ABD’YE AİT İNSANSIZ HAVA ARACININ KARADENİZ’DE DÜŞMESİ ÜZERİNE Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz günlerde, Karadeniz’de uluslararası hava sahasında ABD’ye ait bir insansız hava aracı (İHA) düşmüş; ABD İHA’nın Rusya tarafından vurulduğunu iddia etmiş, Rusya ise İHA’nın “ani manevra” sonucu düştüğünü savunmuştu. Ve konu, daha sonra, Karadeniz’e düşen İHA’nın çıkarılmasına gelmişti. İlk başta, bunun nedeni, düşen ABD İHA’sının içerdiği teknoloji ile ilgili gözüküyordu. Rusya düşen ABD İHA’sına erişip teknolojisine vakıf olabilirdi. Ancak ABD’den gelen açıklamalardan, bunun ABD için sorun teşkil etmeyeceği yönündeydi, buna inanıldığı ifade ediliyordu. Acaba gerçekten öyle miydi? Devamı… ORTADOĞU’DA ÇİN’İN GÖRÜNÜRLÜĞÜ ARTIYOR Prof. Dr. Osman Metin Öztürk İran ve Suudi Arabistan yetkilileri Çin’de bir araya gelmiş… Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Musaid el Aiban ve İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Şemhani, 6-10 Mart tarihlerinde Pekin’de bir araya gelmiş… Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi Dış İlişkiler Komisyonu Ofisi Direktörü (yakın zamana kadar Çin’in Dışişleri Bakanı) Wang Yi’nin açılış ve kapanış törenlerine başkanlık ettiği bu bir araya gelişte; Suudi Arabistan ve İran, BM Şartı temelinde, diplomatik yollarla anlaşmazlıklarını çözecekleri, birbirlerinin egemenliğine saygı göstereceklerini ve iç işlerine müdahale etmeyeceklerini beyan etmişler. Suudi Arabistan ve İran, ayrıca, aralarında yeniden diplomatik ilişki tesisi ve her alandaki işbirliğinin başlatılması konularında mutabık kalmışlar. Suudi Arabistan ve İran, bu bir araya gelişin düzenlenmesinde oynadığı aktif rolden dolayı Çin’e de teşekkür etmişler. Devamı… TÜRK SİYASETİNDE İYİ PARTİ’NİN SON HAMLESİ VE YAKLAŞAN SEÇİMLER Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Belli ki, İyi Parti (İP)/Sayın Meral Akşener, Türk siyasal hayatında uzun süre hatırlanacak… Tıpkı “mevcut MHP”/Sayın Devlet Bahçeli gibi. “Mevcut MHP”/Sayın Bahçeli, ne oldu-ne bitti hala bilinmiyor, birden bire hem izlediği politika kendisi ile örtüşmeyen, hem de demediğini bırakmadığı AKP/ Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile yakınlaştı, Cumhur İttifakı üzerinden AKP ile iş tutmaya başladı, Sayın Erdoğan’ın açık ve net destekçisi oldu. Ancak “mevcut MHP”deki/Sayın Bahçeli’deki, Parti Programı ve Parti Tüzüğü ile MHP’nin savunageldiği temel değerler ile taban tabana zıt, bu 180 derece dönüşün nedeni, bunu niçin yaptıkları, bugüne kadar açığa çıkmamış olsa da, ne yaptıkları açıkça ortada; iktidar partisi AKP ile açıkça iş tutuyorlar, birlikte yol yürüyorlar. “Mevcut MHP”ye/Sayın Bahçeli’ye böyle bakınca, İP’nin/Sayın Akşener’in “mevcut MHP”yi ve Sayın Bahçeli’yi sollayıp geride bıraktığını düşünüyorum. Çünkü İP’nin/Sayın Akşener’in “6’lı masa”dan, neden ayrıldığı da, bundan sonra nasıl yol yürüyeceği de belli değil, şu an itibarıyla bunlar bilinmiyor. Şimdilik bilinen ya da görünen, İP’nin/Sayın Akşener’in, “6’lı masa’dan ayrılmakla iktidar partisi AKP’nin/Sayın Erdoğan’ın adeta “ekmeğine yağ sürmekte” olduğu… Ve bu bilinen/görünen de, AKP iktidarı bağlamında, İP’i/Sayın Akşener’i, “mevcut MHP”/Sayın Bahçeli ile aynı kefede gösteriyor. Arada az bir fark var; “mevcut MHP”/Sayın Bahçeli açıktan iktidar partisi AKP ile iş tutarken, İP/Sayın Akşener şimdilik AKP iktidarına “yağ sürmekle” iktifa etmiş gözüküyor. İP’nin/Sayın Akşener’in “6’lı masa”dan ayrılması ile birlikte ortaya çıkan bu görüntünün, AKP ve MHP bakımından, ciddi bazı çağrışımları var. Devamı… “NATO ÜYELİĞİ ONAY SÜRECİ KOLAY DEĞİLDİR” Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Yukarıdaki başlık bana ait değil. Başlık, Sayın Konur Alp Koçak’ın, 11 Kasım 2022 tarihli Türkgün Gazetesi’nin 11. sayfasında yer alan köşe yazısının başlığıdır. Sayın Koçak’ın köşe yazısında yer alan bazı hususlar, işbu çalışmayı kaleme alma ihtiyacını doğurmuştur. Sayın Koçak, köşe yazısında, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi ziyareti sırasında İsveç’in ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine dair “imalı” açıklamalarını çıkış noktası almış. Ziyaretin, bu iki üyelik konusunda Türkiye’yi ikna amaçlı olduğunu ileri sürmüş ve Stoltenberg’in aday iki ülkenin “üstüne düşenleri yerine getirdiğini ve artık Türkiye’nin süreci hızlandırması gerektiğini ima etttiğini” ileri sürmüş. Ve İsveç’in ve Finlandiya’nın NATO üyeliği bağlamında, konuyu, uluslararası anlaşmaların nasıl imzalanıp onaylanacağına ve yürürlüğe konulacağına getirerek buna dair “teknik” ve “iddialı” açıklamalarda bulunmuştur. Diyor ki; – “… bahse konu iki ülkenin NATO üyesi olması için, önce TBMM’nin ‘uygun bulma kanununu’ kabul edip Cumhurbaşkanlığına göndermesi, sonra da Cumhurbaşkanlığının antlaşmanın yürürlüğe gireceğine dair bir karar alması gerekmektedir. Burada hem yasama(nın) hem de yürütmenin antlaşmayı ayrı ayrı onaylaması söz konusudur. Yürürlüğe ne zaman gireceği ya da yürürlükteki bir antlaşmanın ne zaman yürütmesinin durdurulacağına dair takdir hakkı ise münhasıran Cumhurbaşkanlığındadır.” – “Kanunla bir antlaşmanın onaylanmasının uygun bulunmuş olması, Cumhurbaşkanı’na emredici bir tasarruf değildir ve yürütme onaylama ya da onaylamama hakkına sahiptir.” – “Onaylanarak yürürlüğe giren bir antlaşma/sözleşme de pekâlâ Cumhurbaşkanı’nın takdiri ile yürürlükten kaldırılabilir.” Uluslararası anlaşmaların hazırlanmasına, müzakeresine, onay işlemlerine ve yürürlüğe girmesine dair konuların pratiğine de, teorisine de, yıllarını vermiş biri olarak, Sayın Koçak’ın bir önceki paragrafta işaret ettiğim ifadelerinin tartışmaya açık olduğunu düşünüyorum. Devamı… ABD’NİN GİRİT’TE VE BATI TRAKYA’DA ARTAN ASKERİ VARLIĞI ÜZERİNE… Prof. Dr. Osman Metin Öztürk Yunanistan’ın, NATO üyesi olarak ülkesini zaten ABD’ye açmış iken, son dönemde bu işi daha da ileriye taşımasını, ABD’ye Girit’te ve Batı Trakya’da daha ileri konuşlanma imkânı tanımasını, burada biraz farklı ele almaya çalışacağım. Elbette ki, Yunanistan’ın bu yaptıkları, Yunan emeli ve ABD’nin güncel Türkiye yaklaşımı ile birlikte mütalaa edildiğinde, Türkiye açısından ciddi endişeye yol açıyor. Bunda bir tereddüt yok. Ve bunu, daha önce linkedin üzerinden birkaç kez ele almış ve yorumlamıştım. ABD, Yunanistan’daki ileri yığınaklanmasının Rusya’ya yönelik olduğunu söylüyor, Türkiye’ye yönelik olduğuna dair bir açıklaması bildiğim kadarıyla yok. Böyle bir açıklama olamaz da… ABD’den Girit’te ve Batı Trakya’da artan askeri varlığının Türkiye’ye yönelik olduğunu söylemesi beklenebilir mi? Mümkün değil. Çünkü uluslararası ilişkilerin yerleşik işleyişi de, BM sistemi de, tarafları bağlayan mevcut ve yürürlükteki uluslararası düzenlemeler de, bunu himaye etmez, buna manidir ve uluslararası toplum da, Dünya kamuoyu da bunların farkındadır. Ukrayna’da devam eden bir sıcak çatışma var ve ABD, bu çatışmada, gerçekte Rusya’nın karşısında olan asıl aktördür. Bu ortada/açık olduğu için, ABD, Yunanistan’daki askeri yığınaklanmasının Rusya’ya yönelik olduğunu söyleyebiliyor. Ancak bütün bunlardan, ABD’nin Yunanistan’da artan askeri varlığının Türkiye ile bir alakasının olmadığı da çıkarılamaz. Devamı… |
NEVRUZ BAYRAMI/NEVRUZ MESAJI Nevruz, Türkler için, yeni yılı, baharı ve Türk Tarihini hatırlatır, bunları sembolize eder; aziz Türk Milletinin tabiatla olan iç içe yaşamını ve bu yaşamında tabiatla nasıl mücadele ettiğini; birlik ve beraberlik içinde, kararlılıkla yeni ufuklara nasıl yürüdüğünü anlatır. İçinde, Türklerin, soğuk, karamsar ve yokluk dolu günlerden demir dağları eriterek Ergenekon’dan nasıl çıktığı; hürriyete, bolluğa, berekete, sıcak, güzel ve aydınlık günlere nasıl ulaştığı, bugünlere nasıl geldiği vardır. Nevruz demek, geçmişimiz- tarihimiz demektir. Orta Asya’dan başlayıp Viyana önlerine kadar uzanan, tarihe altın harflerle geçmiş, en son örnekleri Türk Kurtuluş Savaşı ve Kıbrıs Barış Harekâtı olan, kutlu yürüyüşü demektir. Nevruz, aziz Türk Milletinin üstün hasletlerine, özellikle birlik ve beraberliğin ne kadar değerli olduğuna işaret eder. Nevruz kutlamalarında, ateşin üzerinden atlanılması, demir dövülmesi, sevgi ve kardeşlik duygularının sergilenmesi, katılanlara ikramlarda bulunulması, sıradan bayram özellikleri gibi görülse de, öyle değildir, önemlidir. Bunlar, aziz Türk Milleti’nin sarsılmaz azminin, ortak üzüntüde ve sevinçte ifadesini bulan güçlü dayanışma duygusunun ve bugüne kadar gelmiş misafirperverliğinin, yani millet olmanın dışa vurumlarıdır. Her Nevruz’da; Kerkük’ten, Gümülcine’den, Kırcaali’den, Urumçi’den, Lefkoşa’dan, Bakü’den, Astana’dan, Bişkek’ten, Taşkent’ten, Aşkabat’tan, Tebriz’den ses gelir; Avrupa’da, Avustralya’da, ABD’de, Hindistan’da, Pakistan’da, Afganistan’da, Güney Kore’de ve daha bir çok ülkede/coğrafyada bir ses yükselir; o ses, Türklerin sesidir ve o seslere, Türkiye’den ses verilir. Her Nevruz Bayramı’nda, bütün Dünya, aziz Türk Milletinin sesini duyar, o seste Türk’ün hem barış, sevgi, dostluk ve kardeşlik dolu yüreğini, hem de gücünü ve büyüklüğünü görür. Onun içindir ki, her Nevruz, dosta güveni, düşmana korkuyu tazeler. Dileğim; bu Nevruz’un, insanlığa barış ve huzur, darda-zorda olana ferahlık, hasta olana şifa, işgal altında olana kurtuluş, yurtlarından edilmiş olana yurtlarına dönüş, hürriyetten yoksun olana hürriyet getirmesi; Türkiye’nin, içeride birlik ve beraberlikten başlayıp, dışarıda bölgesel ve küresel ölçekte hatırı sayılır bir güç olmaya uzanan bir çizgide, gerçekçi, duygusallıktan uzak ve taze bir başlangıç yapmasına, yaşadığımız son deprem ve sel felaketlerinin yol açtığı ağır yaraları hep birlikte sarmamıza, vesile olmasıdır. Bu duygu ve düşüncelerle, Nevruz Bayramı’nızı kutluyorum. Yürekleriniz umut, sevgi ve barış ile dolu olsun; sağlık, huzur ve refah içinde aydınlık güzler günler sizlerin olsun. Prof. Dr. Osman Metin Öztürk 21 Mart 2023, Ankara Devamı… |
|
18 MART ÇANAKKALE ZAFERİNİ VE ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ MESAJI Aziz Türk Milleti’nin güç ve ilham kaynağı olan, en karanlık ve olumsuz koşullarda bile istikbale ümitle bakmasını sağlayan, Çanakkale Zaferini ve bu zaferi bizlere armağan eden aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi, Çanakkale Zaferi’nin 108. yılında, rahmetle ve şükranla anıyorum. Bu vesileyle ifade etmem gerekir ki, Çanakkale Zaferi; yok edilmeye ve vatanı elinden alınmaya çalışılan aziz Türk Milletinin, bu gidişe dur demek için silkinip ayağa kalktığı, izleyen yıllarda Türk Kurtuluş Savaşı’ndan zaferle çıktığı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurup bugünlere geldiği, bu büyük ve kutlu sürecin başlangıcı niteliğindedir. Çanakkale Zaferi’nin diğer bir yönü de, Birinci Dünya Savaşı’nda sadece Çanakkale’de değil bu savaşta bir çok cephede gösterdiği üstün başarılar ile tarih sahnesinde kendisine yer açan, sonrasında Türk Kurtuluş Savaşı “mucizesinin” muzaffer kumandanı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu olarak tarihte ve aziz Türk Milletinin kalbinde asla unutulamayacak bir yere sahip olan, yaşamı boyunca gösterdiği yurtseverlik, fedakarlık, feragat, sadakat ve başarı ile aziz Türk Milleti’nin unutulmaz ataları arasında hak ettiği yeri alan, öyle ki bütün Dünyanın “yaşadığı yüzyılın dâhisi” olarak kabul ettiği, ecdadına yarışır bir kahraman olarak Mustafa Kemal’i öne çıkarmasıdır. Onun içindir ki, Çanakkale Zaferi’nin önemi, sadece Çanakkale’de kazanılmış büyük zafer ile sınırlı değildir, sonrasında kazanılan diğer zaferler ve elde edilen diğer başarılar ile de ilgilidir, onların hepsini içeren bir büyük süreç ile bütünlük arz eder. Onun içindir ki, bu anlamlı günde, sadece Çanakkale Zaferini bizlere armağan eden kahramanları değil, bu büyük ve kutlu süreçte, vatan ve millet yolunda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin milli ve coğrafi bütünlüğünü koruyarak yaşaması ve daha güzel günlere ulaşması uğruna hayatlarını hiçe sayan isimli-isimsiz bütün kahraman şehitlerimiz ile, bu uğurda gazi olmuş bugün aramızda bulunmayan isimli-isimsiz bütün kahraman gazilerimizi, bir kere daha rahmetle ve şükranla anıyorum. Hepsinin aziz ruhları şad olsun. Şehitlerimizin ve gazilerimizin mücadelesi ve anıları, son nefesime kadar, yürüdüğüm yolu hep aydınlatacaktır. Dilerim, onların ışığında yürüyenlerimiz çok olsun. Çok olsun ki, aziz Türk Milleti, bu “karanlık” günleri tez zamanda geride bıraksın, “bir, iri ve diri” olarak hep birlikte ufkun ötesine yürüyebilsin, böylece refah, huzur ve güven dolu aydınlık güzel günlere erişebilsin. Prof. Dr. Osman Metin Öztürk 18 Mart 2023 Devamı… |
|
DEPREM MESAJI Kahramanmaraş merkezli çok ağır iki deprem için bütün Türkiye’ye ve bu depremlerden -Türkiye kadar olmasa da- ciddi şekilde etkilenen Suriye hakkına geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Deprem nedeniyle yaşanan acıları yüreğimizde hissediyoruz. Ve depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, depremde yaralananlara acil şifa, deprem mağdurlarına da sabır ve kolaylıklar diliyoruz. İnanıyoruz ki, el ve gönül birliği içinde bu acı günler de geride kalacaktır. Prof. Dr. Osman Metin Öztürk ASCMER Başkanı Devamı… |
E-mail: bilgi@ascmer.org Tel: +90 532 414 48 98
|
|