Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, ebediyete intikal edişinin 81. yılında rahmetle ve şükranla anıyorum.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk; arka arkaya yaşanan savaşlardan yoksul, yorgun, yıpranmış ve güç kaybetmiş olarak çıkmış Büyük Türk Milleti’ne inanarak ve güvenerek Milli Mücadeleyi başlatmış, “Kurtuluş Savaşı Mucizesi”ni gerçekleştirmiş, Cumhuriyet’i kurmuş, az zamanda her alanda büyük işler yapmış, Türk Milleti’ne “haysiyet, hürriyet, istiklal, güzel şeyler armağan etmiş” bir şahsiyettir.
Dost olsun, düşman olsun, bütün yabancılar O’nun değerini bilmiş, büyük bir içtenlikle O’na saygı göstermiş ve hayranlıklarını ifade etmişlerdir.
Yabancılar görüp hakkı teslim ederken, maalesef içeride, gözleri var görmeyenler, kulakları var işitmeyenler, yürekleri var hissetmeyenler var. Bunlar nezdinde, ne işgal yıllarının acı hatırlarının, ne de işgalcilerin emperyalist büyük devletler olmasının ve Milli Mücadelede bunlar karşısında zafere ulaşıldığının bir anlamı/değeri var. Bunlar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü yok varsayıyor, örtülü/açık hedef alıyorlar.
İçeride varsın bunlar olsun… Gözümde bir önemi yok. Çünkü Hak ve hakikat var. Bunu biliyor, buna inanıyorum. Buna bağlı olarak da, herkesin kendisine yakışanı yaptığını ve kimin ne yaparsa gerçekte kendisine yaptığını düşünüyorum.
Ben, bugün duyduğum ezan sesinin, gördüğüm özgürce dalgalanan Türk Bayrağının, vatandaşı olmakla iftihar ettiğim mevcut Türkiye Cumhuriyeti Devletinin arkasında hep Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü görüyorum.
“Fani” Gazi Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrılmış olabilir. Fakat O’nunla özdeşlemiş, O’nun açtığı ve aydınlattığı yolda yürüyen, O’nun eserlerine sahip çıkmaya devam eden, çocuk, genç, yaşlı, engelli, kadın-erkek, açık-kapalı, fakir-zengin, her kesimden “Gazi Mustafa Kemaller” var, onları görüyorum. Her biri, karanlıklara ışık tutuyor, aydınlık gelecek umudumu canlı tutuyor.
Ve söz veriyorum; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ömrünü vererek açtığı ve yaktığı ışık ile aydınlattığı yolda, yılmadan, yürümeye devam edeceğim.
Ruhun şad, mekânın cennet olsun.
Ne mutlu Türk’üm diyene.
Prof. Dr. Osman Metin Öztürk
ASCMER Başkanı
Ankara/ 09 Kasım 2019