ABD merkezli Batıda da, Türkiye’de de, büyük bir ekseriyetle, doğrudan ya da dolaylı olarak Rusya’yı hedef alan bir yaklaşım görülüyor. Öyle ki, Türkiye’de, siyasal muhalefetin öne çıkan partileri CHP’de ve İP’de, bu partiler ile ilişkilendirilebilen medyada ve medya mensuplarında bile bu görülebiliyor. Cumhur İttifakı da, Millet İttifakı da, Ukrayna’daki sıcak çatışma konusunda aynı (yani Rusya karşıtı) yaklaşımı sergiliyor gözüküyor. Ne Atlantik’in öte yakasındaki ABD’nin burada ne işi var diye soran var, ne de ABD’nin Türkiye’ye yönelik güncel hasmane yaklaşımını hatırlayan var. Bu durumu, sadece Ukrayna’daki sıcak çatışma konusunda Rusya’yı hedef alan ABD merkezli küresel algı operasyonu ile açıklamak eksik bir bakış açısı olacaktır; bunun, Türkiye’de siyaset kurumunun nasıl işlediğine ve ne durumda olduğunu işaret eden bir durum olarak da görülmesi gerekir. Bu noktada, Rusya’ya bakarken, Kırım konusu ile, bugün Ukrayna’da cereyan eden sıcak çatışmanın, oldukça farklı, hukuksal ve siyasal açılardan aynı kapsamda mütalaa edilemeyecek iki farklı konu olduğuna özellikle dikkat çekmek isterim. Devamı… |
UKRAYNA’DAKİ SICAK ÇATIŞMANIN “SAVAŞ” OLARAK NİTELENMESİ VE MONTRÖ… Prof. Dr. Osman Metin Öztürk AKP hükümeti, Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan çalışmaya istinaden, Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan sıcak çatışmanın “savaş”a dönüştüğü tespitine ulaşmış[i]… Bu tespitin anlamı, Montrö Sözleşmesi’nin uygulamaya sokulması ve Ukrayna’nın geçtiğimiz günlerdeki “Türk Boğazlarının Rus savaş gemilerine kapatılması” talebine Türkiye’nin işlem yapmasıdır. Yani Türkiye, artık, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin 19. maddesinin 2. paragrafının ilk cümlesi uyarınca[ii], Türk Boğazlarını savaşan tarafların savaş gemilerine kapatabilecektir. Sözleşmenin 19. maddesinin 4. paragrafı ışığında, bunun istisnası olarak, ister Karadeniz’e sahildar olsun, ister olmasın, savaşan tarafların savaş gemilerinin bağlı oldukları limanlara (üslere) dönme amacıyla Türk Boğazlarından geçebilecekleri, Türkiye’nin buna izin vereceğidir. Ancak Montrö Sözleşmesi’nin 19 maddesinin 2. paragrafının ilk cümlesinden sonra gelen ifadelerden ve burada Sözleşmenin 25. maddesine yapılmış yollamadan, savaşan tarafların savaş gemilerinin Türk Boğazlardan geçişlerine dair Türkiye’nin getirteceği “geçiş yasağı”nın bir “istisnası” olduğu çıkmaktadır. Sözleşmenin 25. maddesi ışığında, Türkiye’nin getireceği “geçiş yasağı”nın, usulüne uygun olarak yapılmış, Miller Cemiyeti’ne (BM’ye) kaydedilmiş, Türkiye’yi de bağlayan, uluslararası anlaşmalardan doğan hukuk ve vecibelerin yerine getirilmesini ihlal etmemesi, buna halel getirmemesi gerekmektedir. Ukrayna’da devam eden sıcak çatışma durumu ışığında, bu istisnaya bağlı olarak şöyle bir ihtimal akla geliyor: bir an için, NATO’nun usulüne uygun olarak Ukrayna ile bir anlaşma yaptığını ve anlaşmada NATO’nun Ukrayna’yı savunma taahhüdünün bulunduğunu düşünelim. Tasavvur edilen böyle bir anlaşma, NATO üyesi olduğu için, karine olarak anlaşmaya Türkiye de evet dediği için, Türkiye’yi bağlayabilecektir[iii]. Yarın, NATO’nun böyle bir anlaşma üzerinden Türkiye’nin kapısını çalıp, Ukrayna’ya yardım için müttefik savaş gemilerinin Türk Boğazlarından geçişine izin verilmesini istemesi talep etmesi ihtimal dışı görülemez. Sözleşmenin 19. maddesinin 2. paragrafındaki “istisnaya” dair ifadelerden bunu çıkarıyorum. Devamı… |
UKRAYNA’DAKİ SICAK GELİŞMELER ÜZERİNE… Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Sıcak gelişme, Ukrayna’nın doğusunda… Bilindiği üzere, Ukrayna, 2014’de ülkesinin doğusunda yaşanan krizin ürünü olan Donetsk Halk Cumhuriyeti ile Lugansk Halk Cumhuriyeti’nin varlığını kabul etmiyor, buraları hala Ukrayna’nın bir parçası olarak görüyor. Uluslararası hukuk bakımından, Kırım’ın durumu ile, Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk Halk Cumhuriyeti’nin ve Lugansk Halk Cumhuriyeti’nin durumu ile aynı değildir, arada fark vardır. Rusya, uluslararası hukuku açıkça çiğneyerek Kırım’ı, önce işgal, sonra da işgal etmişti. Ukrayna’nın doğusunda ise, halk, başkent Kiev’e karşı ayaklanmış, silahlı mücadeleye girişmiş ve bu mücadele sonrasında da kendi Cumhuriyetlerini kurmuştu. Bir anlamda kendi geleceklerine kendileri karar vermiş, Donetsk Halk Cumhuriyeti ile Lugansk Halk Cumhuriyeti bu suretle ortaya çıkmıştı. Bu farkı önemlidir. Bugün yaşanan sıcak gelişme, Rusya’nın, önce bu iki Cumhuriyeti tanıması, sonra da gelen talep üzerine bu iki Cumhuriyete asker göndermesi üzerine ortaya çıkmıştır. Çünkü Rusya’nın tanıma ve asker gönderme tasarrufu, Ukrayna’nın iki Cumhuriyeti tanımama ve iki Cumhuriyetin üzerine kurulu olduğu toprakların Ukrayna’nın bir parçası olduğuna dair yaklaşımına “ağır” bir darbe olmuştur. Bugünkü sıcak gelişmeye bakarken önce bunu görmek icap eder. Devamı… |
UKRAYNA GERGİNLİĞİNE DAİR… Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Ukrayna gerginliğinde yeni bir hareketlilik yaşanıyor. Konuya, yazı olarak ya da linkedin/twitter yorumları olarak, daha önce birçok kez değinmiştim. Güncel hareketlilik bağlamında, bir kısmına daha önce etraflıca değindiğim, şu hususlar aklıma geliyor ya da aşağıdaki hususlara değinme ihtiyacı duyuyorum. Devamı… |
SIRA “SLAV-ORTODOKS MEDENİYET GRUBU”NA GELMİŞ İKEN TÜRK DÜNYASI’NA DİKKAT Prof. Dr. Osman Metin Öztürk 16 Şubat tarihi geride kaldı… ABD’den gelen onca endişe verici açıklamalar “tutmadı”; ABD, “Ukrayna’yı Rusya’ya işgal ettiremedi”, beklenen Rusya işgali gerçekleşmedi, Rus birlikleri geri çekilmeye (üslerine dönmeye) başladı… Bu “saatten” sonra Ukrayna’nın Rusya ile bu boyutta yeni bir gerginliği yaşaması, mevcut koşullarda, uzak bir ihtimal olarak görülmektedir. Niçin böyle görüldüğü ayrı bir çalışmanın konusu ve burada buna değinilmeyecektir. Şu an itibarıyla, ABD için de, Rusya için de, Ukrayna gerginliğine dair bazı kazanımlardan söz edilebilir. ABD, fiilen ve fiziki olarak biraz daha Rusya’ya yaklaşmış oldu, Rusya (ve Çin) karşısında “güvenilir müttefik” değerlendirmesi yapma ve NATO’yu “tartma” imkânı buldu. Ancak dünün hatıraları ışığında beklenirdi ki, ABD gücünü öne çıkarsın ve Rusya Ukrayna konusunda geri adım atsın, bu olmadı. Rusya ise, NATO’nun doğuya doğru genişlemesine karşı olan duruşunu, güçlendirilmiş olarak “tazeleme” ve bir kere daha gösterme imkânını buldu, “arka bahçesi” konusundaki hassasiyetini güçlü bir şekilde ortaya koydu. Sovyetlerin dağılmasından sonra Suriye’deki iç çatışma üzerinden görülebilen Rusya’nın askeri imkân ve kabiliyetinin gerçek büyüklüğü, Ukrayna gerginliği sırasında gözler önüne serildi. Eğer Suriye’deki iç çatışmaya bakılarak Rusya’nın Sovyetler dönemindeki eski güçlü günlerine dönme sürecine girdiğine dair yorumlar hatırlanırsa, Rusya’nın Ukrayna gerginliğindeki duruşundan çok daha fazlasının çıkarılması gerekecektir. Rusya, Ukrayna gerginliğinde, açıkça ve çok net olarak, ABD’yi ve ABD’nin liderlik ettiği ülkeleri karşısına alarak, hepsi karşısında kararlı, özgüveni tam, “dik” bir duruş göstermiştir. Bu duruşun arkasında belirgin bir ekonomik ve askeri güç olduğu görülebiliyor. Ve şimdiden sonra Rusya’nın uluslararası politikada çok daha belirgin bir güç sahibi olacağı da görülecektir diye beklenebilir. Böyle bakınca, şu an itibarıyla, Rusya’nın Ukrayna gerginliğinden elde ettiği kazanımlar, ABD’nin kazanımlarından fazla gözüküyor. Öyle anlıyorum. Ancak bugün için durum böyle anlaşılsa da, ABD konusunda, Rusya’yı oldukça sıkıntılı bir sürecin beklediği de görülebilmektedir. ABD, Ukrayna gerginliğini kullanarak dolaylı ve fiilen Rusya sınırına daha çok yaklaşmıştır. Rusya’yı sadece Avrupa’da değil, Kazakistan’daki son olaylardan da çıkarılabileceği üzere Orta Asya’da da çevreleme peşindedir. ABD, eğer Ukrayna gerginliğinin gerçekçi analizini yapar zayıflıklarını ve eksikliklerini telafi etme cihetine giderse, eğer enerji zenginliğini hem istediği gibi değerlendirip ekonomik açıdan rahatlarsa hem de diplomaside kullanmaya başlarsa, Rusya’nın ABD karşısında işi zor olacaktır. Rusya için zorluk, sadece bunlarla sınırlı olarak görülemeyecek, daha başka boyutları da olan oldukça ciddi bir zorluktur. Devamı… |
ABD’NİN UKRAYNA YAKLAŞIMI TÜRKİYE BAKIMINDAN NASIL OKUNUYOR? Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Cenevre’de, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile Ukrayna konusunu görüşen ABD Dışişleri Bakanı Blinken, “Eğer herhangi bir Rus kuvveti Ukrayna sınırını geçerse, bu bir işgaldir. Ortaklarımız ve müttefiklerimizle buna hızlı, şiddetli ve müşterek bir yanıt veririz.”[i] demiş… ABD Dışişleri Bakanının bu ifadesi ile karşılaşınca, bir kere daha bazı hususlar bir film şeridi gibi zihnimden geçti. Ancak burada hepsine değinmeyeceğim. Daha önce benzeri gelişmeler sırasında da dile getirdiğim üzere, Türkiye’nin dış politikadaki mevcut durumu ışığında, bu ifadenin de Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği bakımından durup düşünülmesi, değerlendirilmesi gerekir. Böyle bir değerlendirme, hiç şüphesiz, Türk diplomasisinin geleceği bakımından da anlamlı olacaktır. Devamı… |
E-mail: bilgi@ascmer.org Tel: +90 532 414 48 98
|
|