ABD ORTADOĞU’DA “BİR ŞEYLERİN” PEŞİNDE DE…

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk

WPR (World Politics Review)’nin IŞİD konusundaki kısa analizi dikkatimi çekti. Analizde[i] özetle aşağıdaki hususlar yer alıyor.

IŞİD yeniden toparlanırken, ABD IŞİD ile mücadele deneyimlerini unutmuş gözüküyor.

En son 2014 yılında görülen ve öldürüldü diye bilinen IŞİD yöneticilerinden Ebubekir Bağdadi’nin geçtiğimiz günlerde yeni bir videosunun yayınlanması, El Kaide’nin yeniden canlanmasının işareti olarak görülüyor ve bu durum, Usame Bin Laden’in ABD’nin aleyhine olarak hatırlanması (hatırlatılması) olarak yorumlanıyor.

Usame Bin Ladin’in Mayıs 2011’den öldürülmesinden sonra ABD’nin rehavete düştüğüne, ABD’deki “terör yorgunluğuna/tükenmişliğine” dikkat çekiliyor.

ABD’nin güncel strateji belgelerinde önceliğin, uluslararası terörizmle mücadele yerine, Çin ve Rusya ile olan stratejik rekabete verilmesi ve Trump Yönetiminin, terör örgütlerinden temizlenen yerlerin yeniden inşasına öncülük etme eğimlinden uzak görünmesi eleştiriliyor. ABD’nin IŞİD ile savaştığı yerlerde geride kalanlardan dersler çıkarması gerektiği ama, bunu yapmadığı ifade ediliyor.

ABD Silahlı Kuvvetlerinin, halk destekli isyanların asırlık asimetrik taktiklerine karşı savunmasız kalmasına dikkat çekiliyor.

Analizin içeriğinden özetle çıkarılmış bu hususlar, akla makul ve mantıklı geliyor.

Ancak konuya biraz eğilince iki husus kendisini belli ediyor.

Birincisi; uluslararası terörizmle mücadelenin adeta ABD’yi kendisine çekmesi ve ABD’yi kendisine çektiği coğrafyaların jeopolitik ve/veya enerji politik bağlamında ABD açısından değerli olması; bu bağlamda ortaya çıkmış, ABD’nin uluslararası terörizmle mücadele etmekten çok, uluslararası terörizmi kullandığı görüşüdür. IŞİD’ın, bu açıdan, uygun bir örnek olarak görülebileceği değerlendirilmektedir. Çünkü ortaya çıkış zamanı ve ortaya çıkışından bugüne kadar bölgede yol açtığı gelişmeler buna işaret etmektedir. Bunun için, Irak’ta Peşmergenin eğitilmesinin ve donatılmasının, Suriye’de de yukarıdan aşağıya doğru Fırat’ın bütün doğusunda cereyan eden gelişmelerin hatırlanması yeterli olacaktır.

İkincisi de, Ortadoğu’da bugün cereyan eden olayların, mevcut güncel tablonun, analizdeki tezi doğrulamamasıdır. Analizde, ABD’nin IŞİD deneyimlerini unuttuğu ve Amerikan Silahlı Kuvvetleri’nin de asimetrik taktikler karşısında başarısız olduğu ileri sürülüyor. Fakat ABD, bugün Ortadoğu’da, doğrudan değil ama dolaylı yollardan her gün biraz daha kendisini hissettirmekte, gücünü göstermektedir. Ortadoğu’da, artık ABD askeri varlığı eskisi gibi doğrudan öne çıkmamakta ancak, her seviyedeki ve nitelikteki proxy unsurlar ABD’nin artan gücüne işaret etmektedir. Özellikle enerji politik açısından bakıldığında, yakın zamanlarda görülmeyen, böyle bir tablo Ortadoğu’da ortaya çıkmış gözükmektedir. Bu da, ABD’nin IŞİD deneyimini unutmadığı ve bu deneyimini asimetrik mücadelede başarıyla değerlendirdiği anlamına gelmektedir.

Keza (belki üçüncü bir husus olarak), konu bağlamında, bir taraftan ABD’nin artık Dünyanın en büyük enerji üreticilerinden biri olduğunu ve enerji pazarının kontrolünü ele geçirme peşinde koştuğunu; diğer taraftan, Rusya’nın artık enerji pazarında ABD’nin ciddi rakibi olduğunu, Çin’in de hem Dünyanın en büyük enerji tüketicisi olduğunu hem de enerjide dışa bağımlı olduğunu da görmek gerekir.

Hal böyle olunca, ABD’nin IŞİD deneyimlerini unuttuğu gibi bir sonuca ulaşmanın doğru olmayacağı ortaya çıkmaktadır ki; bu da, yukarıda belirtilen, analizden alınmış ifadeleri tartışmaya açık hale getirmektedir.

Bu durumda, yani yukarıda çizilen tablo karşısında, analize hâkim ABD’ye yönelik bu eleştirel yaklaşım niye diye sormak gerekmez mi? Ortadoğu’da, ABD hakkında böyle bir atmosferin oluşturulmasının arkasında ne gibi bir amaç olabilir? ABD, hedef alacağı ülkelere karşı kendisini zayıf gösterme, o ülkelerin gerçek niyetlerini açığa vurma, o ülkeleri hedef aldığında üçüncü ülkelerin desteğini kazanma peşinde olabilir mi? Ya da ABD’nin Ortadoğu’da Çin’in dış politika anlayışından ve uygulamasından esinlediği düşünülebilir mi?

Analizde, John Bolton ve Trump Yönetiminde “etkin” pozisyonlarda bulunan Yahudiler unutulmuş diye düşünüyorum. Oysa bunları önemli görüyorum. Ve bunun Ortadoğu’daki mevcut durum ve muhtemel (beklenen) gelişmeler ile ilişkilendirilmesi gerektiğini değerlendiriyorum. Bu değerlendirmenin kapsamına, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyindeki Kürtler ile, Türkiye’de son günlerde PKK terör örgütünün hapisteki elebaşı Abdullah Öcalan ile ilgili gelişmeleri de dâhil ediyorum. Kürtler de, bu değerlendirmenin kapsamında mütalaa edilebilir.

Yani ABD, Ortadoğu’da “bir şeylerin” peşinde ve biz “o şeylerin” ne olacağını hep birlikte göreceğiz!…

osmetoz/ascmer, www.ascmer.org, 10 Mayıs 2019.

[i] https://www.worldpoliticsreview.com/articles/27804/as-isis-regroups-the-u-s-is-forgetting-the-lessons-of-counterinsurgency-again, 10.5.2019

 


ABD’YE AİT İNSANSIZ HAVA ARACININ KARADENİZ’DE DÜŞMESİ ÜZERİNE

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz günlerde, Karadeniz’de uluslararası hava sahasında ABD’ye ait bir insansız hava aracı (İHA) düşmüş; ABD İHA’nın Rusya tarafından vurulduğunu iddia etmiş, Rusya ise İHA’nın “ani manevra” sonucu düştüğünü savunmuştu. Ve konu, daha sonra, Karadeniz’e düşen İHA’nın çıkarılmasına gelmişti. İlk başta, bunun nedeni, düşen ABD İHA’sının içerdiği teknoloji ile

ORTADOĞU’DA ÇİN’İN GÖRÜNÜRLÜĞÜ ARTIYOR

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk İran ve Suudi Arabistan yetkilileri Çin’de bir araya gelmiş… Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Musaid el Aiban ve İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Şemhani, 6-10 Mart tarihlerinde Pekin’de bir araya gelmiş… Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi Dış İlişkiler Komisyonu Ofisi Direktörü (yakın zamana kadar Çin’in Dışişleri Bakanı)

TÜRK SİYASETİNDE İYİ PARTİ’NİN SON HAMLESİ VE YAKLAŞAN SEÇİMLER

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Belli ki, İyi Parti (İP)/Sayın Meral Akşener, Türk siyasal hayatında uzun süre hatırlanacak… Tıpkı “mevcut MHP”/Sayın Devlet Bahçeli gibi. “Mevcut MHP”/Sayın Bahçeli, ne oldu-ne bitti hala bilinmiyor, birden bire hem izlediği politika kendisi ile örtüşmeyen, hem de demediğini bırakmadığı AKP/ Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile yakınlaştı, Cumhur İttifakı üzerinden AKP

“NATO ÜYELİĞİ ONAY SÜRECİ KOLAY DEĞİLDİR”

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Yukarıdaki başlık bana ait değil. Başlık, Sayın Konur Alp Koçak’ın, 11 Kasım 2022 tarihli Türkgün Gazetesi’nin 11. sayfasında yer alan köşe yazısının başlığıdır. Sayın Koçak’ın köşe yazısında yer alan bazı hususlar, işbu çalışmayı kaleme alma ihtiyacını doğurmuştur. Sayın Koçak, köşe yazısında, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi ziyareti

ABD’NİN GİRİT’TE VE BATI TRAKYA’DA ARTAN ASKERİ VARLIĞI ÜZERİNE…

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Yunanistan’ın, NATO üyesi olarak ülkesini zaten ABD’ye açmış iken, son dönemde bu işi daha da ileriye taşımasını, ABD’ye Girit’te ve Batı Trakya’da daha ileri konuşlanma imkânı tanımasını, burada biraz farklı ele almaya çalışacağım. Elbette ki, Yunanistan’ın bu yaptıkları, Yunan emeli ve ABD’nin güncel Türkiye yaklaşımı ile birlikte mütalaa edildiğinde, Türkiye

E-mail: bilgi@ascmer.org

Tel: +90 532 414 48 98

Dükkan
© 2014 Tüm Hakları Saklıdır. Sitedeki yazılar ve analizler kaynak gösterilmeden kullanılamaz.