BÜYÜK TÜRK MİLLETİ’NE, TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE VE ÜLKÜCÜLERE SESLENİYORUM!…

Türk’ün atalarından Bilge Kağan diyor ki; “Ey Türk! Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir! Titre ve kendine dön!”

MHP’nin mevcut yönetiminin AKP ile yaptığı “Cumhur İttifakı” aklıma gelince, “üstte gök mü çöktü, altta yer mi delindi” demekten kendimi alamıyorum.

MHP’yi ayakta tutan, MHP’nin diğer partilerden daha çok beslendiği, milli değerler, adeta yerlerde sürünüyor. Sebebi, AKP iktidarı… Yollarına devam ediyorlar… MHP’nin “Cumhur İttifakı” üzerinden verdiği destek, AKP’yi yolundan çevirmeye yetmiyor. Sözde, şekli ya da göstermelik, Büyük Türk Milletinin, Türk Milliyetçilerinin ve Ülkücülerin adeta “gazını almaya” yönelik bir-iki adımdan ötesi yok… En son “Andımız” olayında bunu görmedik mi?

Ülke, ekonomik, politik, toplumsal, hukuksal, güvenlik, dış politika açılarından iyi bir durumda değil. Düzelecek gibi de göremiyorum. Bunların ayrıntısına girmeyeceğim. Uluslararası ilişkilere (dış politikaya) ilişkin gelişmeleri yakından takip ediyorum ve yazıyorum. Ülkenin mevcut durumuna dair her şey ortada, herkes her şeyi görüyor.

Hal böyle iken, MHP, nasıl olur da “Cumhur İttifakı” adı altında AKP’ye destek verebiliyor? Bunu bir türlü anlayamıyorum. MHP’nin mevcut yönetimi de, bizlere bunları, “anlayabileceğimiz” şekilde anlatmıyor. Bizim bilmediğimiz, bilemeyeceğimiz (!) şeyler mi var? “Cumhur İttifakı”, AKP iktidarının MHP ile paylaştığı bir “devlet sırrının” ürünü de, onun için mi MHP “Cumhur İttifakı”nı bizlere izah edemiyor?

Bu devirde, hiçbir şey artık gizli kalamasa er ya da geç açığa çıksa da, herhalde “şimdilik” kamuoyuna yansımadığı için “Cumhur İttifakı” hakkında bilmediklerim var. Eğer MHP’ye yönelik, “kaset olayı” veya benzeri, yine tehditler ya da şantajlar var ise; “önce ülkem, sonra, partim, en son ben” düsturu uyarınca, her gün öleceğime bir kere ölmeyi, bu suretle MHP’nin önünü açıp ömrünün uzun olmasına katkı sunmayı tercih ederdim diye düşünenlerdendim.

Olabilir, açıklanamadığı için, bilmediklerimiz olabilir. Fakat bildiklerim ve onların bana söyledikleri var. Onlar ne olacak?

MHP’nin mevcut yönetiminin açıklamalarında “beka” sorunu sıkça yer alıyor. Bununla, hiç şüphesiz, Türkiye’nin milli ve coğrafi bütünlüğüne yönelik yakın ve ciddi tehdit kast ediliyor. MHP’nin mevcut yönetimi, Türkiye “beka” sorunu ile karşı karşıya, AKP ile “Cumhur İttifakı”nı bu nedenle yapıyoruz diyor. Diyor da, olaylar/gelişmeler bu nedeni gölgede bırakıyor. Bu da, “Cumhur İttifakı”nın sorgulanmasına yol açıyor.

“İttifak” kelimesinin anlamı, aynı fikirde olmak, bir konuda aynı yönde oy kullanmak (oy birliği içinde olmak) demektir. Kelimenin anlamından ve MHP’nin mevcut yönetiminin beyanlarından yola çıkıldığında; “Cumhur İttifakı”, MHP’nin de, AKP’nin de, Türkiye”nin “beka” sorunu ile karşı karşıya bulunduğunda birleştikleri ve Türkiye’yi “düzlüğe” çıkarmada anlaştıkları anlamına gelmektedir.

Eğer MHP’nin mevcut yönetimi açısından “Cumhur İttifakı” böyle görülüyorsa, aylar öncesinden sinyalleri fark edilen “yeni açılım süreci”, bir-iki hafta önce gündeme düşen “federasyon” sinyalleri ve “yeni açılım süreci”ne ilişkin medyaya yansıyan son gelişmeler neye işaret ediyor? Bu sinyaller, MHP’nin mevcut yönetiminin “Cumhur İttifakı”na yüklediği işlevin, AKP tarafından paylaşılmadığı anlamına gelmiyor mu? Geliyorsa, MHP’nin “Cumhur İttifakı”nda ne işi vardır? Yok, eğer söz konusu sinyaller MHP’nin mevcut yönetimi tarafından “algılanamamışsa” (fark edilememişse), bu takdirde de, MHP bu yönetim ile ülkenin yönetimine (iktidara) nasıl talip olabiliyor diye sormak gerekmez mi?

Eğer AKP yeni bir açılım süreci ve bu bağlamda Türkiye’yi bir federasyona dönüştürme peşinde ise; herkesin “milli değerlere gösterdiği ileri bağlılık” üzerinden bildiği ve tanıdığı MHP’nin, “Cumhur İttifakı”nda yeri yoktur. Olmamalıdır.

Çünkü olaylardan/gelişmelerden, AKP’nin yeni bir “açılım süreci” ve Türkiye’yi bir “federasyona” dönüştürme peşinde olduğu anlaşılmaktadır, çıkarılmaktadır. Bu, açıktır. MHP’nin mevcut yönetimi, bu yönde sinyaller ve bunlara bağlı değerlendirmeler ortada iken, AKP ile “Cumhur İttifakı”na gidebilir mi?

Denilebilir ki; 24 Haziran (2018)’da bir seçim vardı, 31 Mart (2019)’ta da bir seçim var, bazı olaylar/gelişmeler, bu seçimlerde Kürt kökenli seçmenlerin oylarını almaya yönelik, “devamı gelmeyecek, orada kalacak” olaylardır/gelişmelerdir. AKP’nin “seçmeni kandırması” anlamına alınabilecek böyle bir yaklaşım, MHP’nin değerleri ile örtüşmemesi bir yana, bölücü/ayrılıkçı hareketlerin tamamına ilişkin süreçlerde görüldüğü üzere, doğuracakları beklentiler üzerinden bölünme/ayrılma yolunda ilerlemeye hizmet edeceği için kabul edilemez. Yani MHP’nin mevcut yönetiminin, böyle bir durumda da,  AKP ile “Cumhur İttifakı”na gidebileceği düşünülemez.

Sizlere, aşağıda maddeler halinde, kamuoyuna yansımış gelişmeleri/olayları sıralayacağım[i]:

1. İngiltere/Londra’da, Demokratik Gelişim Enstitüsü (Democratic Progressive Institute-DPI) adıyla, PKK terör örgütünün İngiltere temsilciliği olarak görülen, bir kurum var. Bu kurumun (DPI’nin) başındaki kişi de, Abdullah Öcalan’ın avukatı.

2. Geçtiğimiz 25 Haziran seçimleri öncesinde, Nisan ayında, Sayın Efkan Ala, Sayın Mehdi Eker ve Sayın Taner Yıldız’dan oluşan bir AKP heyeti, Londra’da, bu DPI’yı ziyaret etmişti.

3. Bu ziyaret sonrasında DPI Başkanı, yeni bir “açılım sürecini” çağrıştıran, açıklamalarda bulunmuştu.

4. Arkasından AKP İstanbul Milletvekili Sayın Ravza Kavakçı Kan başkanlığında bir AKP heyeti, Almanya’nın federal sistemi hakkında bilgi almak üzere, Almanya Parlamentosunu ziyaret etmişti.

5. Daha yeni Türk medyasına yansıyan son gelişme ise; DPI’nin, Oslo’da, önceki “açılım süreci” ile birlikte adları geçen “akil adamlar” grubuna dâhil bazı isimler ile birlikte “açılım sürecinin artılarını ve eksilerini” masaya yatırdığı… Bu son gelişmeye dair haberde, Oslo’dan önce, tarafların, yeni bir “açılım süreci” için Londra’da, Brüksel’de, Belfast’ta ve Dublin’de de bir araya geldikleri de yer alıyor.

AKP bu gelişmelerin/olayların içinde gözüküyor iken, MHP’nin AKP ile “Cumhur İttifakı”na gitmesi doğru mudur? AKP’ye destek olacağını açıklaması, Cumhur İttifakı’na bağlılığını belirtmek suretiyle AKP’nin yanında yer alacağını söylemesi, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”ne sahip çıkması ne kadar isabetlidir?

Yukarıda sırayla belirtilenler, bir sürece, yani bu işlerin bir süredir devam ettiğine işaret ediyor. Cumhur İttifakının da bu süre içerisinde işlediği varsayılır ise, MHP yeni “açılım süreci” ile (dolaylı olarak olsa da) ilişkilendirilmiş olmuyor mu? Bu durumun, MHP’nin misyonu ve vizyonu ile örtüşen bir yanı var mıdır?

MHP’nin mevcut yönetimi için artık bir şey demeyeceğim. “Cumhur İttifakı”na ilişkin yaklaşımı nedeniyle, Türk Milliyetçilerini ve ülkücülerini temsili “gözümde” tartışılır hale geldiği için, MHP’nin mevcut yönetimine hitap etmeyeceğim.

Büyük Türk Milleti, Türk Milliyetçileri ve Ülkücüler!…

Sizlere sesleniyorum!…

Türkiye’nin milli ve coğrafi bütünlüğü, yakın ve ciddi bir tehdit altındadır, “beka sorunu” ile karşı karşıyadır. Bunun arkasında, Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeler ve ufukta gözüken yeni bir “açılım süreci” vardır. Üstelik yeni açılım sürecinin içinde Türkiye’yi federasyona dönüştürme hususunun yer alma ihtimali de bulunmaktadır.

Hal böyle iken, “yeni bir açılım” sürecine, Türkiye’nin bir federasyona dönüştürülmesine razı olur musunuz?

Sizlere soruyorum!…

Dün, bir kısım milletvekillerinin “kasetleri” üzerinden MHP’yi hedef alanların, bugün doğrudan MHP’yi bir tuzağın (“yeni” açılım sürecinin) içine çekip tümden bitirmenin, “son kaleyi” bir engel olmaktan çıkarmanın, hesabı içinde oldukları çıkarılabiliyor mu, çıkarılamıyor mu? Büyük Türk Milleti, Türk Milliyetçileri ve Ülkücüler, bu oyuna gelir mi? Bu oyunu bozmazlar mı?

Büyük Türk Milleti, Türk Milliyetçileri ve Ülkücüler!…

Sizlere soruyorum!…

“Son kale” MHP’nin bütünlüğü, varlığı ve geleceği ciddi ve yakın bir tehdit altında görünüyor mu, görünmüyor mu?

Lütfen, Milli Mücadele’nin “kilit taşlarından” biri olan “Amasya Tamimi”ni hatırlayınız. Der ki; vatanın bütünlüğü ve milletin istiklali tehlikededir, milletin istiklalini (vatanın bütünlüğünü) yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.

Eğer MHP, “Cumhur İttifakı” üzerinden AKP’ye verdiği destek ile, Türkiye’yi bir federasyona dönüştürmeyi de içeren “yeni” bir açılım sürecinin bir parçası olmuş ise, böyle bir duruma düşmüş ise, bu, “son kale”nin durumuna işaret edip sizlerde Amasya Tamimi’ni çağrıştırmıyor mu?

Böyle bir durumda, “son kale” MHP’nin bütünlüğünü, varlığını ve geleceğini koruma sorumluluğu, Türk Milliyetçilerinin ve Ülkücülerin boynun borcu olmaz mı? Büyük Türk Milleti, buna sırtını dönebilir mi?

Büyük Türk Milleti’ne, Türk Milliyetçilerine ve Ülkücülere sesleniyorum!…

Lütfen tepkinizi, Büyük Türk Milletine Türk Milliyetçilerine ve ülkücülere yaraşır bir üslup içinde, usulü dairesinde, siyasetin olağan demokratik işleyişinin bir parçası olacak şekilde dile getiriniz. Dile getiriniz ki; “son kale” MHP’nin mevcut yönetimi, “Cumhur İttifakı”na katılımlarını (AKP’ye desteklerini) gözden geçirsinler.

Yüce Allah, Büyük Türk Milleti’nin yardımcısı olsun; Büyük Türk Milletine, gelecek endişesinden uzak, sağlık, mutluluk ve varlık içinde, istikbale ümitle bakmayı, bu günleri geride bırakıp daha güzel günlere ulaşmayı nasip etsin. Türk Milliyetçileri ve Ülkücüler, bunlara vesile olsun.

MHP, Türkiye için, “son kale”dir. Türk Milliyetçileri ve Ülkücüler, Büyük Türk Milletinin desteğini de arkalarına alarak, birlik ve beraberlik içinde bu kaleyi hep ayakta tutacaklardır. Hata, olabilir, yanlışa düşülebilir. Bunun, belki bir izahı da olabilir. Ancak hata, hatadır; izah, bu gerçeği değiştirmez. Erdem, hatayı görüp dönmekte ve ders çıkarmaktadır.

Yüce Allah, bu “son kale”ye zeval vermesin ve bu kale, Büyük Türk Milletinin de desteği ile de, Türk Milliyetçilerinin ve Ülkücülerin omuzlarında hep yükseklerde olsun.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türk’üm diyene.

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

ASCMER Başkanı

Ankara, 27 Kasım 2018.

[i] Bu gelişmeler/olaylar, derli-toplu olarak, Müyesser Yıldız’ın “’Müzakere süreci’ toplantısına öyle bir isim katıldı ki” başlıklı yazısında yer almaktadır. Bkz.:  https://odatv.com/muzakere-sureci-toplantisina-oyle-bir-isim-katildi-ki-27111840.html, 27.11.2018.


NEVRUZ BAYRAMI/NEVRUZ MESAJI

Nevruz, Türkler için, yeni yılı, baharı ve Türk Tarihini hatırlatır, bunları sembolize eder; aziz Türk Milletinin tabiatla olan iç içe yaşamını ve bu yaşamında tabiatla nasıl mücadele ettiğini; birlik ve beraberlik içinde, kararlılıkla yeni ufuklara nasıl yürüdüğünü anlatır. İçinde, Türklerin, soğuk, karamsar ve yokluk dolu günlerden demir dağları eriterek Ergenekon’dan nasıl çıktığı; hürriyete, bolluğa, berekete,

18 MART ÇANAKKALE ZAFERİNİ VE ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ MESAJI

Aziz Türk Milleti’nin güç ve ilham kaynağı olan, en karanlık ve olumsuz koşullarda bile istikbale ümitle bakmasını sağlayan, Çanakkale Zaferini ve bu zaferi bizlere armağan eden aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi, Çanakkale Zaferi’nin 108. yılında,  rahmetle ve şükranla anıyorum. Bu vesileyle ifade etmem gerekir ki, Çanakkale Zaferi; yok edilmeye ve vatanı elinden alınmaya çalışılan aziz Türk

DEPREM MESAJI

Kahramanmaraş merkezli çok ağır iki deprem için bütün Türkiye’ye ve bu depremlerden -Türkiye kadar olmasa da- ciddi şekilde etkilenen Suriye hakkına geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Deprem nedeniyle yaşanan acıları yüreğimizde hissediyoruz. Ve depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, depremde yaralananlara acil şifa, deprem mağdurlarına da sabır ve kolaylıklar diliyoruz. İnanıyoruz ki, el ve gönül birliği içinde

CUMHURBAŞKANI RAUF DENKTAŞ’I ANMA MESAJI

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı, ebediyete intikal edişinin 11. yılında rahmetle, şükranla ve özlemle anıyorum. Merhum Denktaş, hayatını Kıbrıs Türk Halkına adamış; sahip olduğu mücadele adamı, mücahit, hukukçu, diplomat, devlet adamı ve lider kimlikleri, Kıbrıs Türk Halkının yok olmanın eşiğinden müstakil ve egemen bir devlete kavuşmasında ifadesini bulmuş; Türk Milletinin içinden

YENİ YIL MESAJI

Küresel ve bölgesel koşulların iyiye gitmediği; içeride, hayatın pahalılaştığı ve geçim derdinin ağırlaştığı, gelecek endişesinin arttığı, hukuka bağlılığın zayıfladığı, adalete olan güvenin erime sürecine girdiği, ülkenin iyi yönetilemediği, “taşıma suyla” ülke ekonomisinin döndürülmeye çalışıldığı, genelinde gerçekten yorucu, yıpratıcı ve üzücü bir yılı geride bırakıyoruz. Ancak bugünden gördüğüm, bizleri bekleyen yeni yılda da bu gidişatın devam

E-mail: bilgi@ascmer.org

Tel: +90 532 414 48 98

Dükkan
© 2014 Tüm Hakları Saklıdır. Sitedeki yazılar ve analizler kaynak gösterilmeden kullanılamaz.