ABD’YE AİT İNSANSIZ HAVA ARACININ KARADENİZ’DE DÜŞMESİ ÜZERİNE

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz günlerde, Karadeniz’de uluslararası hava sahasında ABD’ye ait bir insansız hava aracı (İHA) düşmüş; ABD İHA’nın Rusya tarafından vurulduğunu iddia etmiş, Rusya ise İHA’nın “ani manevra” sonucu düştüğünü savunmuştu.

Ve konu, daha sonra, Karadeniz’e düşen İHA’nın çıkarılmasına gelmişti. İlk başta, bunun nedeni, düşen ABD İHA’sının içerdiği teknoloji ile ilgili gözüküyordu. Rusya düşen ABD İHA’sına erişip teknolojisine vakıf olabilirdi. Ancak ABD’den gelen açıklamalardan, bunun ABD için sorun teşkil etmeyeceği yönündeydi, buna inanıldığı ifade ediliyordu.

Acaba gerçekten öyle miydi?

Ancak bu soru, ortada duruyor ve cevaplandırılmayı beklerken aşağıda linki verilen “Russia Today”ın haberi ortaya çıktı. Russia Today’daki yeni haber şuydu; “deniz dibine dalan (Rusya’ya ait) bir su altı robotu, ABD’ye ait İHA’yı 850 ila 900 metre derinlikte buldu. Söz konusu bölgeye görece yakın bir noktada ‘Güney Akım’ doğal gaz boru hattının derin deniz kolu bulunuyor.” Rusya, Karadeniz’in dibindeki ABD İHA’sına erişmişti, yerini belirlemişti.

Washington’dan gelen konuya ilişkin açıklamalar hatırlandığında, Rusya’nın Karadeniz’in dibindeki ABD İHA’sına erişmesi ve yerini belirlemesi, ABD’nin Rusya’nın imkân ve kabiliyetleri konusunda güncel ve tam bir bilgiye sahip olmadığını, Rusya konusundaki istihbaratının sorunlu olduğunu gösteriyordu. Bu ayrı bir konu olduğu için, bunu burada bırakacağım.

Düşen ABD İHA’sının deniz dibindeki yeri dikkat çekici…

Hatırlayınız, ABD, Ukrayna’daki sıcak çatışma nedeniyle Rusya’ya yaptırımlar uyguluyordu ve yaptırıma konu hususlardan biri de Rusya’nın enerji kaynaklarıydı. ABD, Rusya’nın enerji kaynaklarını paraya çevirmesini önlemek için her şeyi yapıyordu.  Ve geçtiğimiz son baharda (2022 Sonbaharında), önce Rusya’ya ait doğal gazı denizin altından Avrupa’ya ileten Kuzey Akım boru hattında patlamalar olmuş, sonraki haftalarda da (Kasım 2023 sonlarına doğru da) Rusya’dan Güney Akım boru hattına yönelik sabotaj girişimlerinin engellendiği açıklamaları gelmişti. Bu arada, Kuzey Akım boru hattındaki patlamaları, bölgede gerçekleşen NATO Tatbikatı sırasında bu tatbikata katılan ABD deniz unsurları ile ilişkilendiren iddialar da gündeme gelmişti. (Ve bu noktada, ABD’nin artık Dünyanın en önde gelen enerji zengini bir ülke olduğunu ve enerjisine pazar yaratmaya çalıştığı da hatırlanmalıdır.)

Ve şimdi lütfen şunlara dikkat ediniz;

  1. Düşen ABD SİHA’sının deniz altında bulunduğu yerin yakınında, “‘Güney Akım’ doğal gaz boru hattının derin deniz kolu bulunuyor.”
  2. ABD’nin düşen İHA’sı, MQ-9 Reaper, silah taşıyabiliyor, yani bir SİHA… “1,5 ton ağırlığında Hellfire füzeleri ve GBU-12 lazer güdümlü bombalar gibi mühimmatları taşıma kapasitesi”ne sahip olduğu kabul ediliyor. Ve bu İHA’lar, ABD’nin önemli terörist hedeflere yönelik nokta saldırıları ile biliniyor.

Bu bilgiler ışığında şekillenen çağrışım şu; Acaba söz konusu ABD İHA’sı, Rusya’nın Karadeniz’in dibindeki Güney Akım boru hattına yönelik bir sabotaj için ABD’nin kendisi tarafından “maksatlı” olarak düşürülmüş olabilir mi? Rusya’nın, İHA’yı biz düşürmedik, İHA yaptığı manevra nedeniyle kendi düştü, açıklaması, bu çağrışımı daha anlamlı kılmıyor mu?

Eğer ABD İHA’sının düşüşü Güney Akım boru hattına sabotaj amaçlı ise ve Rusya buna ilişkin somut delillere erişir ise, ya da bu arada Karadeniz’in dibindeki ABD İHA’sı patlar ve bu patlama Güney Akım boru hattına zarar verir ise, böyle bir durumda, Rusya ile ABD arasındaki ilişkiler kaçınılmaz olarak çok daha gerilecek, çatışma ihtimali belirecektir. Çünkü bu, uluslararası hukuka göre, “düşmanca davranış”/“saldırı” sayılacak, uluslararası hukukun açık ihlali olacaktır. Tabiatıyla Rusya’nın buna cevap vermek hakkı doğacak, Rusya uluslararası toplum nezdinde itibarını/nüfuzunu korumak için buna cevap vermek isteyecektir.

İşte bu mülahaza nedeniyledir ki, ABD İHA’sının Karadeniz’de düşmesi konusunu, “çok” önemli hale gelmiş görüyorum.

Bu konu ile aşağıdaki şekilde ilişkilendirilebilen eş zamanlı şu üç gelişme, bu önemi ayrıca besliyor diye değerlendiriyorum.

Birincisi, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)’nin, daha yeni Rusya Devlet Başkanı Putin hakkında verdiği tutuklama kararı. Bu kararın Rusya için bir bağlayıcılığı yok. Çünkü Rusya, UCM’nin statüsüne ilişkin uluslararası düzenlemeye taraf değil. Fakat öyle anlıyorum ki; ABD, bir yönüyle Rusya’nın kendisine verebileceği tepki için uluslararası toplumu yanına çekmek, diğer yönüyle de Rusya ile pazarlık yapmada elinde bir koza sahip olmak istiyor.

İkincisi, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in önümüzdeki haftanın başında Rusya’ya yapması beklenen ziyaret. Bilindiği üzere, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping daha yeni üçüncü kez bu göreve seçildi. Uluslararası ilişkilerdeki yerleşik uygulamada, bu tür görevlere gelinince, önce tebrikler kabul edilir, daha sonra da önemli müttefiklere/ülkelere iade/bağlılık/teşekkür ziyaretlerinde bulunur. Çin, sıradan bir ülke değil. Ve Çin’in Devlet Başkanı gelen tebrikleri kabul etme sürecinde iken 20-22 Mart tarihlerinde Rusya’yı ziyaret edecek. Bunu olağandışı buluyorum. Ve ziyaretin konusunun, Rusya’nın ABD’ye vereceği cevabın diplomasi içinde “bir şekilde” istişaresi olabileceği akla geliyor.

Üçüncüsü de, Asya’nın doğusunda, bir taraftan Avustralya, İngiltere ve ABD (AUKUS ülkeleri) arasında artan ve nükleer boyutu içeren hareketlilik, diğer taraftan Doğu Çin Denizi’nde Çin ile Japonya arasında artan gerginlik. Bir de, tabiatıyla, artık sürekli gerginlik konusu haline gelmiş Tayvan konusu var. Asya’nın doğusundaki bu hareketlilik, şüphesiz Çin’in Rusya’ya ileri derecede angaje olmasını engelleyecektir; başka bir ifadeyle de, Rusya’nın ABD/Batı karşısında Çin’den destek almasını sınırlayacaktır. Ancak bu noktada, tam tersini de düşünmek gerekir. Yani Asya’nın doğusundaki hareketlilik, Batıda (Avrupa’nın doğusunda ve Karadeniz’de)  ABD’nin Rusya ile meşgul olmasının yol açacağı boşluğu “görme ve doldurma” olarak da görülebilir.

Peki, Türkiye için bunların anlamı nedir? Ya da Türkiye bakımından bu belirtilen hususlara nasıl bir anlam yüklemesi yapılabilir? Bu, çok önemli ama, zor bir konu. Girmeyeceğim. Yazılacak çok şey var. Tek söyleyeceğim, Türkiye’nin Karadeniz’de ortaya çıkacak sıcak gelişmelerin dışında kalamayacağı ve bunun, milli ve coğrafi bütünlüğümüzü derinden etkileyebilecek bir mahiyet arz edebileceğidir.

Ankara, 18 Mart 2018, 19.15

 (Kaynak; https://turkish.cri.cn/2023/03/18/ARTIJ7jMsP3Pqd0q5vwbPGu3230318.shtml?spm=C78321.PWUiAL2594b5.EY3stVDm2L2L.20, 18.3.23)

Anahtar Kelimeler: AUKUS,  İHA,  Karadeniz,  SİHA,  UCM, 

TÜRKİYE’DEKİ SEÇİMİN SONUÇLARI: GÖRÜŞLERİM VE DEĞERLENDİRMELERİM

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk I. İki gün önce (28 Mayıs’ta) yapılan, cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda, kullanılan ve geçerli sayılan oyların % 52.18’ni Sayın Erdoğan, % 47.82’sini de Sayın Kılıçdaroğlu aldı ve bu sonuçla Sayın Erdoğan üçüncü kez katıldığı cumhurbaşkanı seçiminden önde çıkarak bu koltuğa oturdu. Bu seçime katılma oranı, % 84 oldu. Cumhurbaşkanı seçiminin

DIŞARISI GÖZÜYLE TÜRKİYE’DEKİ 14 MAYIS SEÇİMLERİNE BİR BAKIŞ

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk 14 Mayıs’taki seçimler yaklaşıyor… Seçim sürecinde daha önce medyada çok rastlamadığım, seçimlere dış politika gözlüğü ile bakan bazı yorumları ve değerlendirmeleri görmeye başladım. Bunu olumlu bir gelişme olarak görüyorum. Çünkü iç ve dış politika arasındaki karşılıklı ve bağımlı ilişki nedeniyle, seçimlere ilişkin öngörüleri sadece iç dinamiklere dayandırmak eksik bir yaklaşım

TÜRKİYE’DEKİ 14 MAYIS SEÇİMLERİNE YABANCI VE YERLİ SERMAYE AÇISINDAN BİR BAKIŞ

  Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Yabancı sermayenin önemli bir kısmının ülkeyi terk ettiği, yerli sermayenin de çeşitli yollarla yurt dışına kaçmaya çalıştığı yazılıyor, konuşuluyor. Yeni bir şey değil, bunu biliyoruz. Peki, yabancı ve yerli sermayedeki bu kaçış niye? Bu kaçışın arkasındaki en temel etkenlerden biri, hiç şüphesiz, AKP/Sayın Erdoğan iktidarında ülkede hukuka olan bağlılığın/saygının

TÜRKİYE’DEKİ 14 MAYIS SEÇİMLERİ: RUSYA KENDİ ELİYLE KENDİ AYAĞINI BAĞLAR MI?

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Birçok kez yazdım… Önümüzdeki seçimler, dış politikadan (uluslararası ilişkilerden) soyutlanarak görülemez, görülmemelidir. Bu siyasetin doğasına aykırı olur. Bu seçim çok önemli. İnsanımız bir yol ayrımında; ya karanlığın zifiri karanlığa dönüşmesine evet diyecek ya da karanlıktan kurtulup aydınlık güzel günlere doğru yol almaya başlamak için evet diyecek… Bu seçimleri ben böyle

ORTADOĞU’DA ÇİN’İN GÖRÜNÜRLÜĞÜ ARTIYOR

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk İran ve Suudi Arabistan yetkilileri Çin’de bir araya gelmiş… Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Musaid el Aiban ve İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Şemhani, 6-10 Mart tarihlerinde Pekin’de bir araya gelmiş… Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi Dış İlişkiler Komisyonu Ofisi Direktörü (yakın zamana kadar Çin’in Dışişleri Bakanı)

E-mail: bilgi@ascmer.org

Tel: +90 532 414 48 98

Dükkan
© 2014 Tüm Hakları Saklıdır. Sitedeki yazılar ve analizler kaynak gösterilmeden kullanılamaz.