Bugünkü medyada, ABD Başkanı Biden’ın, Kongre’nin Temilciler Meclisi kanadına bir mektup göndererek, “Suriye’ye yönelik olağanüstü hal durumu”nun süresinin bir yıl daha uzatılmasını istediği yer alıyor. Bu bağlamda, mektupta Türkiye ile ilgili ifadelere de yer verilmiş….
Mektubu gönderen ABD Başkanı, mektuptaki ifadeler ABD Başkanı Biden’ın… ABD’nin en “tepesindeki” isminin mektubu ve ifadeleri… Yani ABD’nin Türkiye’ye güncel bakışının en yetkili ağızdan resmen ve somut olarak ortaya konulduğu bir mektup ve ifadeler…
Mektup, ABD’nin PKK terör örgütünün Suriye kolu YPG’ye yapmakta olduğu desteğin bir yıl daha devam etmesini öngören bir mektup ama, bunun ötesinde Türkiye ile ilgili ağır ifadeler içeriyor.
ABD Başkanı Biden, mektubunda; Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde icra ettiği askeri faaliyetlerin, (i) ABD’nin Suriye’de IŞİD’a karşı yaptığı mücadeleyi sekteye düşürdüğü ve siviller için tehlike oluşturduğu, (ii) bölgedeki barış, güvenlik ve istikrarı tehdit etmeye devam ettiği ve (iii) ABD’nin ulusal güvenliğine ve dış politikasına karşı alışılmadık bir tehdit oluşturmayı sürdürdüğü ifade ediliyor. Başkan Biden, Türkiye için bu ifadeleri kullanmış…
ABD Başkanı Biden’ın Temsilciler Meclisi’ne gönderdiği bu mektupta yer alan Türkiye ile ilgili bu ifadeler, Türkiye için çok ağırdır, Türkiye’yi açıkça itham edicidir, dolayısıyla kabul edilemez.
ABD ta Atlantik’in öteki kıyısından gelip Suriye’nin kuzeyinde kendi ulusal güvenliği ve dış politika hedefleri peşinde koşacak ama, Türkiye kendisine bitişik Suriye’nin kuzeyinden algıladığı milli ve coğrafi bütünlüğünü hedef alan somut tehlikeyi/tehdidi bertaraf etmek için orada bulunamayacak!… ABD Başkanı Biden’ın mektubundan bu çıkıyor. Mektuptaki Türkiye ifadeleri, hem BM Şartı ve NATO Antlaşması da dâhil uluslararası hukukun yürürlükteki yazılı metinlerine ve yerleşik genel ilkelerine, hem de uluslararası ilişkilerin işleyişine dair bilinen nezaket kurallarına aykırıdır.
ABD, hem “müşterek savunma” mekanizmasını içeren NATO’da Türkiye’nin müttefiki olacak, hem NATO’nun onaylanmış planları kapsamında “ikili anlaşmalar” uyarınca Türkiye’nin izin verdiği askeri tesislerde askeri varlık bulunduracak, hem de Başkan Biden’ın mektubunda ifadesini bulduğu şekilde Türkiye’yi ağır şekilde itham edecek!… ABD Başkanı Biden’ın mektubu, NATO’yu, Türkiye’nin NATO üyeliğini, taraflar arasındaki “müttefiklik” ilişkisini görmezden gelen, Türk-Amerikan ilişkilerini derinden yaralayan bir mektuptur.
Mektup, Türkiye’yi aşağılayıcı olduğu kadar, Türkiye’yi “bir yerlere itme” gayretinin hissedildiği bir mektuptur.
Mektupta geçen Türkiye ifadeleri, Türk-Amerikan askeri ilişkilerinin bütün geçmişinin ABD tarafından bir kenara itildiğini, artık silinmiş olduğunu çağrıştırıyor.
Gerek Başkan Biden’ın, gerekse Amerikan diplomasisinin, mektuptaki Türkiye ifadelerinin Türkiye için geleceği bu anlamları bilmekten uzak oldukları asla düşünülemez.
ABD’nin son dönemde Türkiye’ye yönelik bu yaklaşımı yetti artık!…
Türkiye, Başkan Biden’ın mektubundaki ifadelerin konusu olabilecek, sıradan, basit bir ülke değildir. Türkiye, Dünya tarihine altın harflerle yazılı zaferlerin sahibi büyük Türk Milletinin evlatlarının kurduğu, gurur ve şeref sahibi, milli ve manevi değerlerinden beslenen, medeni dünyada, Türk ve İslam Dünyalarında yeri olan güçlü bir ülkedir.
Türkiye, bu yaklaşımı için, ABD’ye anlayacağı şekilde artık “dur” demelidir.
Yukarıda arz ve izah ettiğim hususlar ışığında,
a. Önce, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir vatandaşı olarak, Amerikan halkını dışarıda bırakarak, ABD Başkanı Biden’ı ve Başkan Biden’ın şahsında ABD’yi Türkiye’ye yönelik bu yaklaşımı için şiddetle kınıyorum.
b. Sonra da, AKP/Sayın Erdoğan iktidarını,
(i) ABD’nin Türkiye yaklaşımını BM’ye ve NATO’ya taşımaya,
(ii) ABD ile olan ilişkileri gözden geçirmeye ve ilk aşamada ABD’nin ikili anlaşmalar kapsamında Türkiye’de yürüttüğü bir kısım faaliyetler için bazı kısıtlama tedbirleri almaya,
(iii) İçinde bulunduğumuz Ekim ayının sonunda İtalya’da yapılacak G-20 Zirvesinde gerçekleşeceği ifade edilen Erdoğan-Biden görüşmesini “şimdiden” iptal etmeye,
(iv) Milli Savunma Bakanlığı tarafından ABD’ye iletildiği ifade edilen ve yeni F-16 savaş uçağı alımı ile mevcut F-16 savaş uçaklarının modernizasyonunu öngören proje önerilerini geri çekmeye,
(v) İlgili resmi ve kurumlar marifetiyle, Amerikan mal ve hizmetlerine yönelik boykot ve benzeri caydırıcı önlemeler ile Türk vatandaşlarının ABD seyahatlerine kısıtlama getirmeyi değerlendirmeye,
davet ediyorum, çağırıyorum.
Şunu bütün içtenliğimle ifade ediyorum ki; Türkiye, ABD’nin yaklaşımında ifadesini bulan muameleye reva görülecek bir ülke değildir. Büyük ve güçlü bir ülkedir. Ve inanıyorum ki, Türkiye (AKP/Sayın Erdoğan iktidarı), bu kez, ABD’ye karşı, bu büyüklüğüne ve gücüne yaraşır bir karşı duruş gösterecektir.
Prof. Dr. Osman Metin Öztürk
Ankara, 9 Ekim 2021