Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, ASCMER Başkanı
Almanya, geçtiğimiz günlerde, dikkat çekici bir haber ile yazılı medyada gündeme gelmişti… Alman vatandaşı olduktan sonra, “izinsiz” olarak, 2000 yılından sonra yeniden Türk vatandaşlığını aldığı tespit edilen 1 milyon civarında Türk kökenlinin Alman vatandaşlığı iptal edilmiş… Almanya, sonradan izinsiz olarak Türk vatandaşlığına geçenleri, Türkiye’de Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından yayınlanan seçmen listeleri üzerinden tespit etmiş…
Almanya’nın bu kararı, anlamı/etkileri itibarıyla, Türkiye için, hem iç hem de dış politika açısından önemlidir. AKP/Sayın Erdoğan iktidarının dış politika anlayış ve uygulamasının yanlışlığına işaret eden güncel yeni bir işaret niteliğindedir. Türk iç politikasına yansımasının çok belirgin olacağı düşünülen bir karardır. Niçin böyle görüldüğüne aşağıda maddeler halinde açıklık getirilmeye çalışılmıştır.
Her şeyden önce, bu karar, Almanya’nın, AKP/Sayın Erdoğan iktidarının Almanya’daki Türk varlığına yönelik yaklaşımından duyduğu rahatsızlığın bir işareti niteliğindedir. Bu bağlamda AKP Genel Başkanı/Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın Almanya ile girdiği karşılıklı tehditvari söz düelloları akla gelmektedir ki; Almanya, bu kararı ile, AKP/Sayın Erdoğan iktidarının bu düellodaki “Almanya’daki Türk vatandaşları” kozunu ciddi şekilde zayıf düşürmüş olacaktır.
İkinci olarak, kuvvetle muhtemel, Almanya’nın bu kararı, ülkelerinde Almanya gibi Türk varlığına sahip Avrupa’nın (AB’nin) diğer ülkelerine, hatta ABD’ye ve Avustralya’ya da emsal teşkil edecek; bu ülkeler de, sonradan izinsiz olarak Türk vatandaşlığını alan kendi vatandaşı Türklerin vatandaşlıklarını düşürebileceklerdir.
Üçüncü olarak, böyle bir tabloda, Türk diplomasisinin “dış Türkler” avantajı, artık fazla anlamlı olmaktan çıkacaktır ki; eğer bu avantajın politik, ekonomik ve güvenlik veçheleri düşünülürse, Türkiye için kayıp ciddi olacaktır.
Dördüncü olarak, yine böyle bir tablo, hem Türkiye’nin dış politikadaki derin yalnızlığını besleyecek, hem de yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları için yeni mağduriyetleri/sorunları beraberinde getirecektir.
Beşinci olarak, Almanya’nın söz konusu kararının, Türkiye-AB ilişkilerini (hatta bir bütün olarak Batı ile olan ilişkilerini) olumsuz etkileme potansiyelini içerdiği düşünülmektedir.
Altıncı olarak, Almanya’nın bu kararı, hem Alman iç hukukuna göre alınmış dışarıdan doğruluğu tartışmaya, hem de egemenlik/siyasal bağımsızlık olguları nedeniyle dışarıdan müdahaleye, kapalı bir karardır. Ama bu karar, aynı zamanda, “bal gibi” Almanya’nın dolaylı yoldan Türk siyasetine müdahalesi anlamına alınabilecek ve AKP/Sayın Erdoğan iktidarından duyulan rahatsızlığın işareti gibi görülebilecek bir karardır da…
Sonuç yerine, koşulların, AKP/Sayın Erdoğan iktidarı için, iktidarla birlikte Türkiye için de, ağırlaşmakta olduğunu söylemek mümkündür. Böyle görüyorum.
osmetoz/ascmer, www.ascmer.org, 16 Temmuz 2020.